Anayasa Mahkemesi, 15.12.2023 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 12.10.2023 tarihli ve 2020/7518 başvuru numaralı kararında, Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun (“Kurul”) veri güvenliğini sağlama yükümlülüklerinin ihlal ettiğini tespit ettiği küresel bir oteller zinciri (“Başvurucu”) hakkında uygulamış olduğu idari para cezasına karşı yürütülen yargılama sürecindeki eksikliklerin Başvurucu'nun mülkiyet hakkının ihlal ettiğini tespit etmiştir. Bu çerçevede, Anayasa Mahkemesi, tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması gerektiğine karar vermiştir.

Veri Güvenliği Yükümlülüklerini İhlal Tespiti ve İdari Para Cezası

Anayasa Mahkemesi'nin kararına konu olan ve global ölçekte gerçekleşen veri ihlali, Başvurucu'nun 08.09.2018 tarihinde 2016 yılında devraldığı konaklama şirketinin konuk rezervasyon veri tabanındaki şüpheli işleme dair kurum içi güvenlik aracından uyarı alması ve yürütülen inceleme sonucu veri tabanına yetkisiz üçüncü kişilerin eriştiğini tespit etmesi üzerine ortaya çıkmıştır. Başvurucu, küresel düzeydeki veri ihlalinin olumsuz sonuçlarından Türk vatandaşlarının da etkileniyor olması sebebiyle, Kurul'a olayın tespit edildiği 2019 yılında (ihlalin tespit edilmesinden yaklaşık 1 yıl sonra) veri ihlali bildiriminde bulunarak, veri ihlali nedeniyle 500 milyon müşteri verisinin ihlal sebebiyle kopyalandığı, veri tabanının tutulduğu şirketin ağına Temmuz 2014'ten beri yetkisiz erişim olduğu ve bu yetkisiz erişimin 2018'de tespit edildiğini bildirmiştir.

Veri ihlali bildirimi üzerinde inceleme başlatan Kurul, 16.05.2019 tarihinde Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun (“KVKK”) 12.1. maddesi çerçevesinde veri güvenliğini sağlamaya yönelik gerekli tedbirlerin alınmaması sebebiyle 1.100.000 TL ve KVKK'nın 12.5. maddesi çerçevesinde ihlalin en kısa sürede bildirilmesi yükümlülüğüne uyulmaması sebebiyle 350.000 TL olmak üzere toplamda Başvurucu aleyhine 1.450.000 TL idari para cezası uygulanmasına karar vermiştir.

Başvurucu'nun, ihlalin 2016 yılında devralınan konaklama şirketi nezdinde gerçekleştiği ve bu nedenle devralınan konaklama şirketinin veri sorumlusu kabul edilmesi gerektiği yönündeki iddiaların Kurul tarafından değerlendirilmediği anlaşılmaktadır.

İdari Para Cezasına İtiraz

Başvurucu, idari para cezasına ilişkin karara karşı İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği nezdinde itirazda bulunmuştur. Başvuru, itiraz kapsamında;

  • İdari para cezalarının muhatabının kendisi olmadığı, idari para cezasının muhatabının yanlış tespit edildiği ve dolayısıyla idari para cezasının cezaların şahsiliğine aykırı olduğu,
  • Kabahat olduğu iddia edilen fiile, gerçekleştiği tarihten sonra yürürlüğe giren KVKK'nın uygulanmasının kanunların geriye yürümezliği ilkesine aykırılık teşkil ettiği,
  • İdari para cezasına ilişkin Kurul kararının usulüne uygun biçimde tebliğ edilmediği, yeterli gerekçe içermediği,
  • Tüm teknik ve idari tedbirlerin alındığı, kısa bir sürede ihlalin tespit edilip bildirildiği, Kurul tarafından mevzuattaki ihlal bildirimi süresi hakkındaki belirsizliğin aleyhe yorumlandığı ve Kurul'un 72 saatlik bildirim yükümlülüğü süresi hakkındaki kararının somut olaydan sonra tarihli olduğu ve somut olaya uygulanamayacağı,
  • En üst hadden idari para cezası uygulanmasının orantılı olmadığı ve mülkiyet hakkını ihlal ettiği iddialarında bulunmuştur.

Ne var ki İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hakimliği, idari yaptırım kararına karşı yapılan başvuruyu, Kurul tarafından düzenlenen tutanak ile idari yaptırıma konu fiilin sabit olduğu ve bu nedenle idari yaptırımın yasa ve usule uygun olduğunu belirterek gerekçesiz olarak reddetmiştir. Başvurucu'nun Kabahatler Kanunu uyarınca bu karara karşı olarak  İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hakimliği'ne yaptığı başvuru da İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hakimliği'nin verdiği kararda “usule ve yasaya aykırılık bulunmadığı, verilen kararda değiştirilecek bir husus bulunmadığı” belirtilerek  kesin olarak reddedilmiştir.

Anayasa Mahkemesi'nin Kararı

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) uyarınca veri sorumluları hakkında uygulanabilecek idari para cezaları Kabahatler Kanunu'na tabi olduğu için söz konusu idari para cezalarına ilişkin kararlara karşı, idari yargının görev alanına giren farklı bir karar ve idari yaptırım uygulanmadıkça, sulh ceza mahkemesine başvurulması gerekmekte olup sulh ceza mahkemelerinin kararları da yargı yolu olarak diğer bir sulh ceza mahkemesinin incelemesine tabi olmaktadır. Dolayısıyla, sulh ceza mahkemelerince yapılan değerlendirmeler, Başvurucu hakkında kesin bir hüküm teşkil ettiği için Başvuru tarafından konuya ilişkin İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hakimliği'nin kararı akabinde doğrudan Anayasa Mahkemesi'ne başvurulması gerekmiştir.

Anayasa Mahkemesi, kararında özetle:

  • ilk olarak mülkün varlığı değerlendirmesi kapsamında idari para cezası uygulamasıyla başvurucunun mal varlığında eksilmeye yol açıldığının kuşkusuz olduğu ve dolayısıyla ilgili para cezasının Başvurucu açısından mülk teşkil ettiğinin açık olduğunu,
  • Akabinde, mülkiyet hakkında yapılan müdahalelerde Anayasa'nın 13. Maddesi çerçevesinde düzenlenen temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkelerin göz önünde bulundurulmasının gerektiği ve dolayısıyla ilgili müdahalenin kanunlara dayanması, kamu yararı amacı taşıması ve ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılması gerektiğini,
  • Uygulanan müdahalenin kanuni olduğunu ve kamu yararı amacını da taşıdığını, ancak ölçülü olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini,
  • Mülkiyet hakkına yapılan müdahalelerin orantılı olması gerektiğini ve hukuka aykırılık iddialarının bir mahkeme tarafından etkili biçimde incelenmesinin müdahalenin orantılılığı bakımından büyük bir önem arz ettiğini,
  • Başvurucu'nun alınan karara karşı iddialarının yargılama sürecinin bütününü etkileyen önemli ve karşılanması gereken iddialar olduğunu ve sulh ceza hakimliklerince bu çerçevede hiçbir değerlendirme yapılmasını, adil yargılanma kapsamında mülkiyet hakkının korunmasına yönelik usule ilişkin güvencelerin somut olayda yerine getirilmediği ve dolayısıyla mülkiyet hakkının ihlal edildiğini tespit etmiştir.

Anayasa Mahkemesi'nin kararı uyarınca hak ihlalinin ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması ve Başvurucu'nun iddialarının kapsamlı şekilde yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.

Sonuç

Her ne kadar ilgili karar, Kurul'un KVKK uyarınca uyguladığı idari para cezasına ilişkin olsa da uyuşmazlık ve kararın odak konusu Kurul'un kararlarına karşı etkili bir yargısal inceleme yapılıp yapılmaması noktasında toplanmaktadır. Anayasa Mahkemesi, KVKK çerçevesinde verilen idari para cezalarının kanuni olduğunu ve kamu yararı amacını taşıdığını da tespit etmiş, ancak bu cezalara ilişkin kararların etkili bir yargı denetimine tabi olması gerektiği vurgulanmıştır.

Bilindiği üzere, idari para cezaları kişinin mülkiyet hakkına müdahale teşkil etmektedir, etkin bir yargılama yapılmasının adil yargılanma hakkı açısından da zorunludur.  Anayasa Mahkemesi'nin ilgili kararı ile ortaya konulduğu üzere, hukuka aykırılık iddialarının bir mahkeme tarafından etkili biçimde incelenmesi temel hak ve özgürlüklere yapılan müdahalelerin orantılılığının sağlanması bakımından büyük bir önem arz etmektedir.

Uygulamada sulh ceza hakimlikleri tarafından yapılan itiraz incelemelerinin yetersiz olduğu, yeterli gerekçe içermeyen kararların verildiği ve yeknesaklığın sağlanamadığı uzun süredir eleştiri konusu olmaktaydı. Sulh ceza hakimliklerinin kişisel verilerin korunması alnında yeterli uzmanlığa sahip olmamaları ve uygulamadaki mevcut iş yükleri sebebiyle sulh ceza mahkemelerinin Kurul tarafından verilen kararlar için doğru yargı merci olmadığı, söz konusu idari para cezası kararlarına karşı idari yargı yoluna başvurulmasının daha uygun olacağı düşünülmekteydi. Bu husustaki detaylı görüş ve önerilerimize ilişkin “Kişisel Verileri Koruma Kurulu Tarafından Verilen İdari Para Cezalarına Karşı Yargı Yolu” başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz.

Uygulamadaki Kurul'un idari para cezalarına karşı yargı yolundaki söz konusu aksaklıklara yönelik yapılan tespitler, dile getirilen eleştiriler ve sulh ceza hakimliklerinin bu yargı denetimi için doğru mercii olmadığı, Anayasa Mahkemesi'nin işbu kararı ile de desteklenmiştir. Adalet Bakanlığı'nın yayımlamış olduğu İnsan Hakları Eylem Planı ile daha öncesinde, KVKK'nın Avrupa Birliği standartları ile uyumlu hale getirileceği ve Kurul'un idari para cezası kararlarına karşı sulh ceza hakimlikleri yerine idari yargıya başvuru imkanı sağlanacağı ilan edilmiştir. Yakın zamanda buna ilişkin bir mevzuat değişikliği de bu çerçevede beklenmektedir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.