Anayasa Mahkemesi [“AYM”], 20 Aralık 2022 tarihli 32049 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 28 Haziran 2022 tarih ve 2018/6161 başvuru numaralı kararı ile kullanılan telefon hattı ile ilgili verilerin verilmesine yönelik talebin reddedilmesi neticesinde özel hayata saygı hakkı çerçevesindeki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkıyla bağlantılı etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verdi. 

Kararda, mahkemelerin uyuşmazlık hakkındaki yorumları, başvurucunun kişisel verilerine erişebilmesi yönündeki talebinin esasının incelenmesini engelleyen nitelikte olduğundan etkili başvuru hakkının ihlal edildiği vurgulandı.

Karara Konu Olayın Gelişimi

Başvurucu, müşterisi olduğu iletişim şirketinden kullandığı telefon hattına ait internet verileri, log kayıtları, telefonunun IMEI bilgileri ve Hot Spot kullandığı tarih bilgisinden oluşan kişisel verilerini talep etmiştir. İletişim şirketi, bu bilgilerin beş yıl için kayıtlarda saklandığını ve bu verilerin ancak mahkeme isterse paylaşılabileceğini ileri sürerek başvurucunun talebini reddetmiştir.

Başvurucunun talep ettiği bilgilerin özel hayatıyla ilgili olduğu için kendisiyle paylaşılması ve tazminat talebiyle tüketici mahkemesinde açtığı davada, ilk derece mahkemesi tespit davasının konusu oluşmadığı ve bundan dolayı hukuki menfaatin bulunmadığı; bunun yanında zarar bulunmadığından manevi tazminat koşullarının da gerçekleşmediğinden bahisle davayı reddetmiştir. Akabinde başvurucunun istinaf başvurusu, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından talep edilen bilgilerin şirketin mevzuatta paylaşmakla yükümlü olduğu öngörülen bilgiler kapsamında olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.

Bunun üzerine başvurucu, kendisine ait kişisel verilere ulaşma, bu verilerin doğru olup olmadığını öğrenme, verilerde mevcut bulunan hataları düzeltme hakkını kullanamadığını iddia ederek kişisel verilerin korunması, özel hayata saygı hakkı, hak arama hürriyeti ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Anayasa Mahkemesi'nin Değerlendirmesi

AYM, başvuruya ilişkin değerlendirmesinde özel hayatın korunması kapsamında kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı yönünden devletin koruma, devam eden müdahaleleri önleme ve gerçekleşen zararın tazminine yönelik pozitif bir yükümlülüğü olduğunu hatırlatmış, özellikle zararın telafisi bakımından anayasal hakkının ihlal edildiğini ileri süren kişilere idari ve yargısal yollara etkili başvuru hakkı sağlanması gereğini vurgulamıştır.

Bu bağlamda AYM, Anayasa'nın 20. maddesinin 3.fıkrası uyarınca kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının, kişinin kendisine ilişkin kişisel verilerle ilgili bilgilendirilme, verilere erişme ve bu verilerin düzeltilmesi ve silinmesini talep etme ve hangi amaçlarla kullanıldığını öğrenme hakkını da kapsadığını belirterek veri sahiplerine kişisel verilerine ulaşma imkânı tanınması gerektiğini ifade etmiş ve veri işlemenin şeffaflığı ilkesine vurgu yapmıştır. Bu çerçevede AYM devletin pozitif yükümlülüklerinin, bu hakkın korunması için mevzuat oluşturmanın yanında mevzuatta öngörülen hukuki yolların etkili bir şekilde işletilmesini temin etmeyi de kapsadığını belirtmiştir.

Kararda AYM, somut olay kapsamında yürütülen yargılama sürecinde mahkemelerce başvurucunun kişisel verilerine erişebilmesi yönündeki talebinin esastan incelenmesini önleyici bir değerlendirme yapıldığını vurgulamış, ayrıca başvurucunun kişisel verilerine erişme talebinin reddedilmesinde Anayasa'nın 20. maddesinde öngörülen kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının gerekliliklerine uygun bir gerekçe gösterilmemiş olduğuna dikkat çekmiştir. Bununla birlikte talep edilen verilere erişim sağlanmasında mevzuat uyarınca iletişim şirketine getirilmiş bir yükümlülük olup olmadığının da incelenmemiş olduğu sonucuna varan AYM, ilgili mahkemelerce yapılan değerlendirmelerin mevcut ve etkin hukuk yolunun işlevsiz kalmasına yol açtığı gerekçesiyle başvurucunun özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ile bağlantılı etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine hükmetmiştir.

Son olarak, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağladığı ifade edilerek başvurucunun tazminat talepleri reddedilmiş ve dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.