Giriş

Ceza muhakemesinde aleyhe değiştirme (reformatio in peius) yasağı, verilen bir mahkumiyet kararına karşı yalnızca sanık lehine kanun yoluna gidildiği takdirde kanun yolu incelemesini yapacak makamın bozma veya kaldırma gibi kararları sonrasında ilk derece mahkemesi tarafından verilecek ceza miktarının önceki cezayı geçemeyeceğini ifade etmektedir. Bu ilkenin amacı sanığın adil yargılanma hakkının bir gereği olan kanun yoluna başvurma hakkını daha ağır bir ceza alacağı çekincesini taşımadan kullanabilmesidir.

Bu ilkenin hangi olağan ve olağanüstü kanun yollarında uygulanacağı kanunda açıkça düzenlemiştir. Bu kanun yolları arasında itiraz kanun yolu bulunmadığından dolayı HAGB kararına karşı yapılacak itirazların yasak kapsamına girip girmediği öğretide tartışılmış, ceza daireleri arasında içtihat farklılıklarına neden olmuştur. Bu kısa yazımızda konuyla ilgili Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun güncel bir içtihadı ele alınacaktır.

Karara Konu Olay ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun Kararı

Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 21.06.2023 tarih 2019/148 E. 2023/361 K. sayılı kararına konu olayda sanık hakkında asliye ceza mahkemesince kurulan beraat hükmü Yargıtay tarafından bozulmuş, bozmaya uyan asliye ceza mahkemesi bu sefer sanık hakkında ceza tayin ederek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmetmiştir. HAGB kararına karşı sanık müdafi tarafından itiraz edilmiştir. İtiraz üzerine dosyayı inceleyerek karar veren ağır ceza mahkemesi bu defa suçun nitelikli halinin uygulanmamasını hatalı bulmuş ve HAGB kararını kaldırmıştır. Bunun üzerine asliye ceza mahkemesi, netice olarak sanığı 3 yıl 4 ay hapis cezasıyla cezalandırmıştır. Bu mahkûmiyet hükmü sanık müdafi tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay Ceza Dairesi, verilen kararı aleyhe değiştirme yasağına aykırı bularak "verilen ceza miktarından daha fazla cezaya karar verilemeyeceği" gerekçesiyle bozmuştur. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, verilen bu bozma kararına "aleyhe değiştirme yasağının bu olayda uygulanabilir olmadığı" gerekçesiyle CMK'nın 308. maddesi uyarınca itiraz etmiş, böylece uyuşmazlık Ceza Genel Kurulu'nun önüne gelmiştir.

İtirazı değerlendiren Ceza Genel Kurulu özetle; aleyhe değiştirme yasağının istisnai bir nitelik taşıdığını, birçok olağan ve olağanüstü kanun yolunda aleyhe değiştirme yasağının ne şekilde uygulanacağının düzenlendiği halde itiraz kanun yolunda düzenlenmediğini, bunun kanun koyucunun bilinçli bir tercihi olduğunu, HAGB kararının teknik anlamda bir hüküm olmadığını, dolayısıyla ortada davanın esasını çözen ceza niteliğinde bir karar bulunduğundan söz edilemeyeceğini, ceza muhakemesi hukukunda kıyas yapılması mümkün olmakla birlikte aleyhe değiştirme yasağının istisnai niteliği sebebiyle kıyasın mümkün olmadığını belirtmiş ve kuralının itiraz yolunda uygulanma olanağının bulunmadığına hükmederek ceza dairesi kararını kaldırmıştır.

Değerlendirmemiz

Kanaatimizce Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı isabetli değildir. Öncelikle, bize göre tıpkı diğer kanun yollarına ilişkin maddelerde açıkça düzenlendiği gibi itiraz kanun yolunda da aleyhe değiştirme yasağıyla ilgili açıkça bir düzenleme yapılmalıdır. Bu çalışmanın kaleme alındığı tarih itibariyle CMK'nın 231. maddesinin HAGB kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurulabileceğini belirten hükmünün, uygulamada sadece şekli bir inceleme yapılması, denetimin etkin bir şekilde yapılmaması gibi gerekçelerle AYM tarafından iptal edildiği dikkate alındığında bir düzenleme yapılmamasının bilinçli bir tercih olduğu söylemek mümkün değildir.

Nitekim 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren CMK'nın 267. maddesine göre, hakim kararlarına ve kanunun gösterdiği hallerde mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilmektedir. İtiraz kanun yoluna başvurulabilecek karar çeşitlerine bakıldığında; görevsizlik, yetkisizlik, red isteminin reddi, eski hâle getirme isteminin geri çevrilmesi, iddianamenin iadesi, durma ve koruma tedbirlerine ilişkin kararların olduğu görülmektedir.

Her ne kadar teknik anlamda bir hüküm olmadığı doğru olsa da sanığın suçlu olup olmadığı noktasında bir tespiti ihtiva eden HAGB, itiraza tabi olan diğer kararlardan oldukça farklıdır. HAGB ilk defa, CMK yürürlüğe girdikten sonra, 06.12.2006 tarihinde kanuna girmiştir. HAGB kararının kanuna eklenmesiyle, itiraz kanun yolunda da esaslı değişikliklere gidilmesi gerekirdi. Nitekim uygulamada da itiraz kanun yolunun etkin bir şekilde kullanılmaması eleştiri konusu yapılmaktadır. Bütün bu sebeplerle bu konuda bir hüküm bulunmamasını lehe yorumlamak ve esaslı değişikliğin olmamasının unutma sonucu olduğunu belirtmek gerekmektedir.

Diğer taraftan, CMK'nın kanun yollarına ilişkin genel hükümler kısmında düzenlenen 265. madde hükmü "Cumhuriyet savcısı, kanun yoluna sanık lehine başvurduğunda, yeniden verilen hüküm önceki hükümde tayin edilmiş olan cezadan daha ağır bir cezayı içeremez" şeklindedir. Açıkça sanığı koruyan ve bütün olağan kanun yollarını kapsayan bu hükmün müdafinin başvurusunu da içerecek şekilde tatbiki, kıyas yoluyla mümkündür. HAGB her ne kadar mahkûmiyet hükmü olmasa da, sadece sanığın ya da müdafinin kanun yoluna başvurması halinde HAGB kararına konu olan ceza ağırlaşmamalıdır. Nitekim kararda da Ceza Genel Kurulu'nun 10 üyesi, aleyhe değiştirme yasağının itiraz kanun yolunda da uygulanması gerektiğine yönelik karşı oy kullanmışlardır.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.