Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın 4 Mayıs 2020 tarihindeki konuşması uyarınca, COVID-19 küresel salgını nedeniyle getirilen bazı kısıtlamalar devlet tarafından kaldırılacaktır. Örneğin;

  • İstanbul, Ankara ve İzmir'deki ticari taksiler için tek-çift plaka uygulaması (bir gün yalnızca tek plaka numaralı taksilerin trafiğe çıkmasına izin verildiği, diğer gün ise yalnızca çift plaka numaralı taksilerin trafiğe çıkmasına izin verildiği uygulama) 5 Mayıs 2020 itibariyle sona ermiştir.
  • Gereken temizlik şartlarının sağlanması ve randevu sistemiyle çalışılması şartıyla berber, kuaför, güzellik salonu gibi işletmeler 11 Mayıs'ta faaliyete geçebilecektir.
  • Benzer şekilde, Sağlık Bakanlığı'nın ve Ticaret Bakanlığı'nın belirlediği kurallara uymaları şartıyla alışveriş merkezleri 11 Mayıs'tan itibaren hizmet vermeye başlayabilecektir.
  • Giyim eşyası, ayakkabı, çanta, züccaciye gibi ürünlerin satıldığı işletmeler belirlenen şartlara uymaları kaydıyla 11 Mayıs'ta hizmete açılabilecektir.

İşverenlerin işyerlerini yeniden açmayı ve yeni normale geçiş yapmayı planlarken göz önünde bulundurmaları gereken yedi önemli konu ile ilgili bir rehber hazırladık.

İçindekiler

  1. Çalışanların İşyerine Geri Çağrılması
  2. Kısa Çalışma ve Ücretsiz İzin Uygulamalarının Sona Erdirilmesi
  3. İş Sağlığı ve Güvenliği
  4. Testler ve Sağlık Taramaları
  5. İş Kazası
  6. Fesih Yasağı
  7. Yasal Süreler

1. Çalışanların İşyerine Geri Çağrılması

İşyerlerinin yeniden açılması ve çalışanların işyerine geri çağrılması hem iş hukuku açısından hem de iş sağlığı ve güvenliği açısından önem arz etmektedir.

İşverenlerin kapsamlı iş sağlığı ve güvenliği yükümlülükleri bulunmaktadır. İşyerinin mevcut fiziki şartları düşünüldüğünde tüm çalışanların aynı anda işyerinde bulunması iş sağlığı ve güvenliği açısından risk yaratabilecektir. Bu nedenle işverenler, işyerinin kademeli olarak açılmasını tercih edebilirler. Bir diğer alternatif olarak, çalışma saatlerinin kısaltılması veya çalışanların vardiyalı olarak çalıştırılması söz konusu olabilir. İşyerinde bulunmalarına gerek olmayan ve işlerini uzaktan çalışma yöntemiyle yapabilen çalışanlar için ise uzaktan çalışma sisteminin bir süre daha devam ettirilmesi düşünülebilir.

Özellikle risk grubunda bulunan çalışanların veya risk grubunda bulunan aile bireyleri olan çalışanların işyerine çağrılması hastalık riskini arttırabilecektir. Bu nedenle söz konusu çalışanların işyerine çağrılıp çağrılmamasına karar verilmeden önce konunun iş sağlığı ve güvenliği uzmanlarıyla görüşülmesi ve gerektiği hallerde sağlık kuruluşlarının görüşlerinin alınması faydalı olacaktır.

İşyerine geri çağrılan çalışanların kural olarak bu talebi reddetmeleri mümkün değildir. Ancak eğer işyerinde yakın ve ciddi bir tehlike var ise (örneğin işyerinde fiilen çalışan kişilerden birinde COVID-19 virüsü tespit edilmiş ise) çalışanların, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca, tehlike giderilinceye kadar çalışmaktan kaçınma hakları bulunmaktadır. Benzer şekilde, iş toplantıları veya seyahatleri riskli bölgelerde gerçekleşecek ise veya ilgili bölgede/seyahat edilecek yerde yakın ve ciddi bir tehlike varsa çalışanlar, toplantılara katılmayı veya seyahat etmeyi reddedebilir.

2. Kısa Çalışma ve Ücretsiz İzin Uygulamalarının Sona Erdirilmesi

Bazı çalışanlar, kendilerine devlet tarafından kısa çalışma ödeneğinin temin edildiği kısa çalışma uygulamasına dâhil edilmiş olabilirler. İşverenler, kısa çalışma uygulamasının sona ermesi ve buna bağlı prosedürleri Türkiye İş Kurumu ile iletişime geçerek dikkatli bir şekilde ele almalıdır. Bu noktada Türkiye İş Kurumu'na değişen şartlar ile ilgili yeni bir başvuru veya bildirim yapmak gerekebilir. Ayrıca, kısa çalışma uygulamasına son verileceği konusunda çalışanlara ve varsa, işyerindeki sendikaya da işverenlerce bildirimde bulunulması gerekecektir.

Kısa çalışma uygulamasına başvurma yeterliliği bulunmayan veya bu başvurusu reddedilen işverenler, 4857 sayılı İş Kanunu'nun ("İş Kanunu") Geçici 10. Maddesi uyarınca çalışanlarını 17 Nisan 2020 – 17 Temmuz 2020 dönemi için tamamen veya kısmen ücretsiz izne çıkarmış olabilirler. İşyerinin yeniden açılması ve çalışanların işyerine çağrılması kararı alındığında, söz konusu çalışanların işyerine çağrılma yöntemi önem arz etmektedir.

İş Kanunu'nda öngörülen bildirimlerin kural olarak yazılı ve imza karşılığında yapılması gerekir. Kısa çalışma uygulamasına dâhil edilmiş veya ücretsiz izne çıkarılmış olan çalışanların işyerine çağrılması konusunda da çalışanlara yazılı ve imza karşılığında bildirimde bulunulması gerekmektedir. Ancak küresel salgın döneminde bu yöntemin uygulanması mümkün olamayabilecektir. Dolayısıyla eğer çalışanlara fiziki belge ile bildirim yapmak ve onlardan imzalı suretleri talep etmek işveren açısından zorlayıcı ise, çalışanlara e-posta yoluyla bildirim yapılarak, kendilerinden e-postayı aldıklarını ve okuduklarını bildiren bir cevap göndermeleri talep edilebilir. Buna ek olarak, ıslak imzalı sayfanın fotoğrafını işverenle paylaşıp, işyerine dönüldüğünde ıslak imzalı sureti insan kaynaklarına teslim etmeleri de çalışanlardan talep edilebilir.

Kısa çalışma uygulamasına dâhil edilmiş veya ücretsiz izine çıkarılmış olan bazı çalışanların işyerine çağrılması ve fakat bazılarının çağrılmaması ve bu çalışanlar için kısa çalışma ve ücretsiz izin uygulamalarının devam ettirilmesi hukuken mümkündür. Ancak bu durumda, işverenin söz konusu çalışanları kısa çalışma veya ücretsiz izin uygulamasında tutmaya devam etmesinde objektif ve esaslı bir neden bulunmuyorsa, bu yöntem işverenin eşit davranma yükümlülüğüne aykırılık teşkil edebilir ve ilgili çalışanlar işverene karşı ayrımcılık iddiasında bulunabilir.

3. İş Sağlığı ve Güvenliği

İşverenlerin genel olarak oldukça kapsamlı iş sağlığı ve güvenliği yükümlülükleri bulunmaktadır. Buna ek olarak çeşitli devlet kurumları işyerlerinde COVID-19 küresel salgını kapsamında iş sağlığı ve güvenliği açısından alınması gereken bir dizi ek önlemler yayınlamıştır. Örneğin Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, iş sağlığı ve güvenliği önlemleri hakkında gerek çeşitli sektörlere özgü gerek genel nitelikte kılavuzlar yayınlamıştır. Benzer şekilde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, organize sanayi bölgeleri, fabrikalar ve teknoparklar gibi üretim merkezleri için alınması gereken tedbirleri yayınlamıştır. Bu kılavuzlara ilgili bakanlıkların web sitelerinden ulaşılabilmektedir.

Dolayısıyla iş sağlığı ve güvenliği, COVID-19 salgını süresince oldukça tartışılan konulardan biri olmuştur. Bu bağlamda, her ne kadar devlet bazı işyerlerinin yakında faaliyete geçebileceğini belirtmiş olsa da, söz konusu işyerlerinin faaliyetlerine devam edebilmeleri için gerekli sağlık ve güvenlik önlemlerini almış olmaları zorunludur.

Çalışanların işyerine geri çağrılması, işverenlerin aşağıdaki konularda şirket politikaları veya kuralları belirlemelerini gerektirebilecektir. Bu konularla ilgili olarak iş sağlığı ve güvenliği uzmanları ile görüşülmesi ve işyeri yeniden açılmadan önce gerekli önlemlerin alınması faydalı olacaktır.

  • Çalışanların birbirleriyle ve ziyaretçilerle olan sosyal mesafelerinin korunması; bu kişilerin birbirlerine temas etmesinin sınırlandırılması;
  • Hijyen kuralları konusunda afişlerin ve posterlerin hazırlanması;
  • Yeterli sayıda el yıkama alanları, el dezenfektanı ve peçetelerin sağlanması;
  • Ortak kullanım alanlarının temizlenmesi;
  • Çalışanlara virüsün semptomları ve eğer virüs ile enfekte olduklarına dair şüpheleri varsa ne yapmaları gerektiği hakkında bilgi verilmesi;
  • Risk grubunda yer alan çalışanlara yönelik ek önlemler alınması;
  • Virüsün semptomlarını gösteren çalışanların veya virüsün semptomlarını gösteren kişilerle aynı haneyi paylaşan çalışanların diğer çalışanlardan izole edilmesi; ve
  • İş seyahatleri ve toplantılar.

İşverenlerin iş sağlığı ve güvenliği konusunda bakanlıklar tarafından yayınlanan yeni kurallara uymalarının yanı sıra, çalışanlara da uymaları gereken kurallar hakkında eğitim vermeleri hayati önem taşımaktadır.

4. Testler ve Sağlık Taramaları

Kimi işverenler, işyerindeki sağlık ve güvenlik önlemleri çerçevesinde çalışanlarını ve ayrıca müşteriler ve ziyaretçiler gibi üçüncü kişileri sağlık testlerine ve sağlık taramalarına tabi tutmak isteyebilirler.

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ("Kanun") uyarınca, çalışanların veya ziyaretçilerin ateş ölçüm değerleri ve sağlık test sonuçları sağlık verisi, dolayısıyla özel nitelikli kişisel veri niteliğindedir. Bu kapsamda, işverenler çalışanların açık rızaları alınmaksızın bu verileri ancak (i) verilerin işyeri doktoru gibi gizlilik yükümlülüğü altında bulunan bir kişi tarafından kamu sağlığı ve güvenliği amacıyla işlenmesi veya (ii) Türk mevzuatında söz konusu veriyi işlemek için açık bir yasal dayanak olması (küresel salgının ciddiyeti göz önüne alındığında, yetkili devlet kurumları tarafından bu konuda özel talimatlar da yayımlanabilecektir) durumunda işleyebilir.

27 Mart 2020 tarihinde Kişisel Verileri Koruma Kurumu ("Kurum") COVID-19 ile mücadele sürecinde Kanun kapsamında bilinmesi gerekenlere ilişkin bir duyuru yayımlamıştır. Bu kapsamda, Kurum'a göre işverenler sağlık verilerinin işlenmesi bakımından çalışanın açık rızasını alma yoluna gidebileceği gibi, salgının yayılma hızı dikkate alınarak çalışan kendi rızası ile de hastalık bildirimi yapabilecektir. Her halükarda, sağlık verilerinin işyeri hekimleri tarafından açık rıza alınmaksızın işlenmesi mümkün görünmektedir. Ayrıca işverenlerin, aydınlatma yükümlülüğü kapsamında çalışanlara veya ziyaretçilere yapacağı bilgilendirmenin kısa, kolay erişilebilir, anlaşılır olması ve bilgilendirmede açık ve sade bir dil kullanılması gerekmektedir.

Yapılan açıklama ışığında işverenlerin tüm çalışanlarının sağlığını ve güvenliğini korumak için gerekli önlemleri alma yükümlülükleri bulunduğundan, çalışanların teste tabi tutulmak yerine, çalışanlardan (üretim tesislerinde çalışanlar hariç) COVID-19'un semptomlarını göstermeleri halinde bu durumu işverene bildirmelerinin talep edilmesi ya da testleri işyeri hekiminin yapması hukuken en sağlıklı yol olacaktır. Çalışanlardan birinin COVID-19'un semptomlarını göstermesi halinde ilgili çalışanın bu durumu işyeri hekimine bildirmesi ya da bir sağlık uzmanına muayene olmak için işverenden izin istemesi en doğru yöntem olacaktır.

5. İş Kazası

Bir çalışanın işi/görevi nedeniyle COVID-19'a yakalandığı tespit edilirse, bu durum iş kazası olarak kabul edilebilecektir. Böyle bir durumda bu olay dikkatli bir şekilde ele alınmalı ve işverenler, iş kazasının ilgili devlet kurumlarına bildirilmesi de dâhil olmak üzere tüm sağlık ve güvenlik yükümlülüklerine uyduklarından emin olmalıdır. Yukarıda (3) numaralı başlıkta bahsedilen tedbirlerin alınması virüsün yayılmasını ve dolayısıyla vaka sayısını azaltabileceği gibi olası bir iş kazasında işverenin sorumluluğunu azaltabilecek veya ortadan kaldırabilecektir.

6. Fesih Yasağı

İşyerinin yeniden açılması durumunda, işverenler disiplin uygulamaları ve olası işten çıkarmalar konusunda da dikkatli olmalıdır. Zira 17 Nisan 2020 tarihinden başlayarak 17 Temmuz 2020 tarihine kadar üç aylık süreyle, İş Kanunu'nun kapsamında olup olmadığına bakılmaksızın her türlü iş veya hizmet sözleşmesi, İş Kanunu'nun 25. maddesinin birinci fıkrasının (II) numaralı bendinde ve diğer kanunların ilgili hükümlerinde yer alan ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri sebepler dışında işveren tarafından feshedilemeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı fesih yasağı süresini altı aya kadar uzatmaya yetkili kılınmıştır.

Anılan fesih yasağına aykırı davranılması durumunda işten çıkarılan her işçi başına fesih tarihinde yürürlükte olan aylık asgari ücret tutarında idari para cezası doğabileceği gibi, feshin geçersiz sayılma riski de mevcuttur.

7. Yasal Süreler

İşverenler yeni normale geçiş sürecinde yasal işlemlerle ilgili bütün güncel gelişmeleri takip etmelidir. Yasal süreler, 30 Nisan 2020 tarihine kadar durdurulmuştu. 30 Nisan 2020 tarihli Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair Cumhurbaşkanı Kararı ile (zamanaşımı gibi) yasal sürelerin durma tarihi 15 Haziran 2020 tarihine kadar uzatılmıştır.

Originally published 08 May 2020

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.