ÖZET

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'na göre bir anonim şirket, sermayesinin %10'una tekabül eden tutarı aşmamak kaydıyla iktisap ettiği kendi paylarını süresiz bir şekilde elinde tutabilmektedir. İstisnai durumlarda sermayenin %10'unu aşan tutara tekabül eden payların iktisabına da izin verilmekle birlikte söz konusu hisselerin iktisaptan itibaren 3 yıl içerisinde elden çıkarılması, aksi takdirde sermaye azaltımı yoluyla itfa edilmeleri öngörülmektedir. Diğer taraftan 7256 sayılı Kanun'la Gelir Vergisi Kanunu'nun 94.madde sine yapılan ilave ile sermaye şirketlerinin; kendi paylarını geri alma bedelinin altında bir bedelle elden çıkarmaları, itibari değerinin üzerinde bir bedelle geri aldıkları paylarını sermaye azaltımı yoluyla itfa etmeleri veya geri alımdan itibaren 2 yıl geçtiği halde itfa etmemeleri/ elden çıkarmamaları halinde kâr dağıtılmış sayılması ve tevkifat yapılması gereği doğmuştur.

Anahtar Kelimeler: Şirketin Kendi Hisselerini Geri Satın Alması, Sermaye Azaltımı, Dağıtılmış Kâr Payı, Yasal Yedekler.

GİRİŞ

Şirketlerin (özellikle halka açık olanların) kendi hisselerini geri almalarının pek çok sebebi vardır. Şirketin pay değerini korumak, istenmeyen ortaklardan kurtulmak, hisse başına kârı yükseltmek ve pay sahiplerine nakit kaynak temin etmek bu sebeplerden bazılarıdır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ("TTK")'nda1 ve Sermaye Piyasası Kurulu'nca yayımlanan Geri Alınan Paylar Tebliği'nde2 halka açık ve açık olmayan şirketlerin kendi paylarını alım ve elde tutmalarının koşulları belirlenmiştir. Öte yandan şirketlerin kendi paylarını iktisabı ilk defa vergisel düzenlemeye konu edilmiş ve 7256 sayılı Kanun'la Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. maddesine eklenen hüküm ile bazı durumlarda şirketlerin iktisap ettikleri kendi payları nedeniyle kâr dağıtımı yapmış sayılmaları söz konusu olmuştur.

Makalemizde anonim şirketlerinin kendi paylarını satın almalarının TTK ve Sermaye Piyasası Kanunu ("SPK") kapsamında çerçevesi çizilecek ve söz konusu iktisabın vergisel yönden tevkifat yükümlülüğü doğuran kâr dağıtımı sayıldığı durumlar tartışılacaktır.

1. GERİ ALINAN PAYLARIN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ

Tek Düzen Hesap Planı ("TDHP")'nda geri alınan hisselerin/payların ne şekilde kaydedileceğine dair bir düzenleme yer almamaktadır. Uygulamada bir kısım şirketlerin ortaklarından geri aldığı hisseleri de tıpkı diğer şirketlerin yatırım amacıyla elde tutulan pay senetleri gibi "110-Hisse Senetleri" hesabında muhasebeleştirdiği görülmektedir3.

Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği'nde "110- Hisse Senetleri" hesabı geçici olarak elde tutulan hisse senetlerinin izlendiği bir hesap olarak tanımlanmıştır. Ancak Türkiye Muhasebe Standartları, bir şirketin geri aldığı kendi hisselerini varlık hesaplarında izlemesi yerine özsermaye hesaplarında bir düzeltme kalemi olarak takip etmesini salık vermektedir. Nitekim "Finansal Araçlar: Sunum" başlıklı Türkiye Muhasebe Standardı ("TMS-32")'nın 33. paragrafında şu açıklamalar yapılmıştır:

"İşletmenin geri satın alınan kendi hisseleri

33. İşletmenin, özkaynağına dayalı finansal araçlarını yeniden edinmesi durumunda, bu araçlar ("işletmenin geri satın alınan kendi hisseleri") özkaynaktan düşülür. İşletmenin özkaynağına dayalı finansal araçlarının alışından, satışından, ihracından ya da iptalinden dolayı kar veya zarara herhangi bir kazanç ya da kayıp yansıtılmaz. Bunun gibi, işletmenin geri satın alınan kendi hisseleri, işletme tarafından ya da konsolide edilmiş şirketler grubunun diğer üyeleri tarafından geri alınabilir ya da elde tutulabilir. Alınan ya da ödenen tutarlar doğrudan özkaynakta muhasebeleştirilir."

Örneğin; (ABC) A.Ş.'nin ortağından 450.000-TL karşılığında kendi hisse senetlerini satın aldığını varsaydığımızda geri satın alma tarihinde söz konusu şirketin yapacağı kayıt aşağıdaki gibi olacaktır:

514- İşletmenin Geri Satın Alınan Payları 450.000
102-Bankalar 450.000
540-Yasal Yedekler 450.000
542-Olağanüstü Yedekler 450.000

Geri satın alım sırasında yasal yedeklere de kayıt yapılması TTK'nın 520. maddesinin gereği olarak ortaya çıkmaktadır. Söz konusu yasal yedekler, anılan paylar devredildikleri veya yok edildikleri takdirde iktisap değerlerini karşılayan tutarda çözülebilecektir.

2. PAY GERİ ALIMININ VERGİSEL YÖNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ

7256 sayılı Kanun'un 17. maddesiyle Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. maddesine eklenen 4. fıkra hükmü ile 17.11.2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere tam mükellef kurumların iktisap ettikleri kendi hisse senetlerinin/ortaklık paylarının elde tutulması, sermaye azaltımı yoluyla itfa edilmesi ve satılması durumlarında belli koşullarda ortaklara kâr dağıtımı yapıldığı varsayılmış ve kâr dağıtımına bağlı tevkifat yapılması hükme bağlanmıştır. Söz konusu hükmün ihdas sebebi gerekçesinde, "Bu suretle tam mükellef sermaye şirketlerinin kendi hisselerini iktisap etmek suretiyle vergisiz bir şekilde kâr dağıtımı yapmalarının önüne geçilmekte ve şirket kârlarının dağıtılıp dağıtılmadığına bakılmaksızın tevkif yoluyla alınacak vergiye ilişkin bir vergi güvenlik müessesesi ihdas edilmektedir." şeklinde ifade edilmiştir.

Bahsi geçen hüküm ile tam mükellef sermaye şirketlerinin kendi hisse senetlerini veya ortaklık paylarını iktisap etmeleri kapsamında üç olası senaryoda kâr dağıtımına bağlı stopaj yapılması öngörülmüş olup söz konusu durumların değerlendirilmesi aşağıda yapılmıştır.

2.1. Payların sermaye azaltımı yoluyla itfa edilmesi

Sermaye şirketlerinin iktisap ettikleri kendi hisselerini sermaye azaltımı yoluyla itfa etmeleri hâlinde, iktisap bedeli ile hisse senetlerinin veya ortaklık paylarının itibari değeri arasındaki fark tutar, sermaye azaltımına ilişkin kararın ticaret sicilinde tescil edildiği tarih itibarıyla dağıtılmış kâr payı sayılmakta ve bu tutar üzerinden %15 oranında vergi tevkifatı yapılması öngörülmektedir.

Şirketin yaptığı sermaye azaltımı sonucu ortağa elindeki hisse senedinin itibari değerinin üzerinde ödenen bedelin iştirak hissesinin elden çıkarılmasından kaynaklanan değer artış kazancı4 mı olduğu, yoksa ortağa dağıtılan temettü mü olduğu hususu öteden beri tartışılagelmektedir. Ancak Vergi İdaresinin konu hakkındaki görüşü söz konusu ödemenin kâr payı olduğu yönünde olup bu görüşü artık müstakar hale gelmiştir5. Vergi İdaresinin ortağa sermaye azaltımı sonucu ödenen tutarlar ile ilgili görüşü, yapılacak sermaye azaltımının; öncelikle kurumlar vergisine ve vergi sonrası dağıtılan kazancın ise kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak hesaplardan karşılanması sonra sadece kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak hesapların kullanılması, son olarak ise işletmeden çekilmesi halinde vergilendirilmeyecek ayni ve nakdi sermayenin işletmeden çekildiğinin kabulü şeklindedir.

Yapılan yeni düzenleme de bu mantığın uzantısı şeklindedir. Şirketten geri alınan hisselerin geri alımı takiben sermaye azaltılması yoluyla itfa edilmeleri durumu, sermaye azaltımı yoluyla payların itfa edildiği durum ile eşdeğer kabul edilmekte ve geri alım için ortağa ödenmiş tutar ile azaltılan sermayenin itibari değeri arasındaki fark, ortağa dağıtılmış kâr payı sayılmakta ve stopaja tabi tutulması öngörülmektedir.

Örneğin; (X) A.Ş'nin 3 yıldır (A) şahsında bulunan ve itibari değeri 1 milyon TL olan hisse senetlerini 1,3 milyon TL vererek geri alması ve geri aldığı bu senetleri 3 ay sonra yapmış olduğu sermaye azaltımı ile yok etmesi halinde, (1.300-1.000=) 300 bin TL, sermaye azaltımına ilişkin kararın ticaret sicilinde tescil edildiği tarih itibarıyla şirket tarafından ortağa dağıtılan kâr payı olarak kabul edilecek ve stopaja tabi tutulacaktır.

Bununla birlikte, ortağın şirkete devrettiği payları şirketin kuruluşu veya sermaye artırımı yoluyla değil de önceki ortaklardan hisselerin itibari değerinin üzerinde bir bedel ödeyerek iktisap ettiği durumlarda, söz konusu hükmün nasıl uygulanacağı merak konusu olmaktadır. Dahası, ortak şirkete devrettiği hisseyi şirketin geri satın alım bedelinden daha yüksek bir bedel ile iktisap etmiş de olabilir. Bu gibi durumlarda yine de kâr payı dağıtımı yapıldığının kabul edilmesi, şirkete payını devreden ortağın hissesini iktisap ettiği ortak nezdinde değer artış kazancı olarak vergilenen bir tutarın dağıtılan kar payı olarak yeniden stopaja tabi tutulmasını netice verecektir.

Diğer taraftan payların geri alım bedeli ile azaltılan sermaye tutarı arasındaki müspet farkın dağıtılmış kâr payı sayılması ile söz konusu tutarın kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınamayacağı da dolaylı olarak ifade edilmektedir. Nitekim konu vaktinde Hesap Uzmanları Kurulu Danışma Komisyonu'nun da gündemine gelmiş ve "olayda şirketin kalan ortaklarının iptal edilen hisse senetlerinden doğan henüz realize olmamış kazançları devraldıkları, iptal edilen bu hisselere ilişkin hakların aynen şirkette kalan ortaklara yansıdığı, bu nedenle geri iktisap bedelinin iptal edilen payların nominal bedelini aşan kısmının gider yazılmayacağı, ortaklar cari hesabına kaydedilmesi gerektiği" yönünde karara6 varılmıştır. Söz konusu tutarın kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınamayacağı yönünde Vergi İdaresi daha önce de görüş7 açıklamış olmakla birlikte dayanak olarak geri alım bedeli ile nominal bedel arasındaki farkın, ticari kazancın elde edilmesi kapsamında yapılmış bir gider veya sözleşmeye, ilama istinaden zarar, tazminat niteliğinde olmaması hususu gösterilmiş idi.

2.2. Payların elden çıkarılması

Sermaye şirketlerinin iktisap ettikleri kendi hisselerini iktisap bedelinin altında bir bedel karşılığında elden çıkarmaları hâlinde iktisap bedeli ile elden çıkarma bedeli arasındaki fark tutar, elden çıkarma tarihi itibarıyla dağıtılmış kâr payı sayılmakta ve bu tutar üzerinden %15 oranında vergi tevkifatı yapılması öngörülmektedir.

Söz konusu hükme göre, ortaktan alınan hisse senetlerinin/ortaklık paylarının iktisap bedelinin altında bir bedel ile satışa konu edilmesi halinde de iktisap bedeli ile satış bedeli arasındaki fark, dağıtılmış kâr payı olarak kabul ediliyor ve bu fark üzerinden tevkifat yapılması öngörülüyor. Örneğin, (X) A.Ş.'nin ortağı (A) kişisinden 24.04.2021 tarihinde 1,3 milyon TL'ye satın aldığı kendi hisselerini 17.06.2022 tarihinde 1,2 milyon TL'ye satması halinde (1.300- 1.200=) 100 bin TL ortağa dağıtılmış kâr payı sayılacak ve üzerinden (X) A.Ş. tarafından tevkifat yapılacaktır. Bu kapsamda yapılacak değerlendirmede geri alınan hissenin itibari değerine bir önem atfedilmiyor.

Sermaye şirketi tarafından geri alınan hisselerin iktisap bedelinin altında bir bedelle elden çıkarılması halinde, aradaki farkın dağıtılmış kâr payı sayılması beraberinde söz konusu tutarın ortak tarafından (gerçek kişi veya kurum) menkul sermaye iradı veya iştirak kazancı olarak beyan edilip edilmeyeceği sorusunu akla getirmektedir. Bu noktada "dağıtılmış kâr payı sayılma" ifadesine sadece stopaj mükellefiyeti açısından anlam yüklenmesi, söz konusu durumun ortak açısından beyan edilmesi gereken temettü kazancı olarak yorumlanmaması gerektiği kanaatindeyiz. Şöyle ki ortak ile sermaye şirketi arasındaki işlem, payların geri alınması tarihi itibarıyla gerçekleşmiş ve bitmiştir. Payların iktisap bedeli ile şirkete geri satış bedeli arasında müspet bir fark var ise bu fark, gerçek kişi ortak açısından değer artış kazancı, tüzel kişi ortak açısından da iştirak hissesi satış kazancı niteliğinde sayılmalıdır. Ortağın söz konusu satıştan doğan kazanç tutarının, şirketin geri aldığı payların satış bedeli ile ilişkilendirilmemesi gerektiği görüşündeyiz. Yukarıdaki örnek üzerinden ilerlersek, ortak (A) 1,3 milyon TL'ye (X) A.Ş.'ye satmış olduğu hisseleri 01.02.2020 tarihinde 1 milyon TL'ye iktisap etmiş olsun. Bu durumda söz konusu hisseler ortak (A) tarafından 2 yıl elde tutulmadan elden çıkarılmış olacağından söz konusu satış nedeniyle (istisna tutar ve maliyet bedelinin endekslenmesi uygulaması ihmâl edilirse) 2020 yılına ilişkin olarak 300 bin TL değer artış kazancı beyan edilecektir. Daha sonra şirketin ortaktan aldığı hisseleri 1,2 milyon TL'ye satması sonucunda şirket tarafından dağıtılmış kâr payı sayılan 100 bin TL'nin eski ortak tarafından 2022 yılında elde edilmiş kâr payı niteliğinde menkul sermaye iradı olarak beyan edilmesi gerektiği yönündeki bir görüş, eski ortağın aynı tutar üzerinden mükerrer vergilenmesi sonucunu doğuracaktır8.

Şirketin hisseleri ortaktan geri satın alma tarihi ile elden çıkarma tarihi arasında 2 yıla kadar süre olabileceği göz önünde bulundurulduğunda, şirketin zarar ediyor olması, piyasa koşulları vs. nedenlerle pay değerinin satın alma bedelinin altına düşmesi olağan bir durumdur. Durum böyle iken iktisap bedelinin altındaki pay satışlarını otomatik olarak kâr dağıtımı olarak nitelendirmek gelirin gerçekliği ilkesi ile de bağdaşmayacaktır.

İlave olarak, esasen mevzuatımızda hali hazırda yürüklükte olan transfer fiyatlandırması düzenlemeleri de zaten ortak ile sermaye şirketi arasındaki pay alım-satımlarında bedelin, payın cari değeri ile uyumlu olmasının temini için bir vergi güvenlik müessesesi olarak hükmünü icra etmektedir. Mevzuatımızda işlem bedellerinin emsallere uygunluğunu ölçmek için transfer fiyatlandırması şeklinde hassas bir terazi varken neden alım bedelinin altındaki satışları kâr dağıtımı sayan mezkur düzenlemeye ihtiyaç duyulduğu izaha muhtaç bir konudur.

2.3. Payların 2 yıldan fazla süre elde tutulması

Sermaye şirketlerinin iktisap ettikleri kendi hisselerini iktisap ettikleri tarihten itibaren iki tam yıl içerisinde, sermaye azaltımı yoluyla itfa etmemeleri veya elden çıkarmamaları hâlinde, iktisap bedeli ile hisse senetlerinin veya ortaklık paylarının itibari değeri arasındaki fark tutar, iktisap tarihinden itibaren iki tam yıllık sürenin son günü itibariyle dağıtılmış kâr payı sayılmakta ve bu tutar üzerinden %15 oranında vergi tevkifatı yapılması öngörülmektedir.

Bu son durumda, kendi hisselerini ortağından geri alan şirketlere sermaye azaltımı yoluyla geri aldıkları hisse senetlerini iptal etmeleri veya yeniden satış yoluyla elden çıkarmaları için 2 yıl süre veriliyor. Bu süre içerisinde sermaye azaltımı yoluyla hisselerin/ortaklık paylarının itfa edilmemesi veya elden çıkarılmaması halinde iştirak hissesinin geri alım bedeli ile itibari değeri arasındaki fark tutarında ortağa kâr dağıtımı yapıldığı farz ediliyor ve bu tutar tevkifata tabi tutuluyor. Örneğin (X) A.Ş'nin itibari değeri 1 milyon TL olan hisse senetlerini ortağı (A) gerçek kişisinden 24.01.2021 tarihinde 1,3 milyon TL vererek geri alması halinde söz konusu hisse senetlerinin 2 tam yıl içerisinde alım bedelinin altında olmayan bir bedel ile satılması, aksi durumda 300 bin TL üzerinden tevkifat yapılması beklenmektedir.

Ortaktan geri alım bedeli itibari değerinin üzerinde olan hisse senetlerinin 2 yıl içerisinde elden çıkarılmaması halinde kâr dağıtımı gerekçesiyle tevkifat yapılacak olması TTK'nın esas sermayenin %10'u tutarındaki hisselerinin süre sınırlaması olmaksızın, Kanun'da sayılan hallerde ise 3 yıl elde tutulmasını mümkün kılan hükümlerinin uygulanmasını imkânsız hale getirmese de zorlaştırmaktadır. Söz konusu hükmün aslında sermaye azaltımı yoluyla ortağına para transfer etmek isteyen ancak sermaye azaltımı halinde doğabilecek vergisel yükümlülüklerden kaçınmak için söz konusu hisseleri aktifinde bekleten şirketlerin bu yöndeki tasarruflarına engel olmak için getirildiği anlaşılmaktadır.

Öte yandan madde hükmüne göre, yukarıda sayılan her 3 senaryo kapsamında tevkif edilen vergilerin herhangi bir vergiden mahsubuna izin verilmemektedir.

2.4. Cumhurbaşkanı'na tanınan yetkinin kapsamı

Söz konusu hüküm ile Cumhurbaşkanı'na tevkifat oranı konusunda değişik kıstasları dikkate alarak oran belirleme konusunda geniş bir yetki alanı bırakılmıştır. Buna göre Cumhurbaşkanı tam mükellef sermaye şirketinin paylarının;

  • Borsa İstanbul'da işlem görüp görmemesine, işlem gören paylarının toplam payları içindeki oranına,
  • Geri alınan payların Borsa İstanbul'da işlem gören paylardan olup olmamasına,
  • Tam mükellef kurumlardan geri alınıp alınmamasına,
  • Tam mükellef sermaye şirketinin yıllık satış hasılatı ve diğer gelirlerinin toplam tutarına, göre ayrı ayrı ya da birlikte, bu oranı sıfıra kadar indirmeye veya bir katına kadar artırmak suretiyle yeniden tespit etmeye yetkilidir.

Diğer taraftan söz konusu hüküm 17 Kasım 2020 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş olmakla birlikte şirketlerin daha önce iktisap etmiş oldukları kendi paylarının stopaj mükellefiyeti kapsamında değerlendirilip değerlendirmeyeceği hususunda açıklık bulunmamaktadır. Ancak hükmün Meclis komisyonlarında görüşülmesi sırasında yeni iktisaplar için geçerli olacağı vergi idaresi yetkilisi tarafından ifade edilmiştir9.

SONUÇ

Sermaye şirketlerinin paylarını geri satın almaları ve elde bulundurmaları yeni TTK ile kolaylaştırılmıştır. Bununla birlikte elde edilen payların kural olarak esas/çıkarılmış sermayenin %10'unu aşmaması ve bu oranı aşar şekilde yapılan pay iktisaplarının ise belli süre içerisinde elden çıkarılmaları gerekmektedir. Gelir Vergisi Kanunu'nun stopaj yükümlülüğünü düzenleyen 94. maddesine yapılan ilave ile şirketlerin sermaye azaltımı ile yok ettikleri geri alınan payları için nominal bedelin üstünde bedel ödenmesi veya iktisap edilen payların geri alım bedelinin altında bir bedel ile satılması veya iktisap tarihinden itibaren 2 tam yıl içerisinde satılmamaları/sermaye azaltımı yoluyla itfa edilmemeleri halinde kâr dağıtımı yapıldığı gerekçesiyle stopaj yapılması söz konusu olmuştur. Düzenleme ile Cumhurbaşkanına payların BIST'te işlem görmesi, ortağın kurum olması gibi kriterleri göz önüne alarak stopaj oranını indirme ve artırma konusunda yetki verilmiş olup söz konusu yetki makalenin yazım tarihi itibarıyla henüz kullanılmamıştır. Buna göre, sermaye şirketlerinin nominal bedelin üzerinde bir bedel ödeyerek iktisap ettikleri kendi hisselerini iktisap tarihinden itibaren 2 tam yıl içesinde en az iktisap bedeline eşit bir satış bedeli ile elden çıkarmaları halinde dağıtılmış sayılan kâr payından bahisle tevkifat yükümlülüğü doğması söz konusu olmayacaktır. Bu açıdan sermaye şirketlerinin tevkifat sorumluğuna muhatap kalmamak için nominal bedelin üzerinde bedel ödeyerek iktisap ettikleri kendi paylarının elde tutma süresini takip etmeleri önem arz etmektedir.

Footnotes

1. Anonim şirketlerin kendi hisselerini iktisap etmelerine ilişkin hükümler TTK'nın 379 ila 389. maddelerinde yer almaktadır.

2. SPK'ya tabi şirketlerin kendi hisselerini geri almalarına ilişkin düzenlemeler Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yayımlanan Geri Alınan Paylar Tebliği ile yapılmıştır. Tebliğ'e göre ortaklıkların geri alım yapabilmesi için genel kurulun yönetim kurulunu yetkilendirmesi esastır. Söz konusu yetki, yönetim kurulu tarafından hazırlanan geri alım programının genel kurul toplantısında onaylanması suretiyle verilir. Ancak payları borsada işlem gören ortaklıklar, yakın ve ciddi bir kayıptan kaçınmak amacıyla genel kurulun yetkilendirmeye ilişkin kararı olmadan yönetim kurulu kararıyla da, kamuyu aydınlatmaya ilişkin yükümlülüklere uymak şartıyla geri alım yapabilir. Ortaklık paylarının günlük ağırlıklı ortalama fiyatının yönetim kurulu karar tarihinden önceki son bir ayda, nominal değerinin altında seyretmesi veya yüzde yirminin üzerinde değer kaybetmesi, durumlarında yakın ve ciddi bir kaybın varlığı kabul edilir (md.5).

Tebliğ'de payları borsada işlem görmeyen ortaklıkların geri alım işlemlerine ilişkin özel hükümler belirlenmiştir. (md.6)

Genel kurul tarafından onaylanmış geri alım programının süresi payları borsada işlem gören ortaklıklar için azami üç yıl, payları borsada işlem görmeyen ortaklıklar için ise azami bir yıldır (md.7). Geri alınan paylara ilişkin işlem sınırları ise, Tebliğ'in 9. maddesinde belirlenmiştir. Buna göre;

  • Ortaklıkların geri alınan paylarının nominal değeri, daha önceki alımlar dahil ortaklıkların ödenmiş veya çıkarılmış sermayesinin yüzde onunu aşamaz.
  • Geri alınan payların toplam bedeli, Kurul düzenlemeleri çerçevesinde kâr dağıtımına konu edilebilecek kaynakların toplam tutarını aşamaz.
  • Geri alınan paylara ilişkin haklar, Tebliğ'in 18. maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre;
  • Geri alınan paylar ortaklıkların genel kurullarında toplantı nisabının hesaplanmasında dikkate alınmaz.
  • Ortaklıkların geri alınan paylardan kaynaklanan bedelsiz paylara ilişkin hakları saklıdır. Ortaklıkların elde ettikleri bedelsiz paylar dahil geri alınan payları, kâr payı ve yeni pay alma hakkı hariç hiçbir pay sahipliği hakkı vermez.

3. H. Özge GÜNAY, "Şirketlerin Kendi Hisselerini Satın Alması: Muhasebesi ve Vergisel Sonuçlar", Vergi Dünyası, Ekim 2016, s.25

4. Can SÖZER, "Anonim Şirketlerin Kendi Paylarını İktisabının Vergisel Sonuçları, Vedat Kitapçılık, 2.baskı, İstanbul 2014, s.133

5. Bknz. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 24.09.2013 tarih ve 64597866-125[19-2013]-155 sayılı özelgesi

6. Danışma Komisyonu Kararları, Maliye Hesap Uzmanları Derneği, Genel Sıra No: 277/1, s. 511

7. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 23.02.2007 tarih ve KVK-8-7487-3286 sayılı özelgesi

8. Burada tam mükellef gerçek kişilerin tam mükellef kurumlardan elde ettikleri kar paylarının yarısının gelir vergisinden istisna olması nedeniyle kâr payı sayılan söz konusu tutarların beyan edilmesi durumunda kurum bünyesinde yapılan tevkifat tutarı mahsup edileceğinden gerçek kişi ortak açısından iade çıkabileceği düşünülebilir. Ancak elde edilmiş sayılan kâr payı tutarına uygulanacak efektif vergi oranının %30'u aştığı durumlarda söz konusu beyanın ilave vergi yükü doğuracağı unutulmamalıdır.

9. Erdoğan SAĞLAM, "Torba yasada tartışmalı hüküm: Kendi hisselerini satın alan şirketler bazı durumlarda yüzde 15 vergi ödeyecek", https://t24.com.tr/yazarlar/erdogan-saglam/torba-yasada-tartismali-hukum-kendi-hisselerini-satin-alan-sirketler-bazi-durumlarda-yuzde-15-vergi-odeyecek , 28634, erişim: 31.12.2020

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.