Enerji Kanunlarinda Degisiklik Yapan Kanunun Getirdikleri

Dünyada yasanan ticaret savaslarinin da etkisiyle sekillenen gümrük politikalarinin bir yandan, Covid-19 krizinden kaynakli talep soklarinin diger yandan cendereye aldigi ulusal ekonomilerin gardini yüksek tutmasi gereken günlerden geçiyoruz. Bununla birlikte, umudu son raunda kadar tasiyabilmenin yolu güçlü ve istikrarli enerji politikalarinin benimsenmesinden geçtigini ifade etmek gerek. Bu nedenle ülkelerin kirmizi kitaplarinda "enerji" basligi her daim ayri bir yer tutar. Zira, enerji bir ülkenin bagimsizligini besleyen en önemli damarlardan birisidir. Ülkemizde, politika belirleyiciler ve teknokratlarin ortak aklinca dermanin "yerli ve milli" enerji politikalarinda bulundugunu da gözlemlemek mümkün. Bununla birlikte, gerek teknolojik gerekse yapisal anlamda yasanan bas döndürücü gelismeler dünyada enerji alaninda paradigma degisiminin esiginde oldugumuzun sinyallerini vermiyor degil. Bu gelismelere, ulasim araçlarinin elektrifikasyonu, maliyetlerde yasanan önemli düsüsler, depolama ve bilgi sistemlerinde gözlenen gelismeler, sebekelerdeki yapisal degisimler ve dagitik elektrik üretimindeki gelismeler örnek gösterilebilir. Ekonomik ve sektörel alandaki dinamizm de ister istemez kodifikasyonlari etkiliyor. Bu nedenle, son dönemde enerji ile ilgili kanunlarda siklikla degisiklik yapildigina tanik oluyoruz. Iste, Elektrik Piyasasi Kanunu ve Bazi Kanunlarda Degisiklik Yapilmasina Dair Kanun ile enerji mevzuatlarinda çesitli degisiklikler yapilmistir.

Yapilan degisikliklerin her biri birbirinden önemli olmakla birlikte bu yazimizi özellikle sirasiyla; Yenilenebilir Enerji Kanunu, Elektrik Piyasasi Kanunu ve Dogalgaz Piyasasi Kanunu kapsaminda yapilan degisiklikler ve bu degisiklikler hakkindaki görüslerimiz ile sinirli tutmayi uygun görüyoruz. Yeri gelmisken kodifikasyon çalismalarinin "torba kanun" ile yöntemi ile yapilmasinin kanunlasma süreçlerinde bazi önemli hususlarin üzerinde durulmasini zorlastirmak gibi bir takim sakincalari ihtiva ettigini belirtmeden geçmek istemiyoruz.

1021302a.jpg

Yenilenebilir Enerji Kanunu'ndaki Yapilan Önemli Degisiklikler

Disa bagimliligin azaltilmasi ve öz kaynaklara dayali olmasi açisindan yenilenebilir enerji kaynaklarindan elektrik üretimi birçok ülkede tesvik edilmektedir. Bu tesviklerin yadsinamaz sebeplerinden bir tanesi de yenilenebilir enerji kaynaklarindan yapilan üretimin konvansiyonel karbon bazli birincil enerji kaynaklarindan yapilan elektrik üretimine nazaran çok daha çevreci olmasidir. Ülkemizde yenilenebilir enerji kaynaklarindan elektrik üretiminin tesvik sisteminin ana hatlari YEK kanunu ile belirlenmistir. Ancak, ekonomik gelismeler ve bilhassa döviz kurundaki dalgalanmalar nedeniyle YEK Kanunu döviz üzerinden alim garantisi üzerine insa edilmis YEKDEM mekanizmasi basta olmak üzere, birçok açidan son yillarda ülkemizdeki en tartismali hukuki düzenlemelerin basinda gelmekteydi. Bilhassa, 2020 yilindan sonraki yatirimlar için verilecek tesviklere iliskin benimsenecek politikalar merak konusuydu. Yine, uygulamada karsilasilan bazi hukuki problemler YEK Kanununda degisiklik yapilmasini kaçinilmaz kilmaktaydi. Üstelik, tesvik edilen bazi elektrik üretim yöntemleri çevre aktivistleri tarafindan elestirilmekte ve çevre hukuku açisindan sorunlar ihtiva etmekteydi. Simdi yapilan degisikliklere degindigimiz problemler gölgesinden bakalim, bakalim belirtmis oldugumuz tartismalar sonlanacak mi?

Biyokütleye Dayali Üretim

YEK Kanununun çevre aktivistleri tarafindan elestirildigine deginmistik. Bahsedilen elestirilerin kaynaginda Yek Kanununda yer alan "biyokütle" tanimi yer almaktadir. Degisiklikten önce YEK Kanununda "biyokütle" asagidaki gibi tanimlanmaktaydi:

"Ithal edilmemek kaydiyla; kentsel atiklarin yani sira bitkisel yag atiklari, tarimsal hasat atiklari dâhil olmak üzere tarim ve orman ürünlerinden ve bu ürünler ile atik lastiklerin islenmesi sonucu ortaya çikan yan ürünlerden elde edilen kaynaklari ve sanayi atik çamurlari ile aritma çamurlarini,"

Biyokütleye dayali üretim tesislerinden üretilen elektrige yönelik ise, YEK Kanunundaki en yüksek fiyat olan 13,3'den (ABD Dolari Cent/kWh) alim garantisi verilmekteydi. Biyokütle taniminda yer alan tarim ve orman ürünleri ile atik lastiklerin islenmesi ile ortaya çikan yan ürünlerden elektrik üretiminin tesvik edilmesi basta çevreciler olmak üzere birçok kisi tarafindan elestirilmekteydi. Kanun ile "biyokütle" taniminda kentsel atik yerine belediye atiklarinin (çöp gazi dahil) eklendigi, bununla birlikte tarimsal atiklarin "gida ve yem degeri olmayanlar" ile sinirlandirildigi, orman ürünlerinin ise "endüstriyel odun disindakiler" olarak tanimlandigi görülmektedir. Yapilan degisikliklerin gerek tarim gerekse orman ürünleri ile ilgili kisitlamalari nedeniyle olumlu oldugu degerlendirilmekle birlikte, halen çöp gazi ve atik lastiklerin elektrik üretiminde tesvik edilen biyokütle çesitleri olarak kalmaya devam etmesi nedeniyle en azindan çevrecilerin bu düzenlemeyi elestirmeye devam edecekleri öngörülebilir. Hakikaten, yenilenebilir enerji kaynaklarindan elektrik üretiminin tesvik sebeplerinden önde gelenlerinden birisinin çevreye etkileri oldugu göz önüne alindiginda bu konuda yeniden degerlendirme yapilmasi ve en azindan çevreye katkisi görece düsük biyokütle kaynaklarindan üretilecek elektrige daha düsük tesviklerin verilmesinin bir seçenek olarak masaya yatirilmasi gerekmektedir.

Lisanssiz elektrik üretimine iliskin belirsizligin giderilmesi

YEK Kanununa iliskin olarak en çok sorulan sorulardan bir tanesi de lisanssiz elektrik üretimi yapan tesislerin ürettikleri ihtiyaç fazlasi elektrigin 10 yilin sonunda ne sekilde degerlendirilecegi hususuydu. Hakikaten Kanun ile yapilan degisiklikten önce bu hususta bir bosluk bulunmaktaydi. Bu husustaki bosluk esasen piyasanin dinamik yapisindan ötürü Yasakoyucunun, ilgili düzenlemenin 10 yillik sürenin sonuna dogru yapilmasinin daha uygun olacagi düsüncesiyle bilinçli olarak düzenleme yapmaktan imtina etmesinden kaynaklanmaktaydi. Yapilan degisiklikle, 10 yilin sonunda lisanssiz elektrik üretimi yapanlara elektrik piyasasinda olusan saatlik piyasa takas fiyatinin yüzde on besinin YEK Destekleme Mekanizmasina katki bedeli olarak ödenmesi kosuluyla lisansli üretim faaliyetine geçilmesine imkan saglandigi diger yandan ise, lisanssiz üretim faaliyeti kapsaminda üretilen ihtiyaç fazlasi elektrik enerjisi için, elektrik piyasasinda olusan piyasa takas fiyatini geçmemek üzere uygulanacak fiyat ile uygulamaya iliskin usul ve esaslarin Cumhurbaskani tarafindan belirleneceginin düzenlendigi görülmektedir. Burada piyasa takas fiyati üst siniri getirilmis olmasi açisindan önem arz etmektedir. Birincisi, bu tesislerin ihtiyaç fazlasi elektrik üretimleri için 10 yilin sonrasinda da alim garantisinin devam ettigi görülmektedir. Ikinci husus ise, 10 yilin sonunda artik tesvikli fiyatin uygulanmayacagi ve fakat piyasa fiyatindan elektriklerini satabilecekleri görülmektedir.

1021302b.jpg

YEKDEM tesvikleri döviz üzerinden mi, Türk Lirasi üzerinden mi verilecek?

YEK Kanunu kapsamindaki Yenilenebilir Enerji Kaynaklari Destekleme Mekanizmasinin (YEKDEM) 2020 sonrasinda nasil olacagi herkes tarafindan merakla beklenmekteydi. 2020 yili sonuna yaklasilirken önce, ABD Dolari cent/kWh olarak uygulanan YEKDEM'den yararlanmak isteyen üretim tesislerinin 31 Aralik 2020'ye kadar devreye girme sarti 2949 sayili Cumhurbaskani Kararnamesi ile 30 Haziran 2021'e kadar uzatilmisti. Ayrica yine Cumhurbaskani Kararnamesinde YEKDEM'e tabi üretim tesisleri için belirlenen fiyat desteginin 31 Aralik 2030 tarihine kadar uygulanacagi belirtilmisti.

YEK Kanununda yapilan degisiklik ile, 30.06.2021 tarihinden sonra isletmeye girecek olan elektrik üretim tesisleri için Türk lirasi olarak uygulanacak YEK Destekleme Mekanizmasina ve fiyatlarin güncellenmesine iliskin usul ve esaslar Cumhurbaskani tarafindan belirlenecegi düzenlenmistir. Bu noktada, Yasakoyucunun 30.06.2021 tarihinden sonra isletmeye girecek tesisler için döviz bazinda tesvik verilmesi sisteminden vazgeçtigini ve konuyla ilgili olarak Cumhurbaskanini yetkilendirdigini görüyoruz. Bahse konu düzenleme ile ülkemizde ayni anda iki farkli tesvik sisteminin uygulamada olacagi anlasilmaktadir. Bunlardan birincisi 30.06.2021 tarihine kadar isletmeye giren tesislerin faydalanacagi döviz bazli tesvik sistemi, digeri ise 30.06.2021 tarihinden sonra isletmeye girecek tesislere uygulanacak TL bazli tesvik sistemi. Bu ikili durum bilhassa uygulamada 30.06.2021 tarihine kadar kismen isletmeye giren tesislerin 30.06.2021 tarihinden sonra isletmeye girecek ünitelerinin hangi tesvik mekanizmasindan yararlanacagi hususunda tereddütler ihtiva etmektedir. Kanaatimizce, bahse konu tesislerin kismen de olsa devreye girmis olmalarinin sisteme dahil olduklari anlamina geleceginden, sonradan devreye girecek olan ünitelerinin de döviz bazli YEKDEM'den faydalanmalari gerektigi yönündedir. Diger yandan, EPDK tarafindan aksi yönde uygulamalarin benimsenmesi de ihtimal dahilinde olup bu hususta hukuki ihtilaflarin çikacagi öngörülebilir.

Bununla birlikte, her ne kadar görece yüksek enflasyonun söz konusu oldugu günümüzde TL olarak belirlenmis tesviklerin proje finansmanlarini tetiklemekte yeterli olmama ihtimali bulunmakta ise de esasen elektrik arz sikintisi olmadigi hatta arz fazlasinin oldugu bir dönemde bu sekilde bir sistem kurgulanmasi problem teskil etmeyebilecektir. Bununla birlikte, arz-talep dengesinin gözetilerek dogru zamanda gerekli düzenlemelerin yapilmasi gerekecektir.

Diger yandan, YEKDEM'e tabi olacak sirketlerin listesinin degisiklikten önce 30 Kasim tarihine kadar EPDK tarafindan yayimlanmasi gerekmekteyken, yapilan degisiklikle bu tarih "yil sonu" seklinde düzenlenmistir ki; bu degisiklik, pratikte 30 Kasim-31 Aralik arasinda isletmeye giren tesislerin karsilasabilecegi bazi problemlerin önüne geçilmesi açisindan son derece olumludur.

Yerli aksam katki payi

Yapilan degisiklikle, yukarida belirtilen tesvik sistemine paralel olarak 30.06.2021 tarihinden sonra isletmeye girecek tesislerden yerli aksam kullananlara ödenecek yerli katki fiyatlarinin da Türk Lirasi olarak belirlenecegi ve konuyla ilgili usul ve esaslarin Cumhurbaskani tarafindan belirlenecegi düzenlenmistir. Yerli aksam konusunda yapilan bir diger önemli düzenleme ise, yerli aksamin kapsaminin tanimi, standartlari, sertifikasyonu ve denetimi ile ilgili usul ve esaslar, Bakanlik tarafindan çikarilacak yönetmelikle düzenlenecegidir. Bu hususta da pratikte ciddi problemler ile karsilasilmakta ve düzenlemeye ihtiyaç duyulmaktaydi.

Ayrica, Kanun ile YEK Kanununda yapilan degisikliklerden dikkat çekenlerden bir tanesi de geçici madde 7 ile getirilen maddenin yürürlük tarihinden önce yapilan yarismalar kapsaminda sifir veya sifirdan küçük teklif fiyati ile kapasite tahsis edilen tüzel kisilerin yerli katki fiyatlarindan yararlanamayacagi yönündeki düzenlemedir. Bu düzenleme geçmise yönelik bir düzenleme oldugu için ilgi çekicidir. Düzenlemenin gerekçesine göz attigimizda, maddenin; yarismalarda sifir veya sifirdan küçük fiyat teklifi verilmesinin YEK destekleme mekanizmasindan faydalanilmayacagi beyani anlamina geldiginden ve yarismalarin yapildigi tarihteki mevzuatta YEKDEM'den faydalanilmamasi halinde yerli katki fiyatlarindan da faydalanilmayacagi hususu düzenlenmis oldugundan, yarisma sartlarinin degistirilmemesi amaciyla düzenleme yapildigi belirtilmektedir. Gerekçenin kendi içine çeliskili oldugu açiktir. Zira, madem yarismalarda sifir veya sifirdan küçük fiyat teklifi verilmesinin YEK destekleme mekanizmasindan faydalanilmayacagi beyani anlamina geliyor ve yarismalarin yapildigi tarihteki mevzuatta YEK Destekleme Mekanizmasindan faydalanilmamasi halinde yerli katki fiyatlarindan da faydalanilmayacagi hususu düzenlenmis ise, konuyla ilgili yapilan geçmise yönelik düzenlemeye ne gerek var?

Enerji hukukunda geçmise yönelik düzenleme yapilmasina ilk defa rastlamiyoruz. Bu hususta hemen aklimiza elektrikteki "kayip-kaçak" mevzusunda yapilan geçmise etkili düzenlemenin AYM tarafindan hukuka aykiri görülmemis olmasidir. AYM'nin bu hususta da benzer bir yaklasim sergileyebilme ihtimali bulunmaktadir.

Burada deginilmesi gereken bir diger husus ise, AYM'nin kayip-kaçak kararinda yer alan "mevcut kanun hükmünün farkli yorumlanmasindan kaynaklanan ihtilaflari gidermek amaciyla yapilan düzenlemenin" ifadesinden yola çikarak Yasakoyucuya kanunlarin uygulanmasindan kaynaklanan ihtilaflarin giderilmesinde geçmise yürür sekilde kanun yapma imkâni tanimasidir. Konu bu açidan ele alindiginda, kanun yapma teknigi açisindan enerji hukukunda Yasakoyucunun ihtilafli düzenlemeler yapabildigi ve bu nedenle düzeltici yasalar yapmak zorunda kalindigi gözlemlenmektedir. Oysa hukukta iki yanlisin bir dogru ettigine pek rastlanilmaz. Bu bakimdan, geçici 7. madde ile yapilan düzenlemenin elestiriye açik bir düzenleme olduguna deginmekte fayda görüyoruz.

YEK Kanundaki denetim ile ilgili hükümler kaldirildi

YEK kanundaki denetim ile ilgili hükümlerin yapilan degisiklikle isabetli olarak kaldirildigi görülmektedir. Zira, bahse konu üretim tesislerin denetim hususu YEK Kanundan ziyade Elektrik Piyasasi Kanunu uyarinca yapilmaktadir ve tahmin edilecegi üzere hususta EPDK yetkilidir.

I Sayili Cetvelde Yapilan Degisiklik

Yenilenebilir enerji alaninda yapilan diger bir degisiklik ise, 6446 sayili Elektrik Piyasasi Kanunu'nun "Lisanssiz yürütülebilecek faaliyetler" baslikli 14. maddesine "Baglanti anlasmasindaki sözlesme gücü ile sinirli olmak kaydiyla yenilenebilir enerji kaynaklarina dayali üretim tesisinin" dahil edilmesidir. Bu düzenleme ile bu tür yenilenebilir enerji kaynaklarina dayali üretim tesisleri için lisans alma yükümlülügünün kaldirildigi görülmektedir.

Bununla birlikte, 5346 sayili Kanuna ekli yenilenebilir enerji kaynagina dayali üretim tesis tipi ve uygulanacak fiyatlari gösteren 1 sayili Cetvel'e 10.05.2019 tarihinden itibaren baglanti anlasmasina çagri mektubu almaya hak kazanilan yenilenebilir enerji kaynaklarina dayali lisanssiz elektrik üretim faaliyeti kapsamindaki tesisler eklenmistir. Ayni Cetvel'de bu tesisler için uygulanacak fiyatin ise "EPDK tarafindan TL kurus/kWh olarak ilan edilen kendi abone grubuna ait perakende tek zamanli aktif enerji bedeli" olacagi düzenlenmistir. Her ne kadar ilk bakista bu tesislerin 13,3 cent/kWh'lik fiyattan istifade edemeyecekleri izlenimi olussa da kanaatimizce bu tesislerin de 30.06.2021 tarihinden önce isletmeye girmeleri halinde 13,3 cent/kWh fiyatindan istifade etmeleri gerekmektedir. Bahse konu düzenlemenin de hukuki ihtilaflara sebep olabilecegi degerlendirilmektedir.

Elektrik Piyasasi Kanunu'nda yapilan önemli degisiklikler

"Dagitim sebekesi" taniminda degisiklik

Elektrik Piyasasi Kanunu'nun "Tanimlar" baslikli 3. maddesinde düzenlenen "dagitim sebekesi" taniminda degisiklik yapilmistir. Bu degisiklik ile üreticilerin salt sahasini dagitim sistemine baglamak üzere münferiden üreticiler için tesis edilen baglanti hatlari dagitim sebekesi tanimindan hariç tutulmustur. Esasen, "dagitim sebekesi" Elektrik Piyasasi Baglanti ve Sistem Kullanim Yönetmeligi md.3 f.1 (y)'e zaten "Tüketicilerin iç tesisatini dagitim sistemine baglamak üzere tesis edilen baglanti hatlari hariç dagitim tesisi," seklinde tanimlanmaktaydi. Her ne kadar yapilan degisikligi olumlu karsilasak da, olmasi gereken açisindan yönetmeliklerin Kanunlara uygun olmasi gerekmekle birlikte, pratikte tam tersinin söz konusu oldugu, YEK Kanundaki "dagitim sebekesi" taniminin yönetmelikteki tanima uyumlulastigi görülmektedir. Kelsen'in mezarinda muhtemelen kemikleri sizliyordur! Bu degisikligin arkasinda yatan saik ise, üretim sirketlerinin bireysel menfaatler için tesis edilen iletim hatlari maliyetlerinin kendi üzerlerinde kalmasini saglamaktir ki, zaten olmasi gereken de budur. Ancak, amacin metodu mesrulastirmadigini düsündügümüz için elestirimizi esirgemedik...

Hisse devri artik EPDK iznine tabi degil mi?

Elektrik Piyasasi Kanunu'nun 5. maddesinin 3.fikrasi uyarinca, halka açik sirketlerde yüzde bes, digerlerinde yüzde on ve üzerindeki sermaye payi degisiklikleri EPDK'nin iznine tabiydi. Yapilan degisiklikler ile artik sadece tarifesi düzenlemeye tabi olan tüzel kisilerin bu tür sermaye payi degisiklikleri için EPDK'nin izni gerekecektir. Digerleri ise, artik EPDK'dan izin almadan hisse devredebilecektir. Tabi ki, tesislerin mülkiyetinin veya kullanim hakkinin degismesi sonucunu doguran is ve islemler haricinde. Dolayisiyla, üretim lisansi sahipleri, görevli tedarik sirketi haricindeki tedarik lisansi sahipleri artik kendileri için zaman ve nakit kaybina yol açan bir süreçten kurtulmuslardir. Benzer bir düzenlemenin önlisans sürecindeki sirketler için de yapilmasinin bilhassa projelere yatirimcilarin dahil edilmesini kolaylastiracagini hatirlatmak isteriz. Elbette, EPDK'nin gerçek yatirimcilara önlisans verecegi varsayimiyla.

Geri ödeme konusunda iyi haberler

Elektrik Piyasasi Kanunu'nun 8. maddesinde kendi tesisinin baglantisi için iletim tesisi yatirimi yapmak zorunda kalan sirketlere bu yatirimin TEIAS tarafindan geri ödemesinin en fazla 10 yil içerisinde yapilacagi düzenlenmekteydi. Takdir edeceginiz üzere yatirimin geri ödeme süresinin 10 yil olmasi ülkemiz kosullarinda oldukça uzun bir süreydi. Yapilan degisiklikler ile geri ödeme süresi 5 yila düsürülmüstür. Geri ödeme için 10 yil süre öngörülmesi iletim tesisi yatirimi yapacak sirketlerin üzerindeki yükü arttirmaktaydi. Bu bakimdan geri ödeme süresinin 5 yila düsürülmüs olmasi hiç süphesiz olumlu bir gelisme.

Elektrik piyasasinda denetimler

Elektrik Piyasasi Kanunu'nun 15. maddesi uyarinca dagitim sirketleri hariç olmak üzere, elektrik piyasasi faaliyetleri ile lisanssiz faaliyet gösteren kisilerin inceleme ve denetimleri EPDK tarafindan gerçeklestirilmektedir. Dagitim sirketlerinin inceleme ve denetiminde ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanligi yetkilendirilmistir. Bununla birlikte yine ayni maddede Bakanligin dagitim sirketlerinin denetim yetkisini bu konuda ihtisas sahibi olan kamu kurum ve kuruluslarina devredebilecegi düzenlenmekteydi. Yapilan degisiklikler ile Bakanligin bu yetkisini EPDK da dahil olmak üzere, ihtisas sahibi kamu kurum ve kuruluslarina kismen veya tamamen devredebilecegi hususu netlestirilmistir. Bu degisikligin sebebinin yargisal süreçler oldugunu biliyoruz. Ancak, elektrik piyasasi kanunu incelendiginde aslinda EPDK'nin zaten bahse konu dagitim sirketlerinin denetlenmesi hususunda yetkisi bulundugu kanaatindeyiz. Örnegin, Kanunun 5 inci maddesinin 2 nci fikrasinin (d) bendinde "Lisans sahibi tüzel kisiler; tesislerini, yasal defter ve kayitlarini Kurum denetimine hazir bulundurmak, Kurum tarafindan talep edildiginde denetime açmak ve Kurumun faaliyetlerini yerine getirebilmesi için ihtiyaç duyacagi her türlü bilgi ve belgeyi zamaninda, tam ve dogru olarak Kuruma vermek zorunda" oldugu belirtilmektedir. Yine, 4628 sayili Enerji Piyasasi Düzenleme Kurumunun Teskilat ve Görevleri Hakkinda Kanunda da "Piyasada faaliyet gösteren tüzel kisilerin denetlenmis mali tablolarini incelemek veya incelettirmek" görevi yer almaktadir. Ayni Kanunun 4 üncü maddesinde de Kuruma denetim yetkisi verilmistir. Dolayisiyla, bahse konu degisiklik yapilmasaydi dahi EPDK'nin sektörel düzenleyici otorite olmasi nedeniyle dagitim sirketleri de dahil olmak üzere tüm sektöre denetim yetkisinin bulundugunu kabul etmek gerekmektedir.

Ulusal tarife- ulusal tarife nereye kadar?

Yukarida belirtmis oldugumuz onca güzel haberin yaninda bir de kötü haber. Elektrik Piyasasi Kanununda yapilan degisiklik ile ulusal tarife uygulamasi maalesef 31.12.2025'e kadar uzatildi. Aslinda sürpriz olmayan bir gelismeydi bu. Fiyat esitleme mekanizmasi ve ulusal tarife uygulamasinin temel amaci, düzenlemeye tabi tüketicilere ilgili mevzuat geregi yansitilmasi gereken maliyetlerin bölgesel etkilerini geçis dönemi süresinde ortadan kaldirmak ya da daha dogru bir ifade ile, tüm ülke sathindaki tüketicilere yaymak. "Geçis dönemi uygulamalarinin bölgeler arasi maliyet farkliliklari ve aboneler arasi çapraz sübvansiyonlar açisindan tam olarak sona ermemesi nedeniyle, elektrigin tüm bölgelerde yeterli, kaliteli ve sürekli sekilde tüketicilere sunulmasi amaciyla ulusal tarife uygulamasinin süresi uzatildi" denildiginde aslinda kulaga hiç de itici gelmiyor degil mi? Sektörün gediklilerinin kabul edecegi üzere aslinda ulusal tarife uygulamasinin uzatilmasi piyasada öteden beri gelen bir takim yapisal problemlerin çözülemediginin zimnen ikraridir. Bu noktada gerek Yasakoyucunun gerekse düzenleyici kurumun isinin hiç de kolay olmadigini belirtmekte fayda var. Ancak! Devlet-i Ali'nin de piyasanin halen geçis döneminde oldugunun bilinciyle yatirimcilarin islerini kolaylastirmasi gerektigine süphe yok. Umarim bölgesel tarifelerin uygulandigini görmeye ömrümüz vefa eder.

Idari Yarginin görev alani genisliyor mu?

Elektik Piyasasi Kanunu'na eklenen ek madde 3 ile, 8 inci maddenin ikinci fikrasinin (d) bendinin uygulamasindan kaynaklanan uyusmazliklarin idari yargida görülecegi düzenlenmistir. Söz konusu madde asagidaki gibidir:

"Iletim sisteminin normal isletme kosullari içerisinde isletilmesi ile isletme güvenligi ve bütünlügü üzerinde risk olusturan durumlara iliskin olarak baglanti ve sistem kullanim anlasmalarinda düzenlenen sistem kullanim ihlallerinin takibini yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kisilere sistem kullanim anlasmasinda düzenlenen cezai sartlari ve diger yaptirimlari uygulamak."

Sistem kullanim anlasmalarinin hukuki niteligi ve bu anlasmalardan kaynaklanan uyusmazliklarin hangi yargi kolunca çözülecegi konusunda gerek doktrinde gerekse yargida farkli görüslerin mevcut oldugunu biliyorduk. Yapilan degisiklikle, TEIAS ile yapilan sistem kullanim anlasmalarindan kaynakli olarak TEIAS tarafindan cezai sartlar ve yaptirimlara iliskin olarak ortaya çikacak uyusmazliklarin idari yargida görüleceginin düzenlenmesiyle Yasakoyucunun bu husustaki tartismalari sonlandirdigi anlasilmaktadir. Bu spesifik düzenlemeden yola çikarak bahse konu ihlaller ile ilgili olarak artik EPDK'nin yaptirim uygulayamayacaginin altini çizmek isteriz. Ayrica yapilan degisikligi agyarini mani olacak sekilde yorumladigimizda dagitim sirketlerinin tarafi oldugu sistem kullanim anlasmalarindan kaynakli uyusmazliklar ile TEIAS'in taraf oldugu sistem kullanim anlasmalarindan kaynakli yukarida degindigimiz hususun disinda kalan uyusmazliklarin da adli yargida görülmesi gerektigini belirtmekte fayda var.

Peki ya Dogalgaz Piyasasi Kanunu'nda ne degisti?

"Organize Toptan Dogal Gaz Satis Piyasasi" (OTSP) ve "Son kaynak tedarik" kavramlari ve yapilan diger degisiklikler

OTSP'nin Kanun düzeyinde tanimlanmasi ve kapsaminin belirlenmesi amaciyla Dogalgaz Piyasasi Kanunu'nun "Tanimlar" baslikli 3. maddesine "Dogal gaz sisteminden yararlanan lisans sahiplerince dogal gazin alim-satiminin ve dengeleme islemlerinin yapildigi piyasalar, ileri tarihli fiziksel teslimat gerektiren dogal gaz piyasalari ve Kurul tarafindan belirlenen diger dogal gaz piyasasi islemlerinin gerçeklestirildigi, Kurul tarafindan düzenlenen piyasa" seklindeki OTSP tanimi eklenmistir. Her ne kadar liberallesme rüzgârlari her iki sektör için de ayni yillarda esmeye baslamis olsa da elektik piyasasinin aksine dogal gaz piyasasindaki serbestlesmenin çok daha yavas ilerledigini biliyoruz. Bu bakimdan OTSP'nin kurulmasi bir game changer olarak nitelendirilebilir. Elbette ki, daha yolun çok basinda oldugumuzu ve piyasanin arzu edilen derinlige kavusmasinin zaman alacagini biliyoruz. OTSP'nin kurulmasina paralel olarak, elektrik piyasasindan asina oldugumuz "son kaynak tedariki" kavraminin Dogalgaz Piyasasi Kanununa girdigini görüyoruz. Buna göre, yükümlülüklerini yerine getir(-e)meyen lisans sahiplerinin olmasi durumunda, sistem isleyisinin aksamamasi amaciyla Kanun'a eklenen "son kaynak tedariki" kavrami "Tüketicilere sözlesme süresi içerisinde dogal gazi tedarik etmekte olan sirketlerin iflasi, lisanslarinin iptal edilmesi ve/veya organize toptan dogal gaz satis piyasasi çerçevesinde yükümlülüklerini yerine getirmemesi sonucunda temerrüde düsmesi gibi nedenlerle dogal gaz tedarik edilemeyen veya serbest tüketici olma hakkina sahip oldugu halde gaz tedariki saglanamayan tüketicilere Kurul tarafindan belirlenen yöntem çerçevesinde yetkilendirilen lisans sahiplerince gaz arzi saglanmasi" seklinde tanimlanmistir. Tanimdan görüldügü üzere son kaynak tedariki ile yükümlü olacak sirketi belirlemeye EPDK'nin yetkili oldugu düzenlenmektedir. Ayrica, yeni düzenleme ile, EPDK'ya bazi sirketlere OTSP'de islem yapma yükümlülügü getirebilme yetkisi de verilmistir. Bir anlamda Yasakoyucu "OTSP'de islem hacmi artacaktir, artmazsa biz arttirmanin yolunu buluruz" demektedir. Kanaatimizce, son kaynak tedariki için gerekli dogal gazin OTSP'den alinmasina iliskin düzenlemeler esikte bekliyor. Dogal gaz kanununda baska degisiklikler de yapilmis olmakla birlikte, piyasaya etkileri bakimindan önemli olanlar burada degindiklerimiz diyebiliriz. Görünen o ki, dogal gaz piyasasi önümüzdeki günlerde önemli gelismelere gebe!

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.