Yeni Gelişme

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 376'ncı Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (“Tebliğ”), 26.12.2020 tarihli ve 31346 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Tebliğ ile uygulamada ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi amacıyla hesaplamalar hakkında ilave düzenlemeler yürürlüğe konulmuş olup sermaye kaybı yaşayan veya borca batık durumda olan şirketlerin bu süreçte daha az kaynak ile faaliyetlerini yürütmelerinin önü açılmıştır. 15.09.2018 tarihinden beri yürürlükte olan mevcut uygulamanın kapsamı genişletilmiştir. Bu anlayışla, sermaye kaybı ve borca batık olma durumuna ilişkin hesaplamalarda 2020 ve 2021 yıllarında tahakkuk eden kiralamalardan kaynaklanan giderler, amortismanlar ve personel giderlerinin toplamının yarısının da kur farkı zararlarına ek olarak dikkate alınmayabileceği düzenlenmiştir.

Değişiklik ne getiriyor?

  • Kur farkı zararlarına ek olarak 2020 ve 2021 yıllarında tahakkuk eden kiralamalardan kaynaklanan giderler, amortismanlar ve personel giderlerinin toplamının yarısı da sermaye kaybı veya borca batık olma durumuna ilişkin yapılan hesaplamalarda dikkate alınmayabilecektir.

Değişiklik öncesinde sadece henüz ifa edilmemiş yabancı para cinsi yükümlülüklerden doğan kur farkı zararlarının 01.01.2023 tarihine kadar sermaye kaybı veya borca batık olma durumuna ilişkin yapılan hesaplamalarda dikkate alınmayabileceği düzenlenmekteydi. Tebliğ ile 2018 dönemi öncesi kur farkı zararlarının kapsama dahil edilip edilmeyeceğine ilişkin tereddüt ortadan kaldırılarak kur farkı zararlarının tamamının bu kapsamda değerlendirileceği netleştirilmiştir.

Tebliğ ile şirketlerin salgın döneminde karşılaştıkları problemler göz önünde bulundurularak kur farkı zararlarının tamamının yanı sıra 2020 ve 2021 yıllarında tahakkuk eden (i) kiralamalardan kaynaklanan giderler, (ii) amortismanlar ve (iii) personel giderlerinin toplamının yarısının da 01.01.2023 tarihine kadar yapılacak olan sermaye kaybı veya borca batık olma hesaplamalarında dikkate alınmaması imkânı sağlanmıştır.

Tebliğ'de ayrıca, yukarıdaki tutarların belirlenmesinde mükerrerlik oluşmayacak şekilde hesaplama yapılacağı ve yapılacak hesaplamalara ilişkin olarak hazırlanan finansal tablolarda herhangi bir kayda yer verilmeyerek, durumun bilgi mahiyetinde dipnotlarda gösterileceği belirtilmektedir.

  • Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının karşılıksız kalması durumlarının “zarar” dikkate alınarak tespit edileceği vurgulanmış; sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının veya en az üçte ikisinin karşılıksız kalması kavramları netleştirilmiştir.

Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının karşılıksız kalması; zararın, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının (i) yarısına eşit veya (ii) yarısından çok ve üçte ikisinden az olması durumlarında gerçekleşmiş olacaktır.

Bu anlayışa paralel olarak sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az üçte ikisinin karşılıksız kalması ise zararın, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının (i) üçte ikisine eşit veya (ii) bu tutardan çok olması olarak düzenlenmiştir.

  • Sermayenin azaltılması halinde “kalan sermaye” ile devam etmenin yanı sıra özvarlığın öngörülen sınırlar dahilinde korunması şartıyla asgari sermaye tutarına kadar azaltım imkanı getirilmiştir.

Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kalması halinde uygulanan sermaye azaltımında kalan sermayeye kadar azaltım yapılabilecektir.

Bunun yanı sıra sermaye ve kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının özvarlık içerisinde korunması şartıyla, sermayenin asgari sermaye tutarına kadar da indirilebileceği öngörülmüştür.

  • Sermaye tamamlama fonunun kullanımı zararların mahsup edilmesi ile sınırlanmıştır.

Bilanço açıklarının kapatılması için ortakların tamamı veya bir kısmı tarafından yapılan ve öz kaynaklar içerisinde yer alan sermaye tamamlama fonunun yalnızca zararların mahsup edilmesi suretiyle kullanılabileceği açıklığa kavuşturulmuştur.

  • Sermaye artırımındaki nakdi taahhüdün ödenmesi ile ilgili prensipler yeniden düzenlenmiştir.

Halka açık anonim şirketler için sermaye piyasası mevzuatı hükümleri saklı tutulmak kaydıyla; sermayenin zarar sonucu ortaya çıkan kayıp kadar azaltılması işlemi ile birlikte eş zamanlı sermaye artırımında, nakdi sermaye taahhüdünün Türk Ticaret Kanun'un 344. ve 585. maddelerine öngörülen genel kurala uygun olarak ödeneceği öngörülmüştür. Bu değişiklik ile limited şirketlerde eş zamanlı artırılan sermayenin tamamının tescili izleyen 24 ay içerisinde ödenebilmesi; anonim şirketler içinse nakdi sermaye taahhüdünün en az dörtte birinin tescilden önce ödenmesi kuralı geçerli olacaktır.

Sermayenin zarar sonucu ortaya çıkan kayıp kadar azaltılması yoluna gidilmeden doğrudan sermayenin artırılması için tescilden önce ödenmesi zorunlu olan bedel Tebliğ ile net olarak, tescil edilecek sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının özvarlık içerisinde korunmasını sağlayacak tutar olarak belirlenmiştir.  Değişiklik öncesinde sermayenin en az yarısını karşılayacak tutarın tescilden önce ödenmesinin zorunlu olduğu belirtilmekteydi.

Tebliğ ile gerçekleştirilecek işlemler neticesinde tescil edilecek sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının özvarlık içinde korunması ve bedelleri tamamen ödenmek şartıyla, sermayenin istenilen düzeyde artırılmasına ve daha sonra azaltılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir.

Sonuç

Şirketlerin finansal durumlarının mevzuat hükümlerine uygun olarak ve sürekli bir biçimde incelenmesi ile mevcut kaynaklarının yeterli olup olmadığının değerlendirilmesi büyük önem arz etmektedir. Sermaye kaybı ve borca batık olma durumlarına ilişkin hesaplamalar yapılırken ve iyileştirme adımları atılırken Tebliğ'de öngörülen yeni düzenlemelerin de mutlaka göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.