ÖZET

Rekabet hukukunda dikey anlaşmalar, teşebbüslerin üretim ve dağıtım sürecini en iyi şekilde kurmalarını ve bunun doğal sonucu olarak genellikle pazarda markalar arası rekabetin artmasını sağlarken; belirli koşulları sağlamaları halinde 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ("4054 sayılı Kanun")'un 4. maddesinde yer alan yasaklamadan muaf tutulabilmektedirler.

Anahtar Kelimeler: Dikey Anlaşmalar, 2002/2 Sayılı Tebliğ, Grup Muafiyeti, Rekabet Hukuku, 4054 Sayılı Kanun.

GİRİŞ

Bilindiği üzere, dikey anlaşmalara ilişkin düzenlemeler, 4054 sayılı Kanun ve 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği ("Tebliğ")'nde yer almaktadır. 4054 sayılı Kanun'un 4. maddesine göre, "Belirli mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır." Yine 4054 sayılı Kanun'un 5. maddesinde yer alan şartların sağlanması halinde ise, teşebbüsler arası anlaşmaların 4. maddenin uygulanmasından muaf tutulmasına karar verilebilir.1 Söz konusu muafiyet ise, Tebliğ ile grup muafiyeti tanınması şeklinde olabileceği gibi bireysel muafiyet kararı verilmesi şeklinde de olabilmektedir. Tebliğ uyarınca, üretim ve dağıtım zincirinin farklı seviyelerinde faaliyet gösteren iki veya daha fazla teşebbüs arasında yapılan "dikey anlaşmalar" 4054 sayılı Kanun'un 4. maddesindeki yasaklamadan grup olarak muaf tutulmuştur. İşbu makalemizin konusunu ise, Tebliğ kapsamında dikey sözleşmelere tanınan grup muafiyeti oluşturmaktadır.

I. TEBLİĞ'İN KAPSAMI

Tebliğ'in "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde, dikey anlaşmalar, "üretim veya dağıtım zincirinin farklı seviyelerinde faaliyet gösteren iki ya da daha fazla teşebbüs arasında belirli mal veya hizmetlerin alımı, satımı veya yeniden satımı amacıyla yapılan anlaşmalar" şeklinde tanımlanmaktadır. Bir diğer deyişle, piyasadaki konumları gereği birbirine rakip olmayan teşebbüslerin arasındaki dağıtım, franchise, yetkili servis, bayilik sözleşmeleri gibi sözleşmeler dikey sözleşmeler kapsamındadır. Tebliğ'in 7. maddesinde belirtildiği üzere, bu Tebliğ dikey anlaşmaların yanı sıra dikey uyumlu eylemlere de aynı kriterler göz önünde bulundurularak uygulanmaktadır.

İlaveten, bütün dikey anlaşmalar bu Tebliğ kapsamında muaf tutulmamaktadır. Önemle belirtmek gerekir ki, Tebliğ ile sağlanan muafiyet, sağlayıcının dikey anlaşma konusu mal veya hizmetleri sağladığı ilgili pazardaki pazar payının %40'ı aşmaması durumunda uygulanır. Bu noktada muafiyet için teşebbüs(ler)e ait pazar payının hesaplanması da önem arz etmektedir.

Tebliğ'de yer alan şartlar uyarınca özellik arz eden dikey anlaşmalar ve dikey anlaşmaları grup muafiyeti kapsamı dışına çıkaran sınırlamalara ilişkin ayrıntılı bilgi aşağıda yer almaktadır:

1. Dikey Anlaşmalarda "Fikri Haklar"

Mal veya hizmetlerin alımı, satımı veya yeniden satımına ilişkin düzenlemelerle birlikte fikri hakların alıcıya devri veya alıcı tarafından kullanımıyla ilgili hükümler içeren dikey anlaşmalar da, söz konusu fikri hakların anlaşmanın asli konusunu oluşturan mal veya hizmetlerin alıcı veya alıcının müşterileri tarafından kullanımı, satımı veya yeniden satımı ile doğrudan ilgili olması ve bu fikri hakların devri veya kullanımının anlaşmanın esas amacını oluşturmaması kaydıyla, Tebliğ'de öngörülen grup muafiyetinden yararlanabilmektedir.

Ayrıca, fikri haklara ilişkin hükümler, bu Tebliğ ile muaf tutulmayan anlaşmalarla aynı amacı taşıyorsa, bu defa muafiyetten yararlanamazlar.

2. Rakip Teşebbüsler Arası Yapılan Dikey Anlaşmalar

Aynı coğrafi pazarda faaliyet gösterip göstermediklerine bakılmaksızın, Türkiye'de aynı ürün pazarında faaliyette bulunan veya bulunma potansiyeline sahip sağlayıcılar "rakip teşebbüs" olarak değerlendirilmektedir.

Rakip teşebbüsler arasında yapılan dikey anlaşmalar, Tebliğ ile tanınan muafiyetten yararlanamaz. Zaten rakip iki teşebbüs arasındaki anlaşma "yatay anlaşma" mahiyetinde olması sebebiyle de Tebliğ kapsamında olmayacaktır.

Ancak sağlayıcının söz konusu malın hem üreticisi hem dağıtıcısı olduğu; fakat alıcının sadece dağıtıcısı olduğu halde böylesi iki teşebbüs arasında yapılan anlaşma muafiyetten yararlanabilecektir.

3. Anlaşmaları, Grup Muafiyeti Kapsamı Dışına Çıkaran Sınırlamalar

a) Yeniden Satış Fiyatının Belirlenmesi

Sağlayıcı tarafından, alıcının uygulayacağı sabit veya asgari satış fiyatının belirlenmesi kesinlikle yasaktır. Ancak, sabit veya asgari satış fiyatına dönüşmemesi koşuluyla sağlayıcının, alıcının azami satış fiyatını belirlemesi veya alıcıya satış fiyatını tavsiye etmesi mümkündür. Alıcıya bildirilen azami veya tavsiye nitelikteki satış fiyatlarının asgari veya sabit fiyata dönüşmemesi için, söz konusu fiyatların azami veya tavsiye niteliğinde olduğunun yayınlanan fiyat listelerinde ya da ürünün üzerinde açıkça belirtilmesi gerekmektedir.

b) Bölge ve Müşteri Sınırlaması

Tebliğ'in 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde dört başlık altında sayılan bölge veya müşteri paylaşımı türleri, anlaşmaları grup muafiyeti dışına çıkartan sınırlama olarak kabul edilmemektedir.

  • Alıcının müşterilerince yapılacak satışları kapsamaması kaydıyla, sağlayıcı tarafından kendisine veya bir alıcıya tahsis edilmiş münhasır bir bölgeye ya da münhasır müşteri grubuna yapılacak aktif satışların kısıtlanması,
  • Toptancı seviyesinde faaliyet gösteren alıcının son kullanıcılara yönelik satışlarının kısıtlanması,
  • Bir seçici dağıtım sistemi üyelerinin yetkili olmayan dağıtıcılara satış yapmalarının kısıtlanması,
  • Birleştirilmek amacıyla tedarik edilen parçaların söz konusu olması halinde, alıcının bunları üretici konumundaki sağlayıcının rakiplerine satmasının kısıtlanması.

Teşebbüslere münhasır bir bölge veya müşteri grubu vermek suretiyle tanınan koruma mutlak bir koruma değildir. Alıcı teşebbüsler kendilerine tahsisli bölgeye veya müşteri grubuna satış yaparken sisteme dâhil diğer alıcıların ancak aktif rekabetinden korunabilirler. Bu bölgeye veya müşteri grubuna yapılacak pasif satışların kısıtlanması ise, anlaşmayı grup muafiyeti dışına çıkartan bir ihlal olarak değerlendirilecektir.

Aktif satış, başka bir alıcının münhasır bölgesindeki veya münhasır müşteri grubundaki münferit müşterilere mektup veya ziyaret gibi doğrudan pazarlama yöntemleriyle gerçekleştirilen satışlar olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca, diğer bir alıcının bölgesinde satış yeri veya dağıtım deposu kurmak da aktif satış kapsamındadır. Başka bir alıcıya tahsis edilmiş bölgedeki veya müşteri gruplarındaki müşterileri doğrudan hedefleyen reklamlar veya promosyonlar da diğer aktif satış yöntemleri arasında sayılabilir.

Pasif satış ise, başka bir alıcının bölgesindeki veya müşteri grubundaki müşterilerden gelen ve alıcının aktif çabaları neticesi olmayan talepleri karşılamaktır. Alıcı malın teslimatını müşterinin adresine götürerek yapsa dahi, bu satış pasif satış anlamına gelecektir. Medya aracılığı ile yapılan genel nitelikli reklamlar veya promosyonlar, pasif satış yöntemi olarak değerlendirilecektir. İnternet ve benzeri yollarla yapılan satışlar da genellikle pasif satıştır. Ancak, başka bir alıcının münhasır bölgesindeki veya müşteri grubundaki müşterilere elektronik posta gönderilmesi, söz konusu müşterilerden böyle bir talep gelmediği sürece, aktif satış yöntemi olarak değerlendirilecektir. Katalog gönderme suretiyle yapılan satışların değerlendirilmesinde de aynı yaklaşım uygulanacaktır.

Önemle belirtmek gerekir ki, sözleşmeye konulacak pasif/aktif satış yasaklarının açıkça belirtilmesi gerekmekte olup, "bölgesi dışına satmayacaktır" gibi ibareler Rekabet Kurulu'nda tartışmaya sebep olabilecektir. Örneğin, pasif satışların kısıtlanmasının yasak olduğu bir durumda, bu tarz bir ibare her ikisinin de yasaklandığı anlamına gelebilmektedir.

c) Seçici Dağıtım Sistemleri

Seçici dağıtım sistemi üyelerine son kullanıcılara yapılacak satışlar bakımından aktif veya pasif satış yasağı getirilememektedir. Sağlayıcı konumundaki teşebbüs belirli bir bölgede sınırlı sayıda alıcıya mal vereceğini belirtmek suretiyle münhasır bölgeler oluştursa dahi, alıcıların bölge dışındaki son kullanıcılara yapacakları aktif veya pasif satışlar engellenemez. Ancak, sistem üyesi bir alıcının faaliyetlerini sürdürdüğü satış noktasının yerini değiştirmesi veya yeni bir satış noktası açması sağlayıcı tarafından engellenebilir. Ancak, sistem üyesi bir alıcının internet satışları için internet sitesi açması, yeni bir fiziki satış noktası açmak olarak kabul edilmeyecektir. Seçici dağıtım sistemini kısmen de olsa rekabete açan diğer düzenleme Tebliğ'in 4. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yapılmıştır. Buna göre, dağıtım sistemi olarak seçici dağıtım sistemini tercih eden teşebbüsler, sistem üyesi alıcılara tek elden satın alma yükümlülüğü getiremez.

d) Diğer Sınırlamalar

Parçaların birleştirilmesi ile oluşturulan ürünlerin söz konusu olduğu tedarik anlaşmalarına ilişkin diğer bir düzenleme de Tebliğ'in 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer almaktadır. Bu tür parçaları satan sağlayıcı ile bu parçaları birleştirerek üretimde kullanan alıcı arasında akdedilen tedarik anlaşmasında, sağlayıcının bu parçaları son kullanıcılara veya alıcı tarafından malların bakımı ya da onarımıyla yetkilendirilmemiş tamircilere yedek parça olarak satması engellenemez.

Görüldüğü üzere, söz konusu sınırlama yukarıdakinden farklı olarak alıcı tarafından sağlayıcıya getirilmektedir. Bu duruma örnek olarak bisiklet zinciri üreten sağlayıcı ile bu zincirleri bisiklet üretiminde kullanan alıcı arasındaki ilişki verilebilir. Alıcı konumundaki bisiklet üreticisi sağlayıcı konumundaki zincir üreticisinin, zincirleri nihai kullanıcılara veya yetkilendirilmemiş, bir başka deyişle, bağımsız tamircilere satmasını yasaklayamaz. Ancak, alıcı konumundaki bisiklet üreticisi yetkilendirdiği kendi tamircilerine zincirleri sadece kendisinden alma zorunluluğu getirebilir. Ayrıca zincir üreticisinin başka bisiklet üreticilerine satış yapması yasaklanabilir.

4. Rekabet Etmeme Yükümlülüğü

Tebliğ'in 3. maddesinde rekabet etmeme yükümlülüğü, alıcının anlaşma konusu mal veya hizmetlerle rekabet eden mal veya hizmetleri üretmesini, satın almasını, satmasını ya da yeniden satmasını engelleyen doğrudan ya da dolaylı yükümlülük olarak tanımlanmıştır.

Buna ek olarak, rekabet etmeme yükümlülüğünün süresi büyük önem arz etmektedir. Alıcılara sözleşmede getirilen belirsiz süreli veya süresi beş yılı aşan rekabet etmeme yükümlülüğü sözleşmenin Tebliğ'de yer alan muafiyetten yararlanmasını önlemektedir. Rekabet etmeme yükümlülüğünün yukarıda belirtilen süreyi aşacak şekilde zımnen yenilenebileceğinin kararlaştırılması halinde ise, aynı şekilde rekabet etmeme yükümlülüğü belirsiz süreli sayılmaktadır. Buna aykırı olarak konulan rekabet etmeme yükümlülükleri ise, sözleşmeyi grup muafiyeti kapsamından çıkaracaktır.

SONUÇ

Tebliğ'de belirtilen şartların sağlanmaması halinde, bir dikey anlaşma Tebliğ kapsamı dışında kalmaktadır ve 4054 sayılı Kanun'un 4. maddesi denetimine tabi olmaktadır. Bu durumda yine 4054 sayılı Kanun'un 5. maddesindeki şartların sağlanmaması halinde, bireysel muafiyetten de yararlanılamayacaktır. Tebliğ kapsamındaki muafiyetten yararlanabilmek için dikey sözleşmelerin dikkatli bir şekilde incelenmesi gerekmekte olup, hepsinin her şartta grup muafiyetinden yararlanacağı yanılgısına düşülmemelidir.

Footnotes

1. a) Malların üretim veya dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında yeni gelişme ve iyileştirmelerin ya da ekonomik veya teknik gelişmenin sağlanması,

b) Tüketicilerin bundan yarar sağlaması,

c) İlgili piyasanın önemli bir bölümünde rekabetin ortadan kalkmaması,

d) Rekabetin (a) ve (b) bentlerindeki amaçların elde edilmesi için zorunlu olandan fazla sınırlanmaması.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.