Çin mahkemeleri tarafından verilen ve standarda esas patentlere (“SEP”) ilişkin yargılamaların taraflarının birbirlerine karşı farklı ülkelerde dava açmalarını önleyen ihtiyati tedbir kararları (anti-suit injunctions, (“ASI”)), bu yargılamalarda “mahkemenin yetkisi hususunu” öne çıkaran tartışma konularından biri haline geldi.

Bilindiği üzere SEP'ler söz konusu olduğunda, patent sahibi ile standarda esas patenti kullanan firmayı karşı karşıya getiren ilk konu Adil, Makul ve Ayrımcılık Yapmayan koşullarda (“FRAND”) bir lisansın verilip verilmediği hususu ve lisans bedelinin nasıl belirlenmesi gerektiğidir. Böyle bir uyuşmazlığı çözmek ile görevli mahkemenin karşısında, çoğunlukla, çok uluslu ve dünya çapında faaliyet gösteren ve FRAND koşullarının ve lisans bedelinin sadece ilgili mahkemenin bulunduğu ülkede değil dünya çapında tespit edilmesinde menfaati olan şirketler bulunmaktadır. Dolayısıyla mahkeme, sadece bulunduğu ülke ve burada geçerli olan patentler ile sınırlı olacak şekilde FRAND koşullarındaki lisans ücretlerini belirleyebilir veya taraflar arasında dünya çapında uygulanabilir FRAND koşullarında lisans ücretlerini belirleyebilir. Bu tür durumlarda Avrupa ve Amerika Birleşi Devletlerindeki (“ABD”) mahkemelerin ortak bakış açısı, FRAND uyuşmazlıklarının esasen sözleşmeye dayalı anlaşmazlıklar olmaları nedeniyle söz konusu sözleşme kapsamında lisansa konu edilen tüm patent portföyü için küresel bir oranın tek bir mahkeme tarafından belirlenebileceği şeklindedir.

Nitekim, 2017 yılında, İngiltere Yüksek Mahkemesi Unwired Planet v. Huawei davasında, taraflar arasında, sadece SEP sahibinin İngiltere'deki patentlerini değil, aynı zamanda FRAND taahhütleri kapsamında yer alan diğer ülkelerde geçerli yabancı patentlerini de kapsayan, küresel bir FRAND lisans sözleşmesinin şartlarını belirleme yetkisine sahip olduğuna karar vermiştir. Benzer kararlar ABD mahkemeleri tarafından da verilmeye devam etmektedir.

Belirli bir ülkenin mahkemesinin, taraflar bakımından küresel alanda geçerli olacak lisans şartlarını belirlemesi beraberinde farklı hukuki mekanizmaların çalışmasına yol açmıştır. Nitekim bu tür uyuşmazlıklarda, bir ülke mahkemesi önünde FRAND koşullarında lisans  ile ilgili uyuşmazlık devam ederken, patent sahibi firma bir başka ülkede aynı patentlerin ihlal edildiği iddiasıyla tecavüz davası açabilmekte ve taraflar henüz FRAND koşullarında bir lisans bedeli konusunda devam eden davayı çözememişken, bir başka ülke mahkemesinin patent ihlali nedeniyle tesis edeceği ihtiyati tedbir kararları söz konusu olabilmektedir. İşte tam da böyle durumlar için işletilmeye başlanılan hukuki mekanizma ise son zamanlarda özellikle Avrupa ve ABD mahkemeleri kararlarında sık sık duyduğumuz, patent sahibinin yabancı ülkelerde dava açmalarını veya yabancı mahkemeler tarafından patent sahibi lehine verilen ihtiyati tedbir kararlarını icra etmelerini engelleyen ihtiyati tedbir kararlarıdır (Anti- Suit Injunction (“ASI”)).

FRAND koşullarında lisans bedeli belirlenmesi ile ilgili bir davada verilen ilk dikkate değer ASI kararı, Microsoft v. Motorola davasında ABD'nin Washington Eyaleti Bölge Mahkemesi tarafından verilmiştir. Bu davada, Microsoft, Motorola'nın Microsoft'a FRAND koşullarında bir lisans teklif etme taahhüdünü ihlal ettiğini iddia etmiştir. Bu dava devam ederken, Motorola Almanya'da Microsoft'a karşı bir patent ihlali davası açmıştır. Alman mahkemesi ise patent ihlali iddiasını haklı bulmuş ve Microsoft'u mütecaviz ürünleri Almanya'da satmaktan men etmiştir. Alman mahkemesinin söz konusu kararına karşılık, Microsoft, söz konusu karar icraya koyulmadan hemen önce ABD mahkemesine başvurmuş ve Motorola'nın Almanya'da mahkeme kararını uygulamasını engellemek için bir ASI kararı talep etmiştir. ABD mahkemesi Motorola'nın Almanya'da Microsoft aleyhine patent ihlali nedeniyle elde ettiği yargı kararını icra etmesini önleyecek yönde bir dava açılmasının engellenmesi kararı vermiştir.   

Burada dikkat edilmesi gereken konu şudur. ASI kararları “in personam” niteliktedir. Yani mahkemeleri değil tarafları bağlar. Yukarıdaki örnekte de ABD mahkemesi Motorola'yı bağlayan ve uyulmaması durumunda ona ABD'nin yetki ve yargı çevresinde bir yaptırım uygulayabilecek güçte bir tedbir kararı vermiştir.

ASI kararları, Türkiye gibi Kıta Avrupası Hukukuna dahil olan hukuk sistemlerine yabancı bir tedbir türü olmakla birlikte, anglo-sakson hukukunda ASI kararları ile sıklıkla karşılaşılmaktadır. Bu farklılığının temelinde ise mahkemelerin kendilerini ülkeleri dışında yetkili görüp görmedikleri hususu yatmaktadır. Örneğin, Türk mahkemeleri Anayasa ile korunan adil yargılanma hakkı ve hak arama hürriyeti çerçevesinde yabancı mahkemeler tarafından verilen ASI kararlarını tanımamakta veya yabancı ülkeler nezdinde dava açılmasını engelleyecek ASI kararları vermeye yetkili görmemektedir.

Yakın zamana kadar Avrupa ve ABD mahkemelerinin sık sık başvurduğu bu hukuki mekanizma 2020 yılında, Çin mahkemeleri tarafından da uygulanmaya başlanmış ve büyük bir tartışmaya sebep olmuştur.

Conversant tarafından Huawei ve ZTE'ye karşı Alman mahkemeleri nezdinde ikame edilen patent tecavüzü davası sonucunda Alman mahkemesi Huawei ve ZTE'nin Conversant'ın SEP'lerine tecavüz ettiğini tespit etmiş ve mütecaviz ürünlerin Alman piyasasından kaldırılmasına yönelik ihtiyati tedbir kararları vermiştir. Ancak bu sırada, Huawei ve ZTE, Coversant'ın Almanya'da elde ettiği ihtiyati tedbir kararlarını icra etmesini önlemek için Çin Yüksek Mahkemesi'ne başvurarak Conversant'ın SEP'lerine ilişkin olarak Huawei ve ZTE'ye karşı dava açmasını ve Alman mahkemesinin verdiği tedbir kararlarını uygulamasını engelleyen bir ASI kararı almayı başarmıştır.

Çin Yüksek Mahkemesi tarafından verilen bu ihtiyati tedbir kararının akabinde, Çin mahkemeleri, Xiaomi v. InterDigital, Oppo v. Sharp ve Samsung v. Ericsson dosyaları kapsamında da standarda esas patent sahiplerinin yabancı ülkelerde dava açmalarını veya yabancı mahkemeler tarafından verilen ihtiyati tedbir kararlarını icra etmelerini engelleyen “dava açılmasının önlenmesi yönünde” (Anti- Suit Injunctions (“ASI”))  ihtiyati tedbir kararları vermeye devam etmiştir.

Bu gelişmeler üzerine, 06 Temmuz 2021 tarihinde Avrupa Birliği, TRIPS Anlaşması'nın üye ülkelerin, fikri ve sınai mülkiyet hakları alanında verilen bir yargı kararının veya idari kararın veya yapılan bir ikili anlaşmanın TRIPS kapsamındaki haklarını etkilediğini düşünen başka bir üye ülkenin yazılı talebine karşı bilgi verme yükümlülüğünü düzenleyen 63.3 maddesi uyarınca, Çin'e resmi bir bilgi talebi göndererek Xiaomi v InterDigital, ZTE v Conversant, OPPO v Sharp ve Samsung v Ericsson davalarında Çin Mahkemelerince verilen tedbir kararları ile Avrupa'da verilen yargı kararlarının uygulanmasının engellenmesinin hukuki dayanağının ne olduğu  hakkında bilgi talep etmiştir.

Çin hükümeti, 07 Eylül 2021 tarihinde, TRIPS Anlaşması kapsamında Avrupa Birliği'nin söz konusu bilgi talebine cevap verme yükümlülüğü bulunmadığını belirtmiştir.

Akabinde, Avrupa Birliği 18 Şubat 2022 tarihinde Dünya Ticaret Örgütü'ne danışma talebinde bulunarak Çin mahkemelerinin uygulamalarının TRIPS hükümlerini ihlal ederek patent hakkını haksız bir biçimde sınırlandırdığını ve adil ticareti engellediğini iddia etmiştir. 4 Mart 2022 tarihinde ise Kanada, Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri de Avrupa Birliğinin Danışma talebine katılma talebinde bulunmuştur.

Avrupa Birliği tarafından sunulan başvuru dilekçesinde:

  • Çin'in SEP sahiplerinin yabancı ülkelerde dava açmalarını veya yabancı mahkemeler tarafından verilen ihtiyati tedbir kararlarını icra etmelerini engelleyen ihtiyati tedbir kararları (anti-suit injunctions), bu kararlara uyulmaması halinde patent sahibi firmalara karşı idari para cezaları (günlük000.000 Çin Yuanı, yani yaklaşık 4.300.000 Türk Lirası veya Euro 122.000) öngören düzenlemeleri ile TRIPS'in patent sahibinin haklarını etkin bir şekilde kullanmasını temin eden, patent tecavüzünün mevcut olduğu durumlarda patent sahibinin rızasını almayan üçüncü kişilerin bu amaçlar için o ürünü üretme, kullanma, satışa sunma, satma veya ithal etme eylemlerini önleme hakkını ve bu yönde görevli ve yetkili mahkemelere başvurarak yargı kararı elde etmek hakkını koruyan 1.1, 28.1, 28.2, 41.1 ve 44.1 maddelerini ihlal ettiğini,
  • Çin'in TRIPS'e Katılım Protokolü'nün Bölüm 2(A)(2) maddesinde düzenlenen, Çin'in mal ve hizmet ticaretini, fikri mülkiyet haklarının ticaretle ilgili yönleri veya döviz kontrolü ile ilgili tüm kanun, yönetmelik ve diğer tüm düzenlemelerini yeknesak, tarafsız ve makul bir şekilde uygulaması ve yönetmesini öngören düzenlemesini ihlal ettiğini,
  • Çin'in söz konusu ihtiyati tedbir kararlarına ilişkin bazı yargı kararlarını yayınlamayarak TRIPS Anlaşmasının 63.1 Maddesindeki fikri ve sınai haklara ilişkin kararların yayınlanmasına ilişkin yükümlülüklerine aykırı bir şekilde hareket ettiği ve
  • Avrupa Birliği tarafından 06 Temmuz 2021 tarihinde söz konusu ihtiyati tedbir kararlarıyla ilgili üç davaya ilişkin olarak Çin'e gönderilen bilgi talebine cevap vermeyerek TRIPS Anlaşması'nın 63.3 maddesi kapsamındaki üye ülkelerin, fikri ve sınai mülkiyet hakları alanında belirli bir yargı kararının veya idari kararın veya ikili anlaşmanın TRIPS kapsamındaki haklarını etkilediğini düşünen başka bir üye ülkenin yazılı talebine karşı bilgi verme yükümlülüğünü ihlal ettiğini

iddia etmiştir.

Avrupa Birliği, 7 Aralık 2022 tarihinde, Dünya Ticaret Örgütü'ne bir dilekçe sunarak Uyuşmazlık Çözümü Kurulu'nun 20 Aralık 2022 tarihinde gerçekleştirilecek toplantısında bir heyet oluşturulmasını ve Çin'e yönelik TRIPS ihlali iddialarının bu heyet tarafından değerlendirilmesini talep etmiştir. 28 Mart 2023 tarihinde Çin ve Avrupa Birliği arasında gerçekleştirilen mutabakat ile bir hakem heyeti oluşturulmuş ve bu hakem heyetinin Dünya Ticaret Örgütü'nün uyuşmazlık çözümüne ilişkin el kitabının tahkim yoluyla uyuşmazlık çözümü kurallarına ilişkin olan 25. maddesi uyarınca mevcut uyuşmazlığı incelemesine karar verilmiştir.  

Avrupa Birliği'nin 22.02.2022 tarihinde WTO nezdinde sunduğu dilekçe incelendiğinde, Çin mahkemelerince verilen ASI kararlarının süreleri, günlük uygulanacak para cezalarına tabii tutulması, verilen yasaklama kararının dünya çapında geçerli olması, Çin Yüksek Mahkemesi'nin davaya konu bir SEP için küresel bir lisans ücreti belirlemeye yetkili olduğunu belirtmesi ve Çin devleti için çok yüksek kalacak lisans bedellerinin engellenmesi için ASI kararlarının gerekli olduğunu ifade etmesi ve nihayet  Çin mahkemelerinin son zamanlarda sistematik olarak bu tür kararlar veriyor olmasının uyuşmazlığın temel problemleri olarak ifade edildiği görülmektedir.

Her ne kadar,  pek çok Avrupa ülkesi dahil anglo sakson hukuk sistemini benimseyen ülkelerde sıklıkla ASI kararları verildiği dikkate alındığında, Avrupa Birliğinin Çin mahkemelerinin uygulamasına yönelik şikayette bulunulması eleştirilebilecekse de, Avrupa ve ABD mahkemelerince verilen ASI'lara bakıldığında geçerlilik süresinin, ilgili Avrupa veya ABD mahkemesinin kendi önündeki davayı çözümlemesi için gerekli süre olarak ifade edildiği; yine kendi önlerindeki FRAND davasının çözümünü anlamsız kılmaması için belli bir ülkedeki bir parallel davayı engelleyici nitelikte olduğu ve nihayet verilen karara uyulmamasının yaptırımı olarak günlük uygulanacak para cezalarına hükmedilmediği görülmektedir.

Sonuç olarak, Dünya Ticaret Örgütü tarafından yapılacak değerlendirmenin özellikle TRIPS ilkeleri çerçevesinde ASI kararlarına nasıl yaklaşılması gerektiğine dair tüm ülkeler açısından bir rehber niteliğinde olacağı dikkate alınarak, heyetin kararı tarafımızca da yakından takip edilmektedir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.