GİRİŞ

Anonim şirketin kuruluşunda kurucular, gerekli işlemleri yaparak kanunda belirtilen usullere göre şirketin kuruluşu için çalışmalarda bulunurlar. Bu sebeple kurucuların, şirketin kuruluş işlemlerinden dolayı sorumlulukları vardır. TTK' da kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin ve denetçilerin sorumluluğu tek başlık altında toplanmıştır. Kurucuların sorumluluğunun sona erme nedenleri ise esas olarak TTK m.559 hükmünde düzenlenmiştir.

TTK m.559'da kuruluş işlemlerinden kaynaklı sorumluluğa ilişkin, anonim şirket kurucularının sorumluluğunun sona erme hallerinden ibra ve sulh kavramları öne çıkmaktadır. Bu sebeple çalışmamızda, anonim şirket kurucularının sorumluluklarının sona ermesi bakımından sulh ve ibra kavramları ve bu kavramların sorumluluk davalarına olan hukuki etkisi üzerine değinilecektir.

Bu çalışmayı yaparken anonim şirket kurucularının hukuki sorumluluğunun sona ermesinde TTK'da yer alan hususlar, öğretideki konu ile ilgili görüşler ve bu konuda verilen Yargıtay Kararları dikkate alınmıştır. Çalışmamızda, sulh ve ibra kavramları açıklanmış devamında ise ibranın TTK hükümleri çerçevesinde hukuki niteliği, türleri ve sorumluluk davalarına etkisi üzerinde durulmuştur.

I. GENEL OLARAK

Anonim şirket kuruluş işlemleri, esas sözleşmenin yapılmasından, şirketin tüzel kişiliğinin kazanmasına kadar olan iş ve işlemlerin bütünüdür. Kuruluş işlemlerinden sorumlu kişiler; kurucular, yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerdir. Bu kişilerden kurucular, TTK m. 337 hükmünde düzenlenmiştir1. TTK md.559'da kuruluştan doğan sorumluluğa özgü olarak sorumluluğu sona erdirebilecek sulh ve ibra müesseselerine ilişkin açık bir düzenleme içermektedir2.

Kanunda ki bu düzenleme karşısında açıklanması gereken önemli kavramlar ibra ve sulh olarak karşımıza çıkmaktadır.

II. SULH İLE SONA ERME

Sulh, TBK'da ve TTK'nın çeşitli maddelerinde anılsa bile sulh kararına ilişkin açık bir tanım mevcut değildir3. Ancak uygulamada ve öğretideki tanıma göre sulh, tarafların aralarındaki mevcut bir uyuşmazlığı ya da belirsizliği dışarıdan resmi kurumun müdahalesi olmadan, karşılıklı olarak bazı haklardan fedakarlıkta bulunarak sonlandırmasıdır4.

Sulh hukuki niteliği gereği bir sözleşmedir. Bu sözleşme ile taraflar karşılıklı olarak birbirlerine ödünler vererek aralarındaki mevcut uyuşmazlığı bitirebilirler. Bu sebeple sulh sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme niteliğindedir. Tarafların amacı, dava açılmasını önlemek veya mevcut olan davaya son vermektir5. Sulh, maddi hukuk açısından uyuşmazlığı, usul hukuku açısından ise davayı ortadan kaldırmaktadır6. HMK m.313 hükmüne göre ise; "Sulh, görülmekte olan bir davada tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla mahkeme huzurunda yapmış̧ oldukları bir sözleşmedir."

Dava konusu olan bir hak üzerinde davanın tarafları arasında yapılacak sözleşme ile uyuşmazlığın giderilmesi her zaman mümkündür. Mahkeme dışında tarafların kendi aralarında yapacakları sulh sözleşmesi maddi hukuk işlemidir. Ancak taraflardan biri mahkeme dışı sulh sözleşmesinin yapıldığını ileri sürerse ve bu sözleşmeye ilişkin karar verilmesi gerektiğini belirtirse diğer tarafça bu talep ve istek kabul edilmediği sürece ispat yükü, iddia eden tarafa aittir7.

Şirket ve sorumlular arasında imzalanan sulh sözleşmesinin ortakların ve alacaklıların dava hakları etkisine bakılırsa, sulh sözleşmesi sadece tarafları etkiler. Üçüncü kişi durumunda olanlar için sulh sözleşmesinin bir bağlayıcılığı yoktur. Sözleşmenin genel kurulca onaylanması da bu durumu değiştirmez. Üçüncü kişi durumunda olan alacaklılara karşı sulh sözleşmesi, defi olarak ileri sürülemez. Bununla birlikte doğrudan ya da dolaylı zarar gören ortaklar ve alacaklılar ile sorumlular arasında sulh sözleşmesinin yapılması mümkündür. Yapılan sözleşme sadece tarafları bağlar ve açılacak olan sorumluluk davasında yapılan sulh sözleşmesi def'i hakkı doğurur8.

III. İBRA İLE SONA ERME

A. Genel Olarak

İbra kelime olarak, TDK sözlüğünde aklama, temize çıkarma anlamına gelmektedir9. İbra hem TBK'da hem de TTK'da düzenlenmiş birbirinden farklı iki müessesedir. Borçlar Hukuku'nda ibra, alacaklı ile borçlu arasında yapılan iki taraflı bir tasarruf işlemi iken Şirketler Hukuku'nda ise, yenilik doğuran bir sözleşmedir ve karşı tarafa varmakla hukuki sonuç doğurur10.

TTK anlamında ibra ile TBK anlamındaki ibra arasında farklılıklar vardır. TBK'ya göre ibra da alacaklı taraf ve borçlu arasında bir alacak mevcuttur ve taraflar ibra sözleşmesi ile alacağın ortadan kaldırılması için anlaşma yaparlar. Ancak anonim şirketlerde ibra ise, taraflar ortada bir alacak olduğunun şüphesi ile bu durumun sonlandırılması için borcun olmadığını ya da bu borçtan dolayı ortaya çıkabilecek hukuki uyuşmazlıkların giderilmesi amacıyla sorumluluklarının olmadığını belirtmesidir. TBK'da ibra, borcun sona ermesi ile ilgili iken; anonim şirketlerde ibra, sorumluluğun sona ermesi ile ilgilidir11.

TTK m. 408/2 b'de kanun koyucu yönetim kurulu üyelerinin ibraları hakkında karar verecek organın genel kurul olduğuna ve bunun genel kurulun devredilmez görevleri arasında bulunduğunu belirtmiştir. Genel kurul, ibra kararı verirken görevini kötüye kullanıyorsa, bu durumda haksız olarak ibra edilmeyen kişiler mahkemeye başvurarak ibra edilmelerini isteyebilirler12.

B. Kuruluş ve Sermaye Artırımında İbra

TTK m.559'a göre ibrası mümkün olan gruplardan bir tanesi de kuruculardır. Kurucu sıfatına sahip olmak, sorumluluk konusunda da önemini göstermektedir. Kurucuların, kuruluş ve sermaye artırımından doğan sorumlulukları iki sınırlandırmaya tabi tutulmuştur. İlk sınırlandırma, azınlığın olumsuz oy kullanamaması durumu iken diğer sınırlandırma ise süre konusundadır.13 İlk sınırlandırmada, esas sermayenin onda birini, halka açık şirketlerde ise yirmide birini temsil eden pay sahiplerinin, sulh sözleşmesi ya da ibra kararına karşı olumsuz oy kullanması durumunda genel kurulca sulh sözleşmesi veya ibra kararı alınamamaktadır14.

1. Süre Sınırlandırması

Süre sınırlandırması, şirketin kuruluşunda ki faaliyetler nedeniyle ilgili kişilerin sorumluluğunun dört yıl geçmedikçe kaldırılamayacağıdır. Bu dört yıllık sürenin başlangıç tarihi, şirketin tescil tarihinden itibarendir. Ancak şirketin tescil tarihinden başlanması, kuruluştan doğan sorumluluk bakımından geçerlidir. Sermaye artırımından doğan sorumluluk kapsamında belirli bir başlangıç tarihi kanunda açıkça belirtilmemiştir. Eksilik olan bu durumun, sermaye artırımının tescili tarihinden itibaren olarak tamamlanması gerekmektedir15.

Kanun koyucu, TTK m. 559 ile kuruluş aşamasında ve kuruluşu takip eden yıllar içerisinde, kurucuların üstünlüklerini devam ettirme ihtimalleri karşısında, sulh ve ibra yoluyla sorumluluklarından kolay bir şekilde kurtulmasını önlemek amacıyla süre sınırlaması getirmiştir16. Böylece kanun koyucu kuruluş işlemlerine verdiği önem karşısında kurucuların sorumluluğunu ağırlaştırarak, ortaklık ve pay sahipleri ile kurucular arasında ki güvene dayalı ilişkinin korunmasını amaçlamıştır17. Eğer genel kurul bu dört yıllık dönem içerisinde sulhu kabul eder veya ibra kararı verirse, bu kararların geçerli olması mümkün değildir.18

2. Süre Şartına Aykırılığın Yaptırımı

Dört yıllık süre içerisinde verilen ibra kararının geçersizliğinin türü hususunda öğretide farklı görüşler mevcuttur. İmregün'e göre dört yıllık süre içerisinde alınan ibra kararı butlan yaptırımı ile sonuçlanır ancak dört yılın geçmesinden sonra azınlık itirazı dahilinde ibra kararı verilmiş ise bunun sonucu iptal edilebilirliktir19.

Atan'a göre ise kurucuların, kuruluştan ve sermaye artırımından dolayı sorumluluğu hususunda dört yıllık sürenin bitiminden sonra ibra yoluna gitmek mümkündür. Ancak genel kurulun onayına karşı azınlığın olumlu oy vermesi gerekmektedir. Açık bir ifade ile belirtmek gerekirse ibra kararı lehine olan oy miktarlarının sayısı fark etmeksizin yüzde on sermayeyi temsil edenlerin olumsuz oy kullanmaları karşısında ibra kararı alınamaz20.

Kanaatimizce, dört yıllık yasaklılık süresi içerisinde alınan ibra kararları mutlak butlan ile geçersizdir. Eğer ibra kararı, iptal edilebilirlik yaptırımı ile karşılaşırsa iptal edilecek olan ibra kararına karşı üç aylık bir hak düşürücü süre gündeme gelir. Hak düşürücü süre sonunda dava açılmadığı takdirde genel kurulun vermiş olduğu ibra kararı geçerli olmaktadır. İbra kararının geçerli olması ile birlikte anonim şirket dava hakkını kaybedecektir. Sonuç olarak iptal edilecek kararlar karşısında üç aylık hak düşürücü sürenin olması ve bu süre içerisinde dava açılmadığı takdirde geçersiz olan ibra kararının onaylanması, kanunun amacına zıt düşmektedir.

C. İbranın Hukuki Niteliği

TTK'da Anonim şirket kurucularının ibrası konusunda yeterli sayıda bir düzenleme mevcut değildir. Ancak öğretide ibra kararının hukuki niteliği hususunda görüşler mevcuttur21. Türk hukukunda ki öğreti ve uygulamada, ibranın bir "menfi borç ikrarı" olduğu hususunda büyük çoğunlukta görüş birliği vardır22. Şekli anlamda ise ibra, bir hukuki işlem olarak kabul edilmektedir23. Anonim ortaklıklarda ibra, ilgili kişilerin faaliyetlerinin genel kurul tarafından onaylanmasıdır.

D. İbranın Türleri

Anonim şirket genel kurulu ibra kararını vermekte serbesttir. Genel kurul ibra kararını açık veya örtülü olarak alabilir. Bunun yanı sıra, açık ibra kararını genel ibra ve özel ibra olarak da bir ayrıma tabi tutmak mümkündür24. Açık ve örtülü ibra, anonim şirket genel kurulu tarafından toplantı ve karar nisaplarına uymak koşulu ile alınan kararlardır.

1. Açık İbra

Olağan ve olağanüstü genel kurul toplantılarında ki yönetim kurulu üyeleri, kurucuların ve denetçilerin faaliyetleri ile ilgili alınan ibra kararları açık ibra kararı niteliğindedir25. Açık ibra kararı, genel ve özel ibra kararı şeklinde verilebilir. Anonim şirket genel kurulu tarafından hiçbir sınırlandırmaya tabi tutulmadan verilen kararlar genel ibra kararı şeklindedir. Özel ibra kararı ise konu sınırlandırılması yapılarak verilen karardır.

TTK m. 409/1'e göre anonim şirketin olağan toplantısı, anonim şirketin yıllık faaliyetinin bitimi tarihinden itibaren üç ay içinde yapılır. Olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerinin ibrası konusu da yer almaktadır (TTK m.409). Olağan genel kurulunda genelde tek bir oylama yapılarak kurucular, yönetim kurulu üyeleri ve denetçiler için ibra kararı alınır.

Oylama da uygulanacak nisap hususunda esas sözleşmede daha ağır bir nisap kararı yoksa anonim şirket sermayesinin en az dörtte birlik kısmını karşılayan kişilerin varlığıyla toplantı gerçekleştirilir ve karar toplantıda hazır bulunanların oy çoğunluğu ile alınır (TTK m.418). Toplantıda ibra kararı lehine toplanan oy miktarlarının sayısı ne olursa olsun yüzde on sermayeyi temsil edenlerin olumsuz oy kullanması durumunda ibra kararı alınamaz.26 İbra kararının alınmasında genel kurula sunulan bilgiler dahilinde, ilgililerin faaliyet döneminde yapmış olduğu işlemler için ibra kararı verilir. Eğer genel kurulun bilgisi dahilinde olmayan hususlar doğrultusunda ilgililerin ibrasına karar verilirse, ortakların ve alacaklıların menfaatleri zedelenmiş olur27.

2. Örtülü İbra

İbra türlerinden bir diğeri ise örtülü ibradır. TTK m.424'de açıkça düzenlenen bir ibra türü olan örtülü ibrada kanun koyucu, genel kurulca verilen bilançonun onaylanması kararının, ilgililerin ibrası sonucunu doğuracağını belirtmiştir28. TTK. 424. maddesinde "Bilançoda bazı hususlar hiç̧ veya gereği gibi belirtilmemişse veya bilanço şirketin gerçek durumunun görülmesine engel olacak bazı hususları içeriyorsa ve bu hususta bilinçli hareket edilmişse onama ibra etkisini doğurmaz." şeklinde düzenleme mevcuttur. Kanun lafzına bakıldığında, bilinçli olarak hareket edilmesi halinde ibra geçerli sayılmamakta ve ilgililerin sorumluluğu devam etmektedir29. Bilançonun eksik veya yanlış olduğu ya da bilinçli hareket edilip edilmemesi meselesi somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmektedir.

Örtülü ibranın TTK kapsamında kabul edilmesinin sebebi, anonim şirketin idari ve yönetim süreçleri kapsamında süreklilik sağlamaktır. Örtülü ibra ile birlikte ilgililerin şirkete karşı olan sorumlulukları sona ereceğinden, şirketin yönetim süreçlerinde verimlilik sağlanmış olur30.

E. İbranın Sorumluluk Davasına Etkisi

Genel kurul, ilgililer hakkında ibra kararı verirse bu kişilere karşı sorumluluk davası açılamaz. Bu durumun sebebi ibranın niteliği itibari ile bir menfi borç ikrarı olmasından kaynaklanmaktadır31. Ancak, anonim şirket için kuruluştan doğan sorumluluklarda süre sınırlaması vardır ve süre sınırlaması dahilinde dört yıl geçmedikçe ibra kararı kaldırılamaz. Bu süre içerisinde alınan ibra kararının, sorumluluk davası üzerine bir etkisinin olduğu söylenemez32.

Ortakların ve alacaklıların açacağı sorumluluk davasında, doğrudan ve dolaylı zararlar bakımından iki tür dava vardır. Doğrudan uğranılan zararlar sonucunda açılan davalar, anonim şirketin zararından bağımsız davalardır. İlgililerin yapmış oldukları faaliyetleri sebebiyle anonim şirket zarar görmese bile ortakların ve alacaklıların kendi kişisel mal varlığı içerisinde zarar meydana gelebilir. Kurucuların sorumluluğuna ilişkin açılacak olan sorumluluk davasını, zarar gören pay sahipleri ve ortaklık alacaklıları açabilir. Bu davanın sonucunda verilen hüküm tazminattır. Üçüncü kişilerin açacağı sorumluluk davasında hükmolunan tazminat, ortaklığa ödeneceği için ortaklığın da dava hakkına sahip olduğu söylenebilir33. Bu sebeple gerek ortaklar gerekse alacaklılar kişisel zararlarından kaynaklı dava açma hakkına sahiptirler.

Dolaylı zararlar sebebi ile açılacak olan dava hakkı ikincil niteliktedir. Bu dava sonucunda açılan sorumluluk davasında hükmedilen tazminat, şirkete karşı ödenir. Davacı taraf bu tazminatın kendisine ödenmesini talep edemez (TTK m.558/1)34. İmregün'e göre dolaylı veya doğrudan uğranılan zarar ayrımı olmadan alacaklıların açacağı sorumluluk davası genel kurulca alınan ibra kararından etkilenmez35. Kanaatimizce, alacaklıların dolaylı olarak gördükleri zararlar sebebi ile açacakları sorumluluk davalarında, ibra kararının bir etkisi yoktur. Alacaklılar, üçüncü kişi durumundadır ve ibra kararının alacaklılara yönelik bir etkisinden söz edilemez.

SONUÇ

Kurucuların işlemlerinden dolayı sorumluluk hükümleri, TTK m.549-552 arasında düzenlenmiştir. TTK m.559'da ise sorumluluğun sona erme hallerinden, sulh ve ibra kavramlarının kurucular üzerindeki etkisi üzerinde durulmuştur. Ancak madde başlığına bakıldığında sulh kavramının yazılmaması eksiklik olarak karşımıza çıkmaktadır. Kanaatimizce, kanun koyucunun TTK m.559. madde başlığına ibra ile birlikte sulh ibaresini de eklemesi yerinde olurdu.

Sona erme hallerinden ibranın hukuki mahiyetinin ne olduğu yönünde öğretide farklı görüşler mevcuttur. Kanaatimizce İbra, hukuki niteliği itibari ile sorumluluğu sona erdiren bir menfi borç ikrarıdır. Hakkında ibra kararı alınan kuruculara karşı şirketin uğramış olduğu zararlar neticesinde dava açılamaz. Diğer bir görüş ayrılığı ise ibra kararının süre sınırlandırması meselesi ile ilgilidir. TTK m.559, kurucuların sorumluluğunu dört yıllık süreyle sınırlandırmış ve ibra yasağı getirmiştir. Kanaatimizce, dört yıllık yasaklılık süresinde alınan ibra kararları mutlak butlan ile geçersizdir. Sınırlayıcı süre için ibra yasağı, mutlak emredici hüküm niteliğindedir ve dört yıllık süre içerisinde alınan ibra kararlarının şirket üzerinde bir etkisi yoktur. İbra yasağı, şirketin ehliyetine engel olduğundan geçersizlik türünün butlan olduğu söylenebilir.

Kurucuların sorumluluğunun sona ermesi hali olan sulh maddi hukukta uyuşmazlığı, usul hukuku bakımından ise davayı ortadan kaldırır. İbra kararı almaya yetkili organ genel kuruldur ve genel kurul zorunlu gündeminde yer alan ibra hususunda görüşerek açık ibra kararı alabileceği gibi bilanço hakkında görüşüp bilançoyu onaylayarak örtülü ibra kararı da alabilir. TTK.m.559 hükmü ile ilgililerin, şirket menfaatlerine aykırı hareket etmelerinin önüne geçilmek istenmiştir.

KAYNAKÇA

AKDAĞ GÜNEY, Necla: | Anonim Şirketlerde Kuruluş, 1. Bası, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2014.
AKDAĞ GÜNEY, Necla: | Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu (Yönetim Kurulu), 2.Bası, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2010.
AKKAYA, Ayşegül: | "Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulun İbrası", Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019, s.9-10.
ATAN, Turhan: | Anonim Şirketlerde İdare Meclisi Azalarının Hukuki Mesuliyeti, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara, 1967.
AYDEMİR, Fatih: | "Anonim Ortaklıkta Yönetim Kurulu Üyelerinin İbrasının Hukuki Sonuçları", İÜHFM, C.69, S.1-2, s.1075-1103.
AYTAÇ, Zühtü: | İbranın Reddi-İbra ve Sorumluluk Davası-Yargıtay'ın Görüşü, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2019.
BİLGİLİ, Fatih,DEMİRKAPI, Ertan: BALSEVER, Sergül: | Şirketler Hukuku, 9. Bası, Bursa, Dora Basım Yayın, 2013. "Kuruluş ve Sermaye Artırımında İbra (TTK. 559)", İÜHFM, C.76, S.1, 2018, s.162.
CANÖZÜ, Salih: | Anonim Şirketlerde İbra,1.bası, İstanbul, On iki Levha Yayıncılık, 2021.
ÇAMOĞLU, Ersin: | Anonim Ortaklık Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu (Hukuki Sorumluluk), Güncelleştirilmiş ve Genişletilmiş 2.Bası, 2007.
ÇAMOĞLU, Ersin: | "Anonim Ortaklık Yönetim Kurulu Üyelerinin İbrasının Sorumluluk Davalarına Etkisi (Sorumluluk Davası)",İÜHFM, C 36, S.1-4, 1971, s.330-345.
ÇETİN, Müge: | Anonim Şirketlerde Kurucuların Hukuki Sorumluluğu, İzmir, Bilge Yayınevi, 2016.
DOMANİÇ, Hayri: | Türk Ticaret Kanunu'na Göre Anonim Şirketlerin Kuruluşundan Doğan Hukuki Mesuliyet, İstanbul, 1964.
ERİŞ, Gönen: | Madde Açıklamalı- En son İçtihatlı Türk Ticaret Kanunu, C. 3, Ticari İşletme ve Ticaret Şirketleri, Genişletilmiş 3. Bası, Ankara, 2017.
İMREGÜN, OĞUZ: | "Anonim Şirketlerde Azınlığın Himayesi", Ankara, 3. Ticaret ve Banka Hukuku Haftası Bildiriler- Tasarılar-Tartışmalar, 1964, s.178.
KENDİGELEN, Abuzer: | Türk Ticaret Kanunu- Değişiklikler, Yenilikler ve İlk Tespitler, Güncellenmiş 2.Basıdan 3. (Tıpkı) Bası, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2016.
KIRCA, İsmail,
ŞEHİRALİ ÇELİK, Feyzan Hayal, MANAVGAT, Çağlar: | Anonim Şirketler Hukuku Temel Kavram ve İlkeler, Kuruluş, Yönetim Kurulu (Anonim Şirket), C.1, Ankara, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayını, 2013.
NOMER, Haluk N.: | Borçlar Hukuku Genel Hükümler,12.Baskı, İstanbul, Beta Yayınları,2012.
PULAŞLI, Hasan: | Şirketler Hukuku Genel Esaslar, 8.Bası, İstanbul, Adalet Yayınevi, 2022.
PULAŞLI, Hasan: | Şirketler Hukuku Şerhi, C.1, Genişletilmiş 3. Bası, Ankara, Adalet Yayınevi, 2018.
ŞAHİNKUŞU, Gözde Sert: | "Anonim Şirketlerde Kuruştan Doğan Sorumluluk", İstanbul, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013, s.67.
ŞENER, Oruç Hami: | Teorik ve Uygulamalı Ortaklıklar Hukuku Ders Kitabı, 5.Bası, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2022.
ŞENER, Oruç Hami: | "Anonim Ortaklıklarda Azınlık Pay Sahiplerinin Kuruluştan Doğan Sorumluluğun Sulh veya İbra Yoluyla Sona Erdirilmesine Engel Olabilme Hakkı", Yargıtay Dergisi, C. 1, S. 2, 1991, s. 92.
ULUSOY, Erol: | "Şirketler Hukukunda İbranın Hukuki Niteliği", Turgut Kalpsüz'e Armağan, Ankara, 2003, s. 271.
|
Çevrimiçi Kaynaklar: https://karararama.yargitay.gov.tr/ https://www.tdk.gov.tr/kategori/icerik/yazim-kurallari/https://hukuki.net/ |

Footnotes

1. Bu kavramın ayrıntısı için Bkz.: Oruç Hami Şener, Teorik ve Uygulamalı Ortaklıklar Hukuku Ders Kitabı, 5.Bası, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2022, s.337.

2. Necla Akdağ Güney, Anonim Şirketlerde Kuruluş, 1. Bası, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2014, s.27.

3. Necla Akdağ Güney, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu (Yönetim Kurulu), 2.Bası, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2010, s.333.

4. Akdağ Güney, Yönetim Kurulu, s.271.

5. Şener, a.g.e., s.237.

6. Gözde Sert Şahinkuşu, "Anonim Şirketlerde Kuruştan Doğan Sorumluluk", İstanbul, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013, s.67.

7. HMK m.313'ün gerekçesi şu şekildedir: "Taraflardan birinin, mahkeme dışı sulh sözleşmesinin yapıldığı ve bu sözleşmeye uygun olarak, mahkemece bir karar verilmesi gerektiği yolundaki iddia ve talebi, diğer tarafça kabul edilmediği takdirde, onun varlığının ve kapsamının iddia eden tarafça ispatlanması gerekecektir. Maddede taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan hak üzerindeki anlaşmanın yargılamaya etkisi olduğundan, sadece mahkeme içi sulh düzenlenmiştir.".

8. Akdağ Güney, Yönetim Kurulu, s.333.

9. Bkz. TDK Büyük Türkçe Sözlük, (Çevrimiçi) https://www.tdk.gov.tr/, Son Erişim: 04.11.2022.

10. Haluk N. Nomer, Borçlar Hukuku Genel Hükümler,12.Baskı, İstanbul, Beta Yayınları,2012, s.300

11. Ayşegül Akkaya, "Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulun İbrası", Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019, s.9-10.

12. Şener, a.g.e., s.338.

13. Hasan Pulaşlı, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, 8.Bası, İstanbul, Adalet Yayınevi, 2022, s.645; Çağlar Manavgat, (İsmail Kırca, Feyzan Hayal Şehirali Çelik), Anonim Şirketler Hukuku Temel Kavram ve İlkeler, Kuruluş, Yönetim Kurulu (Anonim Şirket), C.1, Ankara, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayını, 2013, s.47.

14. Salih Canözü, Anonim Şirketlerde İbra,1.bası, İstanbul, On iki Levha Yayıncılık, 2021, s.81.

15. Abuzer Kendigelen, Türk Ticaret Kanunu- Değişiklikler, Yenilikler ve İlk Tespitler, Güncellenmiş 2.Basıdan 3. (Tıpkı) Bası, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2016, s.468.

16. Şener, a.g.e., s.341; Ayrıntılı bilgi için bkz. Hayri Domaniç, Türk Ticaret Kanunu'na Göre Anonim Şirketlerin Kuruluşundan Doğan Hukuki Mesuliyet, İstanbul, 1964, s. 80; Oruç Hami Şener, "Anonim Ortaklıklarda Azınlık Pay Sahiplerinin Kuruluştan Doğan Sorumluluğun Sulh veya İbra Yoluyla Sona Erdirilmesine Engel Olabilme Hakkı", Yargıtay Dergisi, C. 1, S. 2, 1991, s. 92.

17. Tuğrul Ansay, Anonim Şirketler Hukuku, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara, 1982, s.90.

18. Zühtü Aytaç, İbranın Reddi-İbra ve Sorumluluk Davası-Yargıtay'ın Görüşü, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2019, s.106; Domaniç, a.g.e., s.83.

19. Oğuz İmregün, "Anonim Şirketlerde Azınlığın Himayesi", Ankara, 3. Ticaret ve Banka Hukuku Haftası Bildiriler- Tasarılar-Tartışmalar, 1964, s.178.

20. Turhan Atan, Anonim Şirketlerde İdare Meclisi Azalarının Hukuki Mesuliyeti, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara, 1967, s.68-69.

21. Bkz.: TTK. m. 300,m.375,m.310.

22. Ersin Çamoğlu, Anonim Ortaklık Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu(Hukuki Sorumluluk), Güncelleştirilmiş ve Genişletilmiş 2.Bası, 2007, s.212.; Hasan Pulaşlı, Şirketler Hukuku Şerhi, C.1, Genişletilmiş 3. Bası, Ankara, Adalet Yayınevi, 2018, s. 645;Gönen Eriş, Açıklamalı İçtihatlı Ticari İşletme ve Şirketler, C. 3, Seçkin Yayınevi, Güncellenmiş 3. Bası, Ankara, 2017, s. 2851; Akdağ Güney, Yönetim Kurulu, s.298; Aksi görüşü savunan Ulusoy'a göre ibra hukuki niteliği itibari ile bir menfi borç ikrarı değil, bir savunma aracıdır(şahsi defi). Genel kurulca alınan ibra kararı menfi borç ikrarı olarak kabul edilirse şirketin tazminat alacağı kesin olarak sona erer. Ancak yazarın görüşüne göre, genel kurulca alınan ibra kararı, ortakların ve alacaklıların dava açmasını engellemez, dava açılırsa hükmedilen tazminat şirkete ödenmiş olur. Şirket tazminat alacağını başka yollardan alacağı için şirketin tazminat alacağı kesin olarak son bulmamaktadır. Bu nedenden dolayı yazar, ibrayı maddi hukuk anlamında borca son veren bir hukuki işlem değil de niteliği itibari ile borcu yerine getirmekten kaçınma hakkı veren bir savunma aracı olarak görmektedir. (Erol Ulusoy, "Şirketler Hukukunda İbranın Hukuki Niteliği", Turgut Kalpsüz'e Armağan, Ankara, 2003, s. 271); Kanaatimizce İbra, hukuki niteliği itibari ile kurucuların ve yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu sona erdiren bir menfi borç ikrarıdır. Hakkında ibra kararı alınan kurucular ve yönetim kurulu üyelerine karşı şirketin uğramış olduğu zararlar neticesinde dava açılamaz. Ortaklar ve alacaklılar, genel kurulca verilen ibra kararından bağımsız bir şekilde kendi alacakları hakkında dava açarlar. Zira TTK 'da ortaklar ve alacaklara, şirket adına dava açma hakkı tanınmamıştır. Ortaklar ve alacaklılar kendi dolaylı zararları neticesinde dava açmaları ibranın hukuki mahiyeti olan menfi borç ikrarı özelliği ile ilgili değildir. Bir hakkın ileri sürülmesi ve o hakkın hukuki niteliği farklı şeylerdir. İbra hukuki niteliği itibari ile bir menfi borç ikrardır şekli anlamda ise bir hukuki işlemdir.

23. Fatih Bilgili, Ertan Demirkapı, Şirketler Hukuku, 9.Bası, Bursa, Dora Yayınları, 2013, s.194.

24. Akdağ Güney, Yönetim Kurulu, s.307-308.

25. Canözü, a.g.e., s.51.

26. Sergül Balsever, "Kuruluş ve Sermaye Artırımında İbra (TTK. 559)", İÜHFM, C.76, S.1, 2018, s.162

27. Çamoğlu, Hukuki Sorumluluk, s.216.; Y. 11.HD. E 2012/10887, K 2013/9792, T.13.05.2013: "...Dava, Anonim Şirket Genel Müdürü aleyhine açılmış sorumluluk davasıdır. Mahkemece, sorumluluğa yol açan maaş ödemeleri ve şirket adına alınan kayıtlara girmeyen malların alınış tarihi itibari ile bu tarihlerden sonra yapılan iki genel kurulda davalının ibra edildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, dosyada mevcut genel kurul tutanakları ve diğer deliller ile aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olan davalının iddia edilen sorumluluk sebepleri ile genel kurul gündemine getirilmek sureti ile tartışılıp ibra edildiğine dair bir değerlendirme yapılmamıştır. Genel kurul tarafından verilen ibra kararlarının hukuki sonuç doğurabilmesi için ibranın açık ibra, yani somut olayların tartışılıp değerlendirilmek sureti ile ilgililerin ibrasına karar verilmesi gerekmektedir. Bu durumda, mahkeme gerekçesinde belirtilen ibra kararının açıklanan anlamda ibra kararı olup olmadığının değerlendirilmek sureti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir." (YargıtayKararArama, E.T. 05.11.2022).

28. Canözü, a.g.e., s.55.

29. TTK Madde 424 Gerekçesine bakıldığında, madde hükmünün 6762 sayılı kanunun 380. maddesinin esas olarak tekrarı olduğu görülmektedir. Sadece "bu hususta bilinçli hareket edilmişse" ibaresi metne eklenmiştir. Burada ki bilinçli hareket etme ibaresi sadece "bilanço şirketin gerçek durumunun görülmesine engel olacak yanlış birtakım hususları içeriyorsa" ifadesi ile ilgilidir. Burada ki "bilinç" kelimesi "kast" kelimesi ile karıştırılmaması için belirtilmiştir. Kanaatimizce bilinçli veya bilinçsiz hareket edilsin, bilançoda şirketin gerçek durumunun görülmesinde engel bir durum varsa ve genel kurulca bu durumda onama kararı verilirse ilgililerin örtülü ibrası gerçekleşmez.

30. Canözü, a.g.e., s.58; Ayrıca Y.11.HD. E.1984/252, K.1984/594, T.07.02.1984 kararına bakıldığında "... anonim şirkette görev yapan yönetim kurulu üyeleri ile denetçiler, yasadan ve ana sözleşmeden doğan bütün görevlerini özenle, tam, eksiksiz olarak yerine getirmeleri halinde şirketin görevi de eTTK m.380 (TTK m.424) uyarınca onları ibra etmek olmalıdır. Gerçekten de bir anonim şirkette, görev yapan yönetim kurulu üyeleri ve denetçiler, yasadan ve ana sözleşmeden doğan bütün görevlerini özenle, tam ve eksiksiz olarak yerine getirmeleri halinde şirketin görevi eTTK 380. Maddesi uyarınca onları sorumluluktan kurtaracağı gibi, insiyatif sahibi olması gereken yöneticilerin her türlü kuşku ve endişeden uzak bir çalışma ortamı içerisinde bulunmalarını da sağlayacaktır." Hukuki.net (Erişim tarihi 05.11.2022).

31. Akdağ Güney, Yönetim kurulu, s.241.

32. Fatih Aydemir, "Anonim Ortaklıkta Yönetim Kurulu Üyelerinin İbrasının Hukuki Sonuçları", İÜHFM, C.69, S.1-2, s.1075-1103.

33. Müge Çetin, Anonim Şirketlerde Kurucuların Hukuki Sorumluluğu, İzmir, Bilge Yayınevi, 2016, s.117.

34. TTK m. 558'in gerekçesi şu şekildedir: "İkinci fıkra resmen 6762 sayılı Kanunun 380. Maddesi tekrarıdır. Yargıtay kararları ile oluşan hukuk bu suretle aynen korunmuştur. Hükmün iki yeniliği vardır. İkisi de İsv. BK. M.758 (1) ve (2)'den alınmıştır. Bu da ibraya olumlu oy veren pay sahipleri ve ibra kararını bilerek payı iktisap eden kişilerin dava haklarına ilişkindir. İkinci yenilik, diğer pay sahiplerinin dava haklarının ibra kararının alınmasında altı ay sonra düşeceğine ilişkin hükümdür. Altı aylık süre hak düşürücüdür."; Seza Reisoğlu, "6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Anonim Şirketlerle İlgili Başlıca Yeni ve Farklı Düzenlemeleri",TebliğSunumu, (Çevrimiçi(https://www.tbb.org.tr/Dosyalar/Konferans_Sunumlari/TBB_Hukuk_Basdanismani_Prof._Dr._Seza_Reisoglu_Abant_22.10.2011.pdf), Son Erişim: 10.11.2022, s.25.).

35. İmregün, a.g.e., s.193; Çamoğlu, Sorumluluk Davası, s.342.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.