TEKNOLOJININ EVRIMI

Günümüzden yalnızca 24 yıl önce 1996 yılında yayımlanan "The Future of Law: Facing the Challenges of Information Technology" eserinde Richard Susskind'in, gelecekte avukatların müvekkilleriyle e-posta yoluyla iletişime geçeceğine dair yaptığı "gelecek tahmini"1 o dönem için oldukça şaşırtıcıydı. Bugün ise yalnızca müvekkillerimiz ile iletişim kurarken değil, işimizin her alanında teknolojinin işimizi nasıl şekillendirdiğine tanık oluyoruz. Hızla gelişen ve değişen dünyada, farklı sektörlerdeki pek çok şirket ve kuruluş müşterileriyle/çalışanlarıyla iletişimi sağlamak, işlerini daha hızlı ve daha efektif yürütebilmek gibi amaçlarla sosyal medya, mobil cihazlar, bulut bilişim ve büyük veriye yatırım yapmakta, böylece «dijital dönüşümü» benimseyerek çağın gereklerine ayak uydurmaya çalışmaktadır. Şüphesiz, bu değişim her sektörü etkilediği gibi hukuk sektörünü de yakından ilgilendirmektedir.

Endüstri 4.0 ve Yapay Zekâ

Endüstrinin tarihsel gelişimi incelendiğinde geçen zamanla beraber teknolojik gelişmelerdeki hızın ve karmaşıklığın arttığı ve insanlığın da bu değişime çok hızlı adapte olduğu görülebilecektir. Örneğin Endüstri 1.0 olarak adlandırılan ve buhar gücüyle çalışan mekanik üretim sistemlerine dayanan dönem yaklaşık 100 yıl sürmüştür, ancak Endüstri 3.0 olarak adlandırılan üretimde otomasyonu ileri safhalara taşıyan ve bilgi teknolojilerinin devreye girdiği dönem 1970'lerden günümüze kadar yaklaşık 40-50 yıl devam etmiş ve yerini "nesnelerin interneti"2, "yapay zekâ" gibi konseptleri temel alan ve içinde bulunduğumuz Endüstri 4.0 çağına bırakmıştır.3 Teknolojik gelişmelerdeki her geçen gün artan bu hız, hukuk emekçilerinin de çağa ayak uydurmak için ivedi şekilde hareket etmesi gerekliliğini gözler önüne sermektedir. Zira eski yöntemlerle mesleği devam ettirmeye yönelik çaba bir noktada sonuçsuz kalacak ve bugüne kadarki deneyimimizle sabit olduğu üzere teknoloji her alanı etkisi altına aldığı gibi hukuk mesleğini de derinden etkileyecek ve iş yapış biçimimizi kaçınılmaz biçimde değiştirecektir.

Endüstri 4.0 çağının en çarpıcı kavramlarından "yapay zekâya" biraz daha yakından bakmak hukuk sektöründe çağa ayak uydurmanın nasıl mümkün olabileceğini anlamak açısından önemlidir. Her ne kadar yapay zekâdan hep "çağımızın teknolojisi" şeklinde bahsedilse de aslında yapay zekâ kavramı ilk olarak 1950'li yıllarda Alan Turing tarafından ortaya atılmıştır. Turing bilgisayar biliminin kurucusu sayılmaktadır ve "makineler düşünebilir mi?" sorusunu ortaya koyarak yapay zekânın yolunu açmış olduğu kabul edilir.4

Yapay zekâ hakkında geçmişten günümüze farklı tanımlamalar yapılmıştır ancak yapay zekâyı en basit şekilde "insanların yapabildiklerini yazılımlar aracılığıyla makinelerin yapmasını sağlayan teknoloji" olarak özetleyebiliriz. Yapay zekâ yazılımları çeşitli donanımlar üzerinde çalışan ve veriden öğrenen yazılımlardır ve bu sistemleri geliştirebilmek için ilk adım verilerin toplanmasıdır. Verilerin güvenli bir şekilde depolanması, aktarılması, etik ve efektif algoritmalar ile anlamlandırılması ve günlük hayattaki problemlerin çözülmesi, özellikle rutin işleri otomatikleştirerek insanlar için zaman kaybı oluşturan unsurların minimize edilmesi hedeflenmektedir. Yapay zekânın bu hedefleri ve vasıfları göz önüne alındığında hukukun yapay zekâ sistemleri ile çözümler gerektiren bir alan olduğunu söylemek mümkündür. Özellikle yapay zekânın sağladıklarıyla şu aşamada dahi dosya tasnifi, karar destek sistemi gibi uygulamalar hukuk emekçilerine destek olabilmektedir.5 Değişimin ve gelişimin hızı göz önüne alındığında önümüzdeki yıllarda yapay zekânın hukuk emekçilerinin hayatının ayrılmaz bir parçası olacağı ve sadece rutin işlerde değil çok daha karmaşık olan işlerde de kullanım alanına sahip olacağı ise güçlü bir biçimde öngörülmektedir. Uyuşmazlıkların yapay zekâ ve robotlar eliyle çözümlenmesi, icra kurumlarına gerek kalmaksızın mahkeme ve hakem kararlarının blok zinciri platformları üzerinden icra edilebilmesi, akıllı sözleşmelerin tasarlanması ve bunlardan doğan uyuşmazlıkların otomatik uyuşmazlık çözüm yöntemleriyle çözülmesi gibi henüz tam anlamıyla gelişmemiş ve yaygınlaşmamış teknolojilerin gelişimi ve standart uygulama haline gelmesi ile şu anda hayal dahi edemediğimiz farklı iş yapış biçimlerinin hayatımıza dâhil olması geleceğin teknolojileriyle mümkün olabilecektir.

Legal Tech Nedir?

Hukuk ve teknolojiyi yan yana koyduğumuzda akla gelen ilk kavram "Legal Tech" kavramıdır. Legal Tech, hukuk hizmetlerini sunmak ve hukuk endüstrisinde kullanılmak üzere geliştirilmiş yazılımları ve teknolojileri ifade eden bir terimdir. Lider konumunda olan Relativity6, Intapp7 gibi bazı Legal Tech araçları yaklaşık 20 yıldır varlığını sürdürmektedir.8 Aslında bu durum hukuk, bilim ve teknoloji ilişkisinin çok da yeni olmadığını göstermektedir. Fakat her alanda olduğu gibi hukuk alanında da her geçen yıl teknolojik gelişmeler hızını arttırmakta ve bugün bize uzak gelen ve biraz da tereddütle yaklaştığımız uygulamalar yakın bir gelecekte hayatımızın ayrılmaz bir parçası olmak için geliştirilmektedir.

Özellikle son yıllarda hem dünyada hem de Türkiye'de meydana gelen bazı gelişmeler hukuk emekçileri arasında hukukta teknoloji kullanımına ilişkin farkındalığın arttığını gözler önüne sermektedir. Örneğin "yapay zekâ, dijitalleşme, Legal Tech ve hukuk" üzerine barolar ve üniversitelerce sıklıkla toplantılar düzenlenmekte ya da güvenli elektronik imza, elektronik sözleşme, duruşmalarda kullanılan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi ("SEGBİS") gibi elektronik yöntemlere ilişkin kanunlaştırma çalışmaları yürütülmektedir. Bunun yanında hukuk büroları "Legal Tech" olarak adlandırılan hukuk teknolojilerine olan ilgisini arttırmakta, tahkim kurumları özellikle çevrimiçi duruşmalara yönelik çalışmalarını sıklaştırmaktadır.

Bu adaptasyonun en önemli sebeplerinden biri teknolojik gelişmelerin hukuk emekçilerinin hayatını kolaylaştırmasıdır. Zira tüm bu teknolojik gelişmeler avukatlık mesleğindeki iş yükünün büyük bir bölümünü oluşturan bürokratik süreçlerdeki tekrarlı işlerin otomatikleştirilmesi vesilesiyle, hız artışının sağlanmasını mümkün kılmaktadır. Özellikle tahkimin en önemli vaatlerinden birinin de hız ve verimlilik olduğu göz önüne alındığında yapay zekânın ve Legal Tech araçlarının tahkim alanında kullanımının yaygınlaşması tahkim uygulayıcıları bakımından büyük önem taşımaktadır.

Hukuk emekçilerini ve özellikle tahkim uygulayıcılarını son zamanlarda oldukça meşgul eden dijitalleşme, yapay zekâ ve "Legal Tech" gibi konular, tüm dünyayı etkisi altına alan ve çalışma alışkanlıklarımızdan sosyal yaşantımıza hayatımızın neredeyse her alanında önemli değişikliklere yol açan Covid-19 pandemisiyle beraber tekrar gündemimizde üst sıralara yerleşmiştir. Zira uzaktan çalışmanın büyük önem kazandığı, sınırların kapandığı ve hatta tüm dünyada evden çıkmanın dahi uzun bir süre mümkün olmadığı bu dönemde işlerimizi devam ettirebilmenin tek yolunun teknolojiye ayak uydurmak olduğunu biraz dramatik fakat çarpıcı bir şekilde deneyimlemiş olduk.

Özellikle Türkiye:de ve dünyada tahkimin yeniliklere açık ve değişime kendini hızlıca adapte edebilen bir uyuşmazlık çözüm yolu olması sebebiyle, tahkim uygulayıcılarının bu konudaki farkındalığının ve talebinin yüksek olduğunu gözlemlemek mümkündür. Nitekim, 2018 yılında yapılan bir Uluslararası Tahkim Anketi'nde yapay zekâ, bulut sistemi, çevrimiçi duruşma gibi teknolojilerin daha sık kullanılmasına yönelik olarak sorulan soruya katılımcıların verdiği yanıtlar teknolojik taleplerin tahkim uygulamasına da yöneldiğini göstermektedir.9

994846a.jpg

COVID-19 SÜRECI: YÜRÜMEKTEN KORKARKEN KOŞMAYA BAŞLAMAK

Covid-19 ve Covid-19'u dünya çapında kontrol altına alabilmek için alınan birçok önlem her sektör gibi hukuk sektörünün pek çok alanında da kendisini göstermektedir. Özellikle Covid-19'un tahkim yargılamalarındaki en büyük etkisi duruşmalara yönelik olmuştur. Aslında yukarıdaki ankette yer alan cevaplara bakıldığında katılımcıların uluslararası tahkimde daha sık kullanılmasını tercih ettiği teknolojilerden biri olan çevrimiçi duruşmaların, diğer teknolojilere nazaran daha arka planda kaldığı görülmektedir. Ancak Covid-19 sürecinin, yargılamaların devam edebilmesi açısından tarafları "istenmeyeni istemeye" sürüklediğini de söylemek mümkündür.

Covid-19 etkilerinin yavaş yavaş azaldığı ve önlemlerin gevşetildiği şu anki süreçte ise eski şartlarla duruşmaları yürütmek bir süre daha mümkün olmayacak ve "yeni normale" alışmamız gerekecek gibi görünmektedir. Dolayısıyla taraflar ve/veya hakem heyeti uzun sürecek bir erteleme konusunda hemfikir olmadıkça duruşmaların çevrimiçi yürütülmesi söz konusu olabilecektir.

Covid-19'un Tahkim Yargılamalarına Etkisi

Covid-19'un da etkisiyle 2020 yılının ilk çeyreğinden itibaren çevrimiçi duruşmalara duyulan ihtiyacın arttığı ortadadır. Bu ihtiyaç gerek tahkim kurumlarını gerek hakemleri ve tarafları küresel tahkim topluluğunun deneyimlerinden faydalanmaya yöneltmiştir. Zira tahkim, farklı yargı yerlerinden tarafların dâhil olduğu bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olduğu için teknolojinin imkânlarından faydalanıp yargılamaları devam ettirmek oldukça değerlidir. Her ne kadar çevrimiçi duruşma Covid-19 öncesinde de tartışılan ve uygulanan/uygulanması mümkün olan bir dava yönetim tekniği olsa ve dünyanın önde gelen tahkim kurumları arasında olan Milletlerarası Ticaret Odası ("ICC"), Londra Uluslararası Tahkim Mahkemesi ("LCIA"), Hong Kong Uluslararası Tahkim Merkezi'nin ("HKIAC") tahkim kuralları ve Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticaret Hukuku Komisyonu ("UNCITRAL") kuralları uyarınca kullanılsa da Covid-19 ile bu yöntem duruşmaların devam edebilmesi için bazı durumlarda neredeyse bir zorunluluk haline gelmiştir. Çevrimiçi duruşma yapılması ilk bakışta lojistik açıdan nispeten daha kolay gözükse de, sürecin sorunsuz olması için güçlü ve güvenli bir internet bağlantısının sağlanması, kullanılacak gerekli yazılım ve donanımın belirlenmesi, tanık ifadeleri için kaliteli video bağlantısı, hakemler ve taraflar ile avukatları için ayrı sanal odalar oluşturmaya imkân veren bir platform kullanılması ve farklı zaman dilimindeki katılımcılara uygun olacak şekilde saatin planlanması ve bazı benzer noktalardaki etkenlerin varlığını da unutmamak gerekir.

Yeni normale alışma çabası içerisinde duruşmaların nasıl yapılacağı sorusunun yanı sıra belgelerin nasıl sunulacağı, yeni bir tahkim başlatılmak istenirse bu sürecin nasıl başlatılıp ilerleyeceği gibi sorular ve sorunlar da Covid-19 ile beraber gündeme gelmiştir. Gerek çevrimiçi duruşmalar gerek belgelerin sunulmasında kullanılan dijital yöntemler bakımından hem Türkiye'de hem de dünyada farklı tahkim kurumları farklı tedbirler alarak süreci efektif bir şekilde yönetmek için harekete geçmiştir.

(a) Covid-19 Sürecinde Türkiye'deki Tahkim Kurumları

Türkiye'de COVID-19 sürecinde tahkim kurumlarının yönelimi sürecin yönetimi hususunda hakem heyetine ve taraflara özerklik tanımak yönünde olmuştur. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ("TOBB") Tahkim Divanı ve İstanbul Tahkim Merkezi ("ISTAC") sürecin nasıl ilerleyeceğini tarafların ve hakem heyetinin anlaşmasına bırakmıştır. Bu süreç içerisinde ISTAC nezdinde 23 dosyada yargılama devam etmiştir ve yalnızca bir dosyada tarafların talebi ve hakem heyetinin de kararı doğrultusunda yargılamaya ilişkin sürelerin durdurulmasına karar vermiştir. Ayrıca Türkiye'de de ilk olarak ISTAC, Covid- 19'un getirdiği zorunluluklara ayak uydurmak ve taraflara ve hakemlere rehberlik edebilmek amacıyla on maddeden oluşan "Çevrimiçi Duruşma Usul ve Esaslarını" yayımlamıştır.10 Bu kurallar duruşma hazırlıklarına, duruşmaya katılacak kişilere, belge sunulması ve tanık/bilirkişi dinlenilmesine ve duruşmanın yönetimine ilişkin esasları içermektedir. Bu usul ve esaslar ile ISTAC, tarafların ve hakemlerin yeni teknolojileri kullanırken uygulamada karşılaşabilecekleri sorunları da göz önünde bulundurarak oluşabilecek soru işaretlerini gidermek açısından önemli bir adım atmıştır.

(b) Covid-19 Sürecinde Dünyadaki Tahkim Kurumları

16 Nisan 2020 tarihinde 12 tahkim kurumu ve Ticari Tahkim Kurumları Uluslararası Federasyonu ("IFCAI") bir araya gelerek ortak bir bildiri yayımlamış ve Covid-19'un olumsuz etkilerini azaltmak adına tarafları ve hakem heyetini tüm dava yönetim teknikleri kullanarak gereksiz gecikmeleri engellemeye davet etmiştir.11 Bu kapsamda tahkim kurumlarının aldıkları tedbirleri aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:

994846b.jpg

994846c.jpg

Tahkim kurumları Covid-19 kapsamında alınan önlemlere ilişkin olarak da yayımladıkları rehber notlar ve duyurularda teknolojik yöntemlere atıfta bulunmayı ihmal etmemiştir. Örneğin ICC, 9 Nisan 2020 tarihinde yayımladığı rehber12 ile derdest tahkim yargılamalarının devamı ve yeni açılacak olan tahkim yargılamaları için, zaten hâlihazırda yürürlükte olan ICC Tahkim Kuralları'na atıf yaparak, çevrimiçi dava yönetim araçlarının nasıl kullanılacağı konusunda taraflara ve hakem heyetine yol göstermiş, konferansları ve duruşmaları telekonferans, video konferans gibi yöntemlerle yürütmek konusunda tavsiyelerde bulunmuştur. Ayrıca çevrimiçi duruşmalara yönelik olarak ortaya çıkabilecek bir endişe olan "gizlilik" sorununa yönelik olarak bir "siber protokol" de bu rehber notta yer almaktadır.13 Aşağıdaki anket sonucundan14 da görülebileceği üzere, tahkim yargılamalarının temel taşlarından biri olan gizliliğe verilen önem göz önüne alındığında Covid-19 tedbirleri kapsamında teknoloji kullanımına yanıt arayan bir rehber notun gizlilik ihtiyacına da cevap verme kaygısı taşıması aslında ileride çıkabilecek gizlilik tartışmalarının da önünü kesmek yönünde bir adım olmuştur. Benzer şekilde HKIAC da çevrimiçi duruşmalar için bir rehber not yayımlayarak15 ICC gibi gizliliğe vurgu yapmış ve özellikle bulut temelli platformlar kullanılırken video konferansların şifre korumalı olması, çevrimiçi duruşmaya katılacak olan kişilerin isimleri, bulundukları yer gibi detayların taraflar ve hakem heyeti ile paylaşılması, taraflar ve hakem heyeti için şifre korumaları ayrı sanal odaların sağlanabilmesi gerekliliklerini vurgulamıştır.

DIS, ICSID, LCIA, SCC, İsviçre Odaları Tahkim Kurumu ("SCAI") bu süreçte belgelerin eposta yoluyla ibrazının da mümkün olduğunu ifade etmiştir.

Kurumsal tahkimin yanı sıra ad hoc tahkimde de benzer kolaylıkların kullanılabilmesi amacıyla SCC, Eylül 2019'dan beri tahkim yargılamalarında tarafların ve hakem heyetinin iletişimi ve belge paylaşımı için kullandığı SCC Platformu'nu Mayıs 2020'den itibaren ad hoc tahkimler bakımından da Ad Hoc Platform adıyla erişilebilir hale getirmiş ve bu hizmeti Covid-19 sebebiyle 31 Aralık 2020'ye dek ücretsiz olarak sağlayacağını duyurmuştur.16

Covid-19 krizinin getirdiği değişiklikler çevrimiçi duruşmaları ve elektronik belge ibraz yöntemlerini uluslararası tahkim bakımından, krizin aşıldığı durumda dahi, sıradan bir yöntem haline getirecek gibi görünmektedir. Bu sebeple, özellikle bu zorlayıcı dönemde, pratiğin gelişmesi ve gerek tarafların gerek hakemlerin yeni normal diyebileceğimiz teknolojik araçlara alışması büyük önem taşımaktadır.

Covid-19'un Mahkemelere Etkisi

Pandeminin Türkiye'de etkisini göstermesiyle birlikte Türkiye'de mahkemeler açısından da farklı önlemlere başvurma ihtiyacı hissedilmiş ve yaklaşık üç ay süresince duruşmalar ertelenmiş ve özellikle usul kanunlarında öngörülen süreler bakımından adli süreler durdurulmuştur. İlk aşamada TBMM genel kurulunda 7226 sayılı ve 25 Mart 2020 tarihli Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun kabul edilmesiyle yargıda hak kayıplarının önüne geçilmesi amacıyla birtakım sürelerin işlemesi ve bazı işlemlerin yapılması durdurulmuştur.

Bu kanunla geriye etkili olarak 13 Mart 2020 tarihinden itibaren, dava açma, icra takibi başlatma, şikayet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; İdari Yargılama Usulü Kanunu, Ceza Muhakemeleri Kanunu ("CMK") ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda ("HMK") taraflar bakımından belirlenen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler durdurulmuştur. Yine aynı kanunla 22 Mart 2020 tarihinden itibaren ise İcra ve İflas Kanunu ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlarda belirtilen süreler ve bu kapsamda hâkim veya icra ve iflas daireleri tarafından tayin edilen süreler; nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere tüm icra ve iflas takipleri, taraf ve takip işlemleri, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınması, ihtiyati haciz kararlarının icra ve infazına ilişkin işlemler 30 Nisan 2020 tarihine kadar durdurulmuştur.

Suç ve ceza, kabahat ve idari yaptırım ile disiplin hapsi ve tazyik hapsi için kanunlarda düzenlenen zaman aşımı süreleri, CMK'da düzenlenen koruma tedbirlerine ilişkin süreler, HMK'da düzenlenen ihtiyati tedbiri tamamlayan işlemlere ilişkin sürelerin ise kanunun kapsamında olmadığı ve bu sürelerin işlemeye devam edeceği düzenleme altına alınmıştır.

Bununla birlikte Kanun, salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı'nın söz konusu durma süresini bir seferliğine ve altı ayı geçmemek üzere uzatabileceğini ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabileceğini düzenlemiştir. Bu hüküm uyarınca Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 30 Nisan 2020 tarihli Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair Cumhurbaşkanı Kararı'yla; 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nda öngörülen zorunlu idari başvuru yoluna ilişkin süreler hariç olmak üzere, sürelerin durmasına ve işlemlerin yapılamamasına dair süreyi 15 Haziran 2020 tarihine kadar uzatma kararı almıştır.

Durdurulan bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren (16 Haziran 2020) işlemeye başlamıştır.

Öte yandan 7226 Sayılı Kanun duruşmaların ve müzakerelerin ertelenmesi konusunda Hâkimler ve Savcılar Kurulu'nu ("HSK") yetkili kılmıştır. HSK öncelikle 30 Mart 2020 tarihinde aldığı kararla tutukluluğun değerlendirilmesi yönünden ve acil işler, dava zamanaşımı yakın olan soruşturma ve kovuşturma dosyaları, yürütmenin durdurulması istemleri ile ivedi sayılacak diğer iş ve işlemler haricindeki ilk derece adli ve idari yargı mercileri ile bölge adliye ve bölge idare mahkemelerine ait duruşma, müzakere ve keşiflerin 30 Nisan 2020 tarihine kadar ertelenmesine karar vermiştir. HSK aynı kararında CMK'ya göre tutukluluk değerlendirmesinin zorunlu olduğu durumlarda, tutuklu ve müdafinin SEGBİS uygulaması üzerinden dinlenilerek duruşmaların icra edilmesini kararlaştırmıştır.

Yaşanan gelişmeleri dikkate alan HSK 30 Nisan 2020 tarihli kararıyla 30 Mart 2020 tarihinde aldığı tedbir kararlarının 15 Haziran 2020 tarihine kadar uzatılmasına karar vermiştir.

Türkiye'de geliştirilen ve pandemi öncesinde uygulamaya koyulan teknolojik imkanlarla bu süreçte pek çok işlem çevrimiçi olarak yapılabilmiştir. Var olan teknolojik sistemlere yeni özelliklerin de eklenmesiyle pandemi sürecinde güzel bir sınav veren Türkiye geçmiş yıllarda teknolojiye yaptığı yatırımların meyvelerini toplamıştır. Teknolojinin kullanılmasıyla adliyelere gitmeden dosyalar incelenebilmiş ve yeni belgeler dosyalarına sunulabilmiş, tebligatlar elektronik yollarla ilgilisine ulaştırılmış, ceza yargılamalarında kişilerin duruşma salonlarına uzaktan bağlanabilmeleri sağlanmıştır. Ancak her şeye rağmen pandemi süreci bize göstermiştir ki: Adli işlemlerin yürütülmesinde teknolojiye duyulan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Pandemi sürecinde vatandaşların ve avukatların adliyelere gitmeden işlerini çevrimiçi olarak yapabilmelerinin önemi daha iyi anlaşılmıştır ve ilerleyen zamanda benzer durumlarla karşılaşılması ihtimali göz önüne alınarak adli işlemlerin vatandaş ve avukatlar adliyelere gitmeden yapılabilmesine imkan sağlayacak teknolojik imkanların geliştirilmesi gerekmektedir.

Click here to continue reading ...

Footnotes

1. https://www.forbes.com/sites/bernardmarr/2020/01/17/the-future-of-lawyers-legal-tech-ai-big-data-and-online-courts/#75db5e56f8c4

2. Türkçe ismi "nesnelerin interneti" olan bu kavramın orijinal ismi "internet of things", yani IOT'dir. Amerikan Federal Ticaret Komisyonu nesnelerin internetini "günlük kullanımımızda olan nesnelerin internete bağlanıp veri gönderip alması kabiliyeti" olarak tanımlamıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz: https://www.ftc.gov/system/files/documents/reports/federal-trade-commissionstaff- report-november-2013-workshop-entitled-internet-things-privacy/150127iotrpt.pdf

3. https://www.endustri40.com/endustrinin-gelisimine-bakis/

4. Harun Pi̇ri̇m, "Yapay Zeka", Journal of Yaşar University, 1/1, 2006, s. 89. (https://dergipark.org.tr/tr/pub/jyasar/issue/19113/202842)

5. https://www.istanbulbarosu.org.tr/files/docs/Yapay_Zeka_Caginda_Hukuk2019.pdf

6. https://www.relativity.com/

7. https://www.intapp.com/

8. https://www.ft.com/content/d9d475c2-d544-11e9-8d46-8def889b4137

9. http://www.arbitration.qmul.ac.uk/media/arbitration/docs/2018-International-Arbitration-Survey---The-Evolution-of-International-Arbitration-(2).PDF

10. https://istac.org.tr/uyusmazlik-cozumu/tahkim/istac-cevrimici-durusma-usul-ve-esaslari/

11. Kahire Bölgesel Uluslararası Tahkim Merkezi ("CRCICA"), Alman Tahkim Enstitüsü ("DIS"), ICC, Uluslararası Uyuşmazlık Çözümü Merkezi ("ICDR"), Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıklarının Çözüm Merkezi ("ICSID"), Kore Ticari Tahkim Kurulu ("KCAB"), LCIA, Milano Tahkim Odası ("CAM"), HKIAC, Stockholm Ticaret Odası ("SCC"), Singapur Uluslararası Tahkim Merkezi ("SIAC"), Viyana Uluslararası Tahkim Merkezi ("VIAC") kurumlarının ve IFCAI'ın ortak bildirisi için bkz.: https://iccwbo.org/content/uploads/sites/3/2020/04/covid19-joint-statement.pdf

12. https://iccwbo.org/publication/icc-guidance-note-on-possible-measures-aimed-at-mitigating-the-effects-of-the-covid-19-pandemic/

13. https://iccwbo.org/content/uploads/sites/3/2020/04/guidance-note-possible-measures-mitigating-effects-covid-19-english.pdf

14. http://www.arbitration.qmul.ac.uk/media/arbitration/docs/2018-International-Arbitration-Survey---The-Evolution-of-International-Arbitration-(2).PDF

15. https://www.hkiac.org/sites/default/files/ck_filebrowser/HKIAC%20Guidelines%20for%20Virtual%20Hearings_2.pdf

16. https://sccinstitute.com/scc-platform/ad-hoc-platform/

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.