1. GİRİŞ

Türk Ticaret Kanunu'nun 329 vd. maddelerinde "Anonim Şirket" düzenlenmiştir. Anonim şirketin yönetim kuruluna ilişkin düzenlemeler "yönetim kurulu" başlıklı ikinci bölümde yer almaktadır. Çalışmamızın konusunu yönetim kurulu üyelerine karşı açılan sorumluluk davaları oluşturmaktadır.

Türk Ticaret Kanunu'nun 359. Maddesine göre "Anonim şirketin, esas sözleşmeyle atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş, bir veya daha fazla kişiden oluşan bir yönetim kurulu bulunur."

TTK 365. Maddede de düzenlendiği üzere anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Diğer bir deyişle Yönetim Kurulu, anonim şirketlerin yürütme ve temsil organıdır. Yönetim kurulu ortaklık bakımından hayati öneme sahip görev ve yetkilerle donatılmıştır. Yönetim kurulu üyeleri ortaklığın menfaatlerini dürüstlük kuralına uygun olarak gözetmeli, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özen ve titizliği ile yerine getirmelidir.

Bundan dolayı anonim şirket yönetim kurulu üyeleri kanundan ve esas sözleşmeden kaynaklanan yetkileri kullanırken ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına verdiği zararı tazmin etmekle yükümlüdür.

Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu bakımından, ortak ya da üçüncü kişi olmaları arasında bir fark olmadığı gibi murahhas müdürün olması halinde, murahhas müdür de yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin kurallara tabidir.

  1. HUKUKİ SORUMLULUĞUN ŞARTLARI

Yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğu bakımından temel düzenleme Türk Ticaret Kanunu 553. Maddesinde yer almaktadır.

TTK 553. maddesine göre "Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar."

Türk Borçlar Kanunu'nun hukuki sorumluluğa ilişkin aradığı şartlar, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun doğması bakımından da geçerlidir. Yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğunun doğması için hukuka aykırı davranış, kusur, zarar ve illiyet bağı gereklidir.

  1. Kusur

TTK md. 553'ten de anlaşıldığı üzere yönetim kurulu üyesinin sorumluluğu kusursuz bir sorumluluk değildir. Yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğunun doğması bakımından kasıtlı bir davranışta bulunulması şart değildir. Hafif kusurlu davranış dahi sorumluluğun doğması için yeterlidir. Yönetim kurulu üyeleri sorumluluğunun bulunmadığını genel hükümlere göre ispat eder. Ayrıca yönetim kurulu üyeleri kusurlu olması şartıyla doğan zarardan müteselsilen sorumludur.

  1. Zarar (MADDİ ZARAR)

Zarar bir kişinin iradesi dışında, malvarlığında meydana gelen eksilmeyi ifade etmektedir. Anonim şirket yönetim kurulu üyelerine yönelik açılacak olan sorumluluk davalarında ortaklar ve alacaklıların zararının dolaylı veya doğrudan olması, davadaki taleplerle ilgili oldukça farklı sonuçlar doğurmaktadır.

Yönetim kurulu üyelerinin kusurlu eylemleri nedeniyle ortaklar veya ortaklık alacaklıları doğrudan veya dolaylı zarara uğrayabilirler.

-Doğrudan zararın söz konusu olduğu durumlarda ortakların veya ortaklık alacaklılarının malvarlığından azalma olması söz konusu iken ortaklık mamelekinde bir zarar ortaya çıkmamaktadır. Ayrıca TTK md. 553'te yer alan "zarar" ibaresi ile doğrudan zarar kastedilmektedir. Doğrudan zarara uğrayan ortak ya da ortaklık alacaklıları açacakları sorumluluk davalarında hükmedilecek tazminatın kendilerine verilmesini talep eder.

-Dolaylı zararın söz konusu olduğu durumlarda ise ortakların ve ortaklık alacaklılarının malvarlığında azalma olması söz konusu değilken ortaklığın mamelekinde zarar ortaya çıkmaktadır. TTK md. 555' e göre "Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler."

Dolaylı zararın varlığı halinde dava açma hakkı şirkete ve ortaklara aittir. Bu bağlamda ortağın dava açıldığı anda ortak sıfatına haiz olması gerekir

Ancak, ortağın dolaylı zarardan dolayı yönetim kurulu üyesine karşı açacağı sorumluluk davasında ortak, tazminatın kendisine değil ancak şirkete ödenmesini talep ederek dava açabilir.

  1. İlliyet Bağı

Yönetim kurulu üyelerinin TTK md 553'te belirtilen "ihlale" neden olan davranışıyla meydana gelen zarar arasında illiyet bağı bulunmalıdır.

  1. SORUMLULUK DAVALARINDA AKTİF HUSUMET VE DAVA ŞARTI
  1. Dava şartı

Anonim şirketin, yönetim kurul üyesine karşı açacağı sorumluluk davasında genel kurul kararı bulunması dava şartı değildir. Nitekim TTK'da şirketin açacağı sorumluluk davasında genel kurul kararı alınmasının dava şartı olduğuna ilişkin açık bir hüküm de bulunmamaktadır.

  1. Aktif Husumet

Bir hakka ilişkin davada, davacı olma sıfatının sadece hakkın sahibine ait olmasına aktif husumet denir.

İflas dışında olan bir şirketin, uğradığı doğrudan zararın TTK md. 553 uyarınca tazminini talep etme hakkı öncelikle şirkete ait olup, şirketin uğradığı zararın tazminini her bir pay sahibi de isteyebilir. Burada davacılar tazminatın kendisine ödenmesini isteyecektir.

İflas dışında olan bir şirketin uğradığı dolaylı zararın TTK md. 555 uyarınca tazminini talep etme hakkı şirkete ve ortaklara aittir. Burada davacılar tazminatın şirkete ödenmesini isteyecektir.

Şirketin davada temsili ise dava tarihinde mevcut yönetim kurulunun görev ve yetkileri arasındadır. Ancak somut olayın özelliğine göre tüm yönetim kurulu üyelerinin sorumluluk davasında davalı olarak yer alması halinde menfaat çatışması ortaya çıkıyorsa şirketin kayyım tarafından temsili de mümkündür.

Şirketin iflası halinde, uğradığı doğrudan zarara istinaden dava açma hakkı şirket adına iflas idaresine aittir. Ortaklar ve alacaklılar açısından ise, kural olarak şirketin iflasından bağımsız olarak doğrudan zarara uğrayan ortaklar ve alacaklılar yönetim kurulu üyesine karşı her zaman sorumluluk davası açabilir. Zira TTK'da bunu engelleyen bir hüküm bulunamamaktadır.

Şirketin iflası halinde, uğradığı dolaylı zarara istinaden dava açma hakkı ortaklar ve alacaklılara aittir. Nitekim TTK md. 556/1 uyarınca zarara uğrayan şirketin iflâsı hâlinde, tazminatın şirkete ödenmesini isteme hakkına şirket alacaklıları da sahiptir. Ancak, ortakların ve alacaklıların bu talep hakkı öncelikle iflas idaresi tarafından ileri sürülmelidir.

Şayet, TTK md. 556/2'de düzenlendiği üzere, iflas idaresi birinci fıkrada öngörülen davayı açmadığı takdirde, her pay sahibi veya şirket alacaklısı mezkûr davayı ikame edebilir.

  1. ZAMANAŞIMI- GÖREV VE YETKİ
  1. Zamanaşımı

Sorumluluk davalarında zamanaşımı TTK md 560'da düzenlenmiştir. Buna göre "Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır."

  1. Görevli ve Yetkili Mahkeme

TTK md. 561 uyarınca sorumlular aleyhinde şirketin merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açılabilir.

SONUÇ

1-Yönetim kurulu, anonim şirketin temsil ve idare organı olup, kanundan ve şirket ana sözleşmesinden kaynaklanan görev ve yetkilerle donatılmıştır. Yönetim kurulu üyeleri şirkete karşı yükümlülüklerini yerine getirirken, kusurlu davranışları neticesinde şirketi zarara uğratabilirler. Bu zarar esasen Türk Borçlar Kanunun kusur sorumluluğuna ilişkin hükümlerine göre tazmin edilir.

2-TBK'ya nazaran özel kanun niteliğinde olan Tük Ticaret Kanunun 553 vd. maddelerinde sorumluluk davaları ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

3-Sorumluluk davalarında aktif husumet, şirketin uğradığı zararın niteliğine ve şirketin iflas durumuna göre değişmektedir. Şirketin dava açması gereken hallerde, davayı kural olarak yönetim kurulunun açması gerektiğinden, şirket yönetim kurulu üyesi ile şirket arasında menfaat çatışması olup olmadığı bu noktada önem arz etmektedir Menfaat çatışmasının olduğu hallerde şirket kayyım atanabilir.

4-Sorumluluk davalarında genel kurul kararının dava şartı olması gerektiği hususunda doktrinde görüşler bulunsa da, TTK'da konuya ilişkin açık bir düzenleme bulunmamaktadır.

5-Sorumluluk davalarında zamanaşımı zararın ve sorumlunun öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl her halde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıldır. Fiil aynı zamanda cezayı gerektiriyorsa ve TCK'da daha uzun bir dava zamanaşımına tabi ise sorumluluk davasında da bu zamanaşımı uygulanır

6-Görevli ve yetkili mahkeme şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesidir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.