Hepinizin bildigi gibi son aylarda hayatimizi sekillendiren kuvvetli bir etken var: COVID-19! Yer kürenin her kösesinden insanin hayatini her anlamda etkileyen salgin, dünya toplumlarini hem bireysel hem de kolektif bir testten geçiriyor. Bir yandan sinirlari kapanan ve küresellesme rüzgârindan hiç olmadigi kadar uzaklasan dünya düzeni; diger yandan da uzun zaman sonra ilk defa yeknesak biçimde bir araya geliyor ve gerçek anlamda tek bir ortak paydada bulusuyor.

Bu anlamda teknolojinin getirdiklerinden de istifade eden dünya, fiziksel olarak yerellestikçe sanal olarak küresellesiyor ve bir yandan zayiflayan baglar diger yandan da hiç olmadigi kadar kuvvetleniyor. Iste tüm bu yasananlar neticesinde dilimize pelesenk olan "yeni normal" tabiri de esasinda insanoglunun bu yeni kosullara adaptasyon çabasini ifade ediyor. Oyunun kartlari yeniden dagitilirken, bir yandan krizi yönetmeye çalisan insanlar diger yandan kriz sonrasi için dogru sonuçlari çikarmanin gayretine giriyor.

Elbette, nüfusu alti milyari asan dünya toplumlarini topyekûn etkileyen bu denli büyük hadiselere her gün rastlamiyoruz. Fakat bir yandan hadisenin boyutunu düsünürken, diger yandan da kendimize su soruyu sormadan edemiyoruz; "karsilastigimiz tek küresel tehdit COVID-19 mu?".

Bir baska deyisle, günlük hayatimizi dogrudan etkiledigi ve sonuçlarini kisa vadede gösterebildigi için bir anda dünya gündemine oturan bu salgin gibi tehlikeli olan; fakat sonuçlarini uzun vadede gösterdigi ve günlük hayatimizi dogrudan etkilemedigi için istikrarli biçimde göz ardi edilen baska sorunlarimiz yok muydu?

Odanin içerisindeki fili henüz görmemis olanlariniz için hemen belirtelim, iklim krizinden ve küresel isinmadan bahsediyoruz. Fakat bu konudan, tam da su vakit (!) bahsetmemizin özel bir anlami var. Zira salginin insanlara getirdigi tüm aci tecrübelerin yani sira; yasananlardan çikartilabilecek birtakim emprik derslerin de oldugunu görüyoruz.

Özellikle, hepimizin bir ötekimiz için evlerinde gayreti neticesinde azalan hareketlilik CO2 salinim oranlarinda da muazzam bir degismeye sebep oluyor. Yapilan çalismalar, Ikinci Dünya Harbinden beri en düsük emisyon oranlarina ulastigimizi gösterirken, raporlar bunun bile küresel tehditleri ortadan kaldirmaya yeterli olmadigini belirtiyor1.

Birlesmis Milletler Dünya Meteoroloji Örgütü'nden (WMO) Lars Peter Riishojgaard, tüm bu yasananlari bir bilim deneyi gibi görerek; "Herseyi bir anda kapatirsak ne olur?" sorusuna cevap arayabilecegimizi belirtiyor. 2018 Pekin Olimpiyatlarini örnek gösteren Riishojgaard, hava kirliliginin bu sekilde "kapatilabilecegini" belirtirken, degisimin geçici olabileceginden bahisle henüz zafer ilan etmememizi ögütlüyor2.

944944a.jpg

Isveç'in Lund Üniversitesinden çevre bilimci Kimberly Nicholas da ulasim ve mobilite'nin toplam emisyonda %23 civari bir payi oldugunu vurgulayarak, hareketlilikteki azalmanin tarihi dönüsümdeki temel sebeplerden oldugunu belirtiyor3. Popülasyonun yüksek oldugu bölgeler daha çarpici düsüsler gösterirken, emisyonlarin %50 oraninda azaldigi New York bu durumun önemli bir örnegini olusturuyor.

NASA'nin uydu destekli OMI (Ozon Gözetim Cihazi - Ozon Monitoring Instrument) verilerine geldigimizde ise tablodaki degisim daha da netlesiyor. Kuzey Amerika'nin nitrojen dioksit saliniminda ortalama %30 oraninda bir düsüs tespit edilirken; 2015-2019 yillarinin Mart ayi ortalamalari ile 2020 yilinin Mart ayini karsilastirarak elde edilen sonuçlar, Washington'dan Boston'a kadar uzanan I-95 koridorunda önemli bir gelisme oldugunu gösteriyor4.

NO2 kodu ile ifade edilen nitrojen dioksit kirliliginin temel nedenlerinden birinin fosil yakitla çalisan araçlarin egzoz gazlari oldugunu belirten NASA, emisyon oranlarindaki keskin degisimin insan aktivitesindeki azalmadan kaynaklandigini degerlendiriyor5. Salgin öncesi yüksek hava kirliligine sahip diger ülkelerde de benzer sonuçlar tespit eden NASA; Pakistan'in Lahore bölgesinde %45 oraninda - Hindistan'in Delhi bölgesinde ise %55 oraninda azalma oldugunu raporluyor6.

Tüm bu verilerin bizlere gösterdigi tek bir sonuç varsa o da iklim krizinde degisimin mümkün oldugudur. Burada elbette gezegeni kurtarmak için herkesi evlerine kapatmaktan bahsetmiyoruz. Fakat kisa sürede elde edilen muazzam sonuçlar, mobilite alaninda temiz enerjiye dönüsümün önemini kavramamiz için yadsinamaz bir örnek sunuyor. Dolayisiyla, bu ivmeyi kaybetmemek ve yeni normale geçtigimiz günlerde dönüsümü sistemli sekilde devam ettirmek hepimiz için önemli bir çikarim olarak kendini gösteriyor.

944944b.jpg

Bu baglamda, temiz enerjinin gelecegine inanan hukukçular olarak bizler de bir süredir bu alandaki çalismalarimiza hiz vermis ve faaliyetlerimizi sizlere yine bu mecradan takdim etmistik. Bu alandaki en güncel çalismamiz ise "Electric and Hybrid Cars" dergisindeki kösemizde yayimlandi. Elektrikli ve hibrid araçlarin gelisimini hukuk perspektifinden inceledigimiz yazimizda, uluslararasi mukayeseli sistemlerin getirdigi en basarili tesvik ve regülasyonlari mercek altina aliyoruz.

Electric and Hybrid Cars dergisinde kaleme alacagimiz pek çok köse yazisindan ilki olma özelligi de tasiyan "Elektrikli Araçlar ve Regülasyon: Avrupa'dan Basarili Örneklere Hukuki Bir Bakis" baslikli yazimiza, buradan ulasabilirsiniz. TEHAD'in uzun yillardir alaninda tek yayin olarak çikarttigi derginin tamamini ise Turkcell Dergilik uygulamasindan edinebilirsiniz.

Footnotes

1. http:/www.rfi.fr/en/international/20200403-covid-19-biggest-drop-in-co2-emissions-since-wwii-but-little-impact-on-climate-change 

2. http:/www.rfi.fr/en/international/20200403-covid-19-biggest-drop-in-co2-emissions-since-wwii-but-little-impact-on-climate-change 

3. https://www.bbc.com/future/article/20200326-covid-19-the-impact-of-coronavirus-on-the-environment

4. https://www.nasa.gov/feature/goddard/2020/drop-in-air-pollution-over-northeast

5. https://svs.gsfc.nasa.gov/4810

6. https://airquality.gsfc.nasa.gov/

Originally published 13 May, 2020

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.