Rekabet Kurumu (“Kurum”), 2022 yılına dair Faaliyet Raporu'nu (“Rapor”) 23 Ağustos'ta yayımlamıştır. Rapor'a göre, 2022 yılında dünya genelinde, tüm piyasalarda ve iktisadi ilişkilerde adil bir rekabet ortamı sağlama ve hukuka aykırı uygulamaları engelleme amaçlarını gerçekleştirebilmek için rekabet hukuku regülasyonlarında, uygulamalarında ve ilgili merci kararlarında artış gözlemlenmiştir.

Teknolojinin hızla gelişmesiyle yeni iş yapma biçimleri ortaya çıkmıştır. Bu durum, geleneksel ihlallerin yanı sıra atipik ihlallerin çoğalması sonucunu doğurmuştur. Rekabet hukukunun uygulama alanını genişleten ve derinleştiren bu gelişmelere uyum sağlamak, proaktif bir yaklaşımla önlem almak ve regülasyonları takip etmek piyasalardaki tüm aktörler için daha da önemli hale gelmiştir. Bu gelişmenin bir sonucu olarak, ülkemizde Rekabet Kurumu başta olmak üzere tüm global ve yerel otoritelerin faaliyetlerinin yoğunluğunda ve etki alanında artış meydana gelmiştir.

İhlallerde Artış ve Sektörel Dağılım

2022 yılında Rekabet Kurulu'nun (“Kurul”) sonuçlandırdığı toplam 342 adet dosyanın dağılımlarına bakıldığında, 245 adedinin birleşme, devralma, ortak girişim ve özelleştirme işlemlerini içerdiği, 78 adedinin rekabet ihlallerine ve 19'unun ise, muafiyet ya da menfi tespit başvurusuna ilişkin olduğu görülmektedir. Bu istatistiklere göre, bir önceki seneyle karşılaştırıldığında rekabet ihlallerinin sayısının ve çapının artış gösterdiği anlaşılmaktadır. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'daki rekabet ihlali düzenlemelerine istinaden yürütülen soruşturmalar sonucunda karara bağlanan dosyaların yaklaşık %79'u gıda endüstrisi, bilişim teknolojileri ve platform hizmetleri, tarım ve tarımsal ürünler sektörlerine ilişkindir. İlgili oldukları konu bakımından ise, söz konusu dosyaların büyük bir çoğunluğu, sektörde hakim durumun kötüye kullanılması ve rekabeti sınırlayıcı anlaşmalar, uyumlu eylemler ve kararlar hakkındadır.

Kurul tarafından 2022 yılında yürütülen soruşturmalar neticesinde toplam değeri 1.7 milyar TL'yi bulan ciddi miktarda idari para cezasına hükmedilmiştir. Bu yaptırım açısından, gıda endüstrisi sektörü 1,06 milyar TL ile cezanın en büyük kısmının uygulandığı sektör olarak öne çıkmaktadır. Onu 307 milyon TL ile bilişim teknolojileri ve platform hizmetleri sektörü ve 186,7 milyon TL ile tarım ve tarımsal ürünler sektörü takip etmektedir. Bu kapsamda 2022 yılında yürütülen soruşturmalar neticesinde hükmedilen idari para cezalarının %92'sinin bu üç sektöre yönelik olduğu gözlenmektedir. Kurul'un 2022 yılı içinde yalnızca yerinde incelemenin engellenmesi nedeniyle verdiği toplam 115.268.235 TL değerindeki idari para cezası ise, yerinde inceleme yetkisinin kullanılması halinde teşebbüslerin iş birliği konusunda göstermesi gereken hassasiyeti hatırlatır niteliktedir.

İlgili rekabet ihlali dosyalarının beşte birinden fazlasında resen soruşturmaya başlandığı göz önünde bulundurulduğunda, Kurul'un piyasa denetimlerini yürütürken herhangi bir bildirime gereksinim duymadığı söylenebilir. Bu sebeple, teşebbüslerin uyum mekanizmalarının sağlıklı işlemesi, olası soruşturmalar açısından hayati önem taşımaktadır.

Ayrıca Kurum'un Etki Analizi Raporu kapsamında Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD) metodolojilerine dayanılarak yapılan hesaplamalara göre, 2021-2022 yıllarında yürütülen faaliyetler sonucunda tüketicilere sağlanan faydanın Kurum'un bütçe giderlerinin 208 katı olduğu ifade edilmiştir.

Kurul'un Yaklaşımı ve Önleyici Tedbirler

Rapor'a göre, Kurul'un rekabet savunuculuğu faaliyetleri kapsamında 2022 yılı sonu itibarıyla devam eden incelemelerinin ilişkili olduğu sektörler akaryakıt, çevrim içi reklamcılık, ilaç, düzenli hatlarla konteyner taşımacılığı ve konteyner liman hizmetleri pazarı, hızlı tüketim malları perakendeciliği ve otomotiv piyasaları şeklinde sıralanmaktadır. Bu incelemeler, ilgili sektörlerdeki rekabet sorunlarını tanımlamak ve rekabetçi işleyişin temini için alınması gereken önleyici hukuk tedbirlerini belirlemeye yardımcı olmaktadır.

Kurumun çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarına gönderdiği görüşlerle de rekabet savunuculuğu faaliyetini yerine getirdiği anlaşılmaktadır. Bu görüşlerde “yürürlüğe girecek mevzuatın ya da ilgili kurum veya kuruluş tarafından hayata geçirilecek bir uygulamanın rekabetçi bakış açısıyla incelenmesi ve mümkün olduğu ölçüde o mevzuat metnine ya da uygulamaya rekabetçi bakış açısının dâhil edilmesi1 gereği ön plana çıkarılmaktadır.

Kurum'un 2023 yılı içerisinde tamamlanmayı planladığı söz konusu sektör incelemelerini başlatma gerekçeleri de önemlidir. Şöyle ki;

  • Akaryakıt sektörü incelemesi ile sektörün yapısı ve işleyişi analiz edilerek mevcut veya olası rekabet sorunlarının tespiti ile etkin rekabetin tesisi için çözüm önerileri geliştirilmesi amaçlanmaktadır.
  • Çevrim içi reklamcılık sektörünün son yıllardaki teknolojik ilerlemeler ve internetin yaygın kullanımıyla birlikte hızla büyüyen bir alan haline gelmesiyle, ulusal ve uluslararası düzeydeki güncel gelişmeler ışığında sektördeki davranışsal ve/veya yapısal rekabet sorunlarının tespiti ve bunlara yönelik mücadele politikalarının geliştirilmesi amaçlanmaktadır.
  • İlaç sektörünün yapısı ve işleyişi incelenerek, tedarik zincirinin her aşaması özelinde rekabeti etkileyen faktörlerin ve bu faktörlerin rekabet sorunlarına yol açma biçiminin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Sonrasında Kurum, adil rekabeti sağlamak için gerektiğinde önlemler alarak, uygulamada izlemelerini sürdürmeyi öngörmektedir.
  • Otomotiv sektöründe başlatılan inceleme kapsamında tedarik ve arz sorunları, araçlara yönelik vergi ve fiyatlama politikaları, dağıtım kanalları ve satış sonrası hizmetler ile teknolojik gelişmeler bağlamında dijitalleşme ve elektrikli araçlar konuları ele alınarak, rekabetçi piyasa yapısını etkileyen faktörlere ve sektördeki yapısal sorunlara yönelik çözüm önerileri geliştirilmesi hedeflenmektedir.

Günümüzde sektörden bağımsız olarak tüm şirketler, ana faaliyetlerini sürdürmekle birlikte, aynı zamanda değişen hukuki düzenlemelere uyum sağlama, Rekabet Kurumu gibi düzenleyici ve denetleyici otoritelerin uygulamalarını takip etme ve sürdürülebilirlik ile itibar yönetimi gibi konuları gündemlerinde tutma gerekliliği taşırlar. Bu konulara yönelik değerlendirmeleri ışığında faaliyetlerini düzenleme ihtiyacı içindedirler.

Bu doğrultuda şirketlerin güncel düzenlemeleri takip ederek ilgili regülasyonlara uyum sağlamalarını ve olası yaptırımlardan ve itibar kaybından kaçınmalarını sağlamak için önleyici tedbirler öngören bir yaklaşımla yönetilmeleri son derece önemlidir. Bu sayede potansiyel hukuki riskleri erken tespit etmek mümkün olacak ve şirketlerin yasal uyuşmazlıklara ve soruşturmalara hazırlıklı olmaları sağlanabilecektir. Ayrıca şirket içinde etik değerlerin içselleştirdiği bir iş kültürünün oluşturulması da böylelikle mümkün olacaktır. Ek olarak, etkin bir yönetişim ile yatırımcıların güveninin korunması, müşteri ve çalışan istikrarının sağlanması ve sürdürülebilir bir itibar değeri oluşturulması gibi unsurların temini için uyum mekanizmalarının sağlam bir şekilde işlemesi gerekmektedir. Zira söz konusu mekanizmalar, risk yönetimini kolaylaştıracaktır. Aynı zamanda şirket faaliyetlerinin izlenebilirliğini sağlayarak şirkete kriz durumlarına daha etkili yanıt verme yeteneği kazandıracaktır. Böylece şirket iktisadi faaliyetlerini yürütürken her türlü riski en aza indirmesiyle kendi bünyesinde oluşabilecek anlaşmazlıkları daha kolay bir şekilde yönetebilecektir. Daha da önemlisi, üçüncü taraflardan kaynaklanan risklerin veya kamu soruşturmalarında maruz kalınabilecek yaptırımların etkisi büyük ölçüde azaltılabilecektir. Örneğin yakın zamanda Kurul'un teşebbüsler arası anlaşmalar nedeniyle çalışan mobilitesi ve emek karşılığı ücretlerin etkilendiği gerekçesiyle 16 teşebbüs hakkında toplam 151 milyon TL tutarında cezaya hükmettiği kararı, şirketlerin sadece ekonomik açıdan adil rekabet alanında değil, aynı zamanda farklı denetleyici otoriteler veya yargı mercileri tarafından birçok alanda yaptırıma maruz kalabileceğini göstermektedir. Söz konusu Kurul kararıyla ilgili daha önce İngilizce dilinde hazırladığımız yazıya  buradan erişebilirsiniz.

Sonuç

Rekabet Kurumu'nun son yıllardaki proaktif yaklaşımı sebebiyle, tüm piyasalarda küçük veya büyük ölçekteki teşebbüsler arasında ayrım yapmaksızın, yukarıda belirtilen sektörlerdeki teşebbüsler başta olmak üzere tüm teşebbüsler, sektörlerine özgü düzenlemelere uyum sağlamalı, bünyelerindeki potansiyel ihlalleri önceden belirleyerek düzeltmeli, soruşturma konusu olabilecek durumlardan kaçınmalı ve şirket içi uyum mekanizmalarını bu doğrultuda güçlendirmelidir.

Rapordan anlaşılacağı üzere, teşebbüsler faaliyetlerinin ekonomik etkilerine yönelik kurumsal sorumluluklarını gözden kaçırmadan, uyum programlarını potansiyel rekabet ihlallerini önleyici mekanizmaları da içerecek şekilde inşa etmelidir. Bu sayede olası bir soruşturma neticesinde yüksek idari para cezaları ile karşılaşma riski azaltılabilir ve sektör genelinde adil rekabet ortamının sağlanmasına katkıda bulunulabilir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, teşebbüslerin bir ihlal şüphesi halinde veya daha önemlisi herhangi bir ihlal tespit edilmeden önce uyum konusundaki tutumları ve aldıkları önlemler, olası bir soruşturma sonucunda uygulanacak yaptırımlar ve sektördeki itibarları üzerinde de ciddi bir etki yaratabilmektedir.

Kurum'un 2022 yılı Faaliyet Raporunun tam metnine buradan erişebilirsiniz.

1 Rekabet Kurumu 2022 Yıllık Raporu, s. 104.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.