Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, alacak ve tazminat talepli ticari davalar açısından zorunlu arabuluculuğun, "davaların yığılması" durumunun meydana geldiği, konusu parasal olmayan talepler ile birlikte açılan tazminat davaları açısından dava şartı olmadığına hükmederek Bölge Adliye Mahkemesi'nin aksi yöndeki kararının bozulmasına karar verdi.

Karara konu uyuşmazlıkta, davacı tarafça maddi ve manevi tazminat taleplerinin yanında markasına yapılan tecavüzün tespiti, tecavüz fiillerinin önlenmesi, durdurulması, tecavüz teşkil eden ürünlerin imhası, davalının ticaret unvanının terkini, sosyal medya hesaplarının kullanımlarının durdurulması dava edilmiştir.

İlk derece mahkemesi, Türk Ticaret Kanunu'nun ("TTK") 20. maddesi uyarınca, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin ticari davalarda, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak düzenlenmiş olmasından bahisle davanın usulden reddine karar vermiştir. Söz konusu ret kararına karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, ancak Bölge Adliye Mahkemesi ilk derece mahkemesi kararını yerinde bularak davacı tarafın istinaf başvurusunu aynı gerekçe ile esastan reddetmiştir.

Davacı taraf Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı bu sefer temyiz yoluna başvurmuş ve dosya Yargıtay tarafından incelenmiştir. 11. Hukuk Dairesi ilgili kararında, öncelikle TTK madde 5/A ile ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak düzenlendiğini ve huzurdaki davanın bu düzenlemeden sonra açıldığını belirtmiştir.

Akabinde dava kapsamında ileri sürülen talepler dikkate alınarak huzurdaki uyuşmazlığın marka hakkına dayalı olarak unvan terkini, markaya tecavüzün tespiti, men'i ve tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminat davalarını içerdiği, bu sebeple huzurdaki dava açısından Hukuk Muhakemeleri Kanunu ("HMK") altında düzenlenen ve aynı davalıya karşı, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebin, belli şartlar dahilinde aynı dava içerisinde ileri sürülebilmesine imkan tanıyan "davaların yığılması" durumunun söz konusu olduğu değerlendirilmiştir.

Sonuç olarak, 11. Hukuk Dairesi,

  • Her ne kadar tazminat talepli davalar arabuluculuğa tabi olsa da bir tahsil davasının, arabuluculuğa tabi olmayan bir dava ile birlikte açılmış olması hâlinde, bu davanın artık arabuluculuk şartına tabi olmayacağına,
  • Huzurdaki davanın kapsamındaki unvan terkini ve markaya tecavüzün tespiti ve men'ine ilişkin arabuluculuğa tabi olmayan dava konuları dikkate alınarak artık huzurdaki dava açısından dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmasının bir dava şartı olmadığına,
  • Bu sebeple de Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak kaldırılmasına

karar vermiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 10 Haziran 2020 tarih ve E.2019/4851, K.2020/2732 sayılı kararına bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Yazı ilk olarak, Moroğlu Arseven'in iki haftada bir yayımlanan bülteni MA | Gazette'de yer almıştır.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.