Kadına yönelik şiddet ile aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, bilinen ve tartışılan adıyla İstanbul Sözleşmesi, Avrupa Konseyi tarafından 11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzalandı. Türkiye ise, 8 Mart 2014'te ilk imzalayan ülke oldu.

İstanbul Sözleşmesi'nin Mart 2019 itibariyle 46 ülke ile Avrupa Birliği ülkelerinin tümü tarafından imzalandığını biliyoruz.

Bu sözleşmenin imzalanmasındaki amaç; sözleşmenin giriş kısmında insan hak ve özgürlükleri ile ilgili yapılmış olan uluslararası sözleşmeler ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) vermiş olduğu içtihatlar dikkate alınarak açıklanmıştır. Amaçları arasında ayrıca, kadına yönelik şiddet ile aile içi şiddetin her türlüsü kınanarak, kadın ve erkek arasındaki eşitliğin sağlanmasının, kadına karşı şiddetin önlenmesinde temel bir unsur olduğuna vurgu yapılmıştır. Yine imzalanmasındaki amaçları arasında, kadınların ve genç kızların aile içi şiddet, cinsel taciz, ırza geçme, zorla evlendirme, sözde mağdur adına işlenen suçlara da dikkat çekilmektedir. Ayrıca, kadınların, insan haklarının ciddi bir ihlalini oluşturan ve kadınla erkek arasında eşitliğin sağlanmasının önünde büyük bir engel olan, kadın sünneti gibi ciddi şiddet türlerine sıklıkla maruz kaldığının büyük bir kaygıyla bilincinde olunduğuna dikkat çekilmiştir. Sözleşmenin imzalanmasındaki amaçlar açıklanırken ayrıca, kadınların ve genç kızların, erkeklerden daha fazla oranda toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin artma potansiyelinin bilincinde olarak, çocukların aile içi şiddetin tanığı olarak mağdur olmaları dahil, kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetten arınmış bir Avrupa hedefiyle, insan haklarının ve temel özgürlüklerin korunmasına ilişkin sözleşme ve ek protokollerle birlikte, Avrupa Sosyal Bildirgesi'ne vurgu yapılmıştır.

Tüm bu amaçlarla birlikte, kadının azami derecede korunması, kadın ve erkek eşitliği, aile bireylerinin her türlü şiddet ve baskıdan korunması aynı zamanda bir anayasal görevdir. 

Sözleşmenin 72. maddesi, sözleşmede değişikliği düzenlemektedir. Madde hükmü ise şöyledir:

“Madde 72 – Değişiklikler

  1. Taraflardan herhangi birinin bu Sözleşmede değişiklik yapmak üzere getireceği her teklif, Avrupa Konseyi Genel Sekreterine iletilecek ve Genel Sekreter tarafından Avrupa Konseyi üye devletlerine, bütün imza sahiplerine, bütün taraflara, Avrupa Birliği'ne, Madde 75'in hükümleri uyarınca bu sözleşmeyi imzalamaya davet edilen devletlere ve Madde 76'nın hükümleri uyarınca bu sözleşmeyi kabul etmeye davet edilmiş bütün devletlere gönderilecektir.
  2. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, değişiklik teklifini değerlendirecek ve bu sözleşmenin Avrupa Konseyi üyesi olmayan tarafların görüşünü aldıktan sonra, Avrupa Konseyi Kuruluş Belgesi Madde 20/d'de belirtildiği şekilde çoğunluk sağlayarak değişikliği kabul edebilecektir.
  3. Bakanlar Komitesi tarafından ikinci fıkraya göre kabul edilen değişiklik metni, onaylanmak üzere taraflara gönderilecektir.

4 İkinci fıkraya göre kabul edilen herhangi bir değişiklik, tüm tarafların onaylarını genel sekretere bildirdikleri tarihten itibaren bir aylık sürenin bitimini izleyen ayın birinci günü yürürlüğe girecektir.”

Değişiklikler ancak buradaki merasime uyularak yapılabilecektir.

Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğu zaman, İstanbul'un adını taşıyan ve Türkiye'nin imza konusunda öncülüğünü yaptığı bir sözleşme ortadan kaldırılamaz. İmzalanmış uluslararası bir sözleşmeye, imzalanmasından altı sene sonra şerh düşülemez.

Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Türkiye'nin öncülüğünü yaptığı bu uluslararası sözleşmenin devamlılığını sağlamak, bizlerin gelecek nesillere olan borcudur.  

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.