Uluslararası uygulamada kabul edildiği üzere, inşaat sözleşmelerinde ve özellikle FIDIC tipi sözleşmelerde süre uzatımı ve ek ödeme gibi bir hak talebinde bulunulması için sözleşmede düzenlenen süre kısıtlamasına (time bar) uyulması ön koşul teşkil etmektedir. Diğer bir deyişle, yüklenicilerin, sözleşmede belirtilen süre içerisinde gerekli bildirimi yapmamaları, bazı taleplere ilişkin haklarının bir kısmını kaybetmelerine sebep olabilir.

Bu kapsamda, FIDIC 99 Kırmızı Kitap Madde 20.1 aşağıdaki gibidir:

“Yüklenici, Tamamlama Süresinin herhangi bir şekilde uzatılmasına ve/veya herhangi bir ek ödeme talep hakkına sahibi olduğunu düşünürse…  Yüklenici, talebe yol açan olay veya durumu açıklayarak Mühendise bildirimde bulunacaktır. Bildirim, mümkün olan en kısa sürede ve Yüklenicinin olay veya durumdan haberdar olduğu veya haberdar olması gerektiği tarihten en geç 28 gün sonra verilecektir.”

Türk Hukuku'nda time bar hükümlerine ve/veya süre uzatımına ilişkin özel bir hüküm bulunmamaktadır.  Türk Hukukunun temel ilkelerinden biri de “sözleşme özgürlüğü” olup Türk Borçlar Kanunu''nun 26. maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:

Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.

Dolayısıyla, sözleşmenin tarafları, hukukun emredici hükümlerine ve kamu düzenine aykırı olmadıkça, sözleşme hükümlerini kendi iradeleri doğrultusunda düzenlemekte serbesttirler. Sözleşme taraflarının her ikisi de tacir olduğu durumda, tacirlerin ticari hayatta ihtiyatlı davranmaları ve sözleşmenin içeriğini/akıbetini, sıradan tüketiciye kıyasla, daha net anlayabilecek durumda olmaları beklenmekte olup, sözleşme hükümlerinin geçerliliğinin/kabul edilebilirliğinin belirlenmesindeki eşikler daha yüksektir.

Nitekim Türk doktrininde de, basiretli bir yüklenici ve basiretli bir tacir olan müteahhittin, sözleşme müzakeresinin başlangıcından itibaren sözleşme süresini etkileyebilecek tüm hususları dikkate alması ve buna göre hareket etmesi önerilmektedir.  Dolayısıyla Türk Hukuku'nun uygulamasında, basiretli tacir olan yüklenicilerin hem sözleşme hükümlerini hem de sözleşme süresini etkileyebilecek ilgili olguları bilmeleri beklenmektedir.  Bu kapsamda, genel bir kanı olarak, taraflar arasında akdedilen sözleşmede yer alan time bar hükümlerinin, Türk Hukuku'na göre geçerli ve sözleşme tarafları bakımından bağlayıcı olduğu kabul edilmektedir.  Bu nedenle uluslararası inşaat pratiğinde, inşaat / FIDIC tipi sözleşmelerde yer alan sürelere yüklenici tarafından uyulması gerekmektedir. Buna uyulmaması durumu ise, yüklenicinin talep hakkının bir kısmını kaybetmesine neden olabilir. 

Nitekim Türk Mahkemeleri ve Yargıtay tarafından benimsenen tutum da yukarıda izah olunduğu gibidir.

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2001 yılında (26.02.2001 tarihli, 2000/4429 E. ve 2001/1032 K.), sözleşme özgürlüğü genel ilkesine ve inşaat sözleşmelerinde düzenlenen time bar maddesinin geçerli ve bağlayıcı olduğuna ilişkin olarak aşağıdaki şekilde karar vermiştir:

(FIDIC) inşaat sözleşmelerinde süre uzatımı talepleri, uluslararası yeknesaklığı sağlamak amacıyla sıkı kurallara bağlanmıştır. Süre uzatımının da muhtemel haksızlıkların önlenmesi bakımından taleplerin zamanında yapılması ve delillendirilmesi önem arz etmektedir. Bu nedenle davacının süresinde sözleşmeye uygun talepte bulunmaması ve belgelendirilmemesi nedeniyle süre uzatımı taleplerinin mühendis firmaca reddedilmesinde sözleşmeye aykırı bir tutum ve davranış yoktur. Davacının davadaki alacak talepleri süre uzatımına hak kazanmasına bağlı olup, ortada davacıya verilmesi gereken süre olmadığına göre davanın tümüyle reddi yerine kabulü doğru olmamıştır.

Bu doğrultuda, her ne kadar Türk Hukuku'nda time bar hükümlerine ve süre uzatımına ilişkin özel bir düzenleme bulunmasa da, gerek Türk yargısı gerekse de uluslararası uygulamada kabul edildiği üzere, yüklenicinin süre uzatımı ve/veya ek ödeme talebini, iddiasını doğrulayan belge ve bilgilerle birlikte sözleşmede düzenlenen time bar hükümleri kapsamında sunmaması halinde, yüklenici bazı talep haklarını kaybedebilmektedir.  Bu anlamda time bar hükümlerine uyulması, çoğu zaman, hakkın talep edilebilirliği için bir ön şart olarak gözlemlenmektedir.  Hal böyle olmakla birlikte, belli şartlar altında, söz konusu time bar hükümlerinin geçersiz olduğu ve/veya uygulanabilir olmadığı ileri sürülebilecektir.  Konuya ilişkin nitelemeyi yaparken dikkate alınması gereken pek çok husus vardır; bu anlamda sözleşme tarafları arasındaki yerleşik uygulamalar veya ilgili bildirimin belirlenen süre içerisinde yapılmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı durumlar bunlara birer örnek olarak gösterilebilir.  Ancak bu nitelemeyi yaparken konunun her bir olay bazında derinlemesine incelenmesi ve sonuca o şekilde varılması gerekmektedir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.