Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu'nun, meri teminat mektuplarının bedelleri ve henüz ibraz edilmemiş çek yapraklarının kanuni karşılıkları yönünden bankanın talebi üzerine, ihtiyati haciz kararı verilip verilemeyeceği hususunda 2016/1 E. ve 2017/6 K. numaralı kararı 29 Haziran 2018 tarihli ve 30463 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.

Zira, söz konusu hususta, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ile 19. Hukuk Dairesi kararları arasında içtihat aykırılığı bulunmaktaydı.

1. 11. Hukuk Dairesi'nin ihtiyati haciz kararı verilebileceğine ilişkin görüşü:

11. Hukuk Dairesi, meri teminat bedeli bakımından banka ile lehtar arasındaki ilişki ve henüz ibraz edilmemiş çek yapraklarına ait kanuni sorumluluk tutarı bakımından banka ile çek hesabı sahibi arasındaki ilişkinin öncelikle sözleşme hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği gerek bankacılık uygulaması gerek çekler bakımından Çek Kanunu'nun 3/3-2 maddesi tahtında bu iki talebin dayanağının gayri nakdi kredi niteliğinde olduğu, gayri nakdi kredi alacakları ile ilgili olarak da İcra İflas Kanunu'nun ("İİK") 257. maddesinde yer alan koşulların varlığı halinde ihtiyati haciz istenebileceği, bankalar ile meri teminat mektubu lehtarı ve çek hesabı sahipleri arasındaki sözleşmelerdeki alacakların muacceliyeti konusundaki düzenlemeler esas alınarak bu alacakların muaccel olup olmadığı değerlendirilerek sonuca varılması gerektiği görüşündedir.

2. 19. Hukuk Dairesi'nin ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğine ilişkin görüşü:

19. Hukuk Dairesi, İİK madde 42 uyarınca ilamsız icra takibinin konusunun para alacakları ve teminat verilmesi olduğunu, meri teminat mektubunun depo edilmesi için açılan davaya depo davası denildiği, bu nedenlerle riski gerçekleşmeyen meri teminat mektupları bedeli ile bankanın ödemek zorunda olduğu ancak henüz ödemediği asgari çek bedelleri yönünden İİK madde 275 uyarınca ihtiyati haciz istenemeyeceği, zira anılan madde sadece para borcundan bahsedildiği, dolayısıyla meri teminat mektubu veya çek bedeli yönünden muaccel alacak bulunmadığı, teminat mektubu bedelinin paraya çevrilmediği ve asgari çek tutarının ödenmediği gözetilerek, ihtiyati haciz talebinin kabul edilmemesi gerektiği görüşündedir.

Özetle; her iki daire de ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın muaccel olması gerektiği görüşündedir. Ancak 11. Hukuk Dairesi, banka ile lehtar arasındaki sözleşmelerde "risk gerçekleşmeden bankanın teminat mektubu veya karşılıksız çekle ilgili ödenecek risk bedelinin depo ettirilebileceği" hükmü varsa depo ettirme yetkisinin ihtiyati haciz isteme yetkisini de içerdiği görüşündedir. 19. Hukuk Dairesi ise bankanın ödeme yapmadığı sürece alacağın muaccel olmayacağını ve ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği görüşündedir.

İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu durumu değerlendirerek aşağıdaki yönde karar vermiştir:

  1. Henüz nakde çevrilmeyen banka teminat mektupları ile ilgili olarak teminat mektubundaki meblağın tahsili için genel haciz yolu ile takip yapılamaz. Zira para alacağından kaynaklanan borç, risk gerçekleşmediği ve bankanın henüz bir ödemesi bulunmadığı için muaccel olmamıştır. Dolayısıyla, İİK madde 257/1 tahtında da muaccel olmayan bir alacak için ihtiyati haciz kararı verilemez.
  2. Çek Kanunu'nun 3. maddesi tahtında, muhatap banka süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde yasal sorumluluk miktarına kadar ödeme yapmak; karşılığının kısmen bulunması durumunda ise kalan meblağı tamamlamakla yükümlüdür. Bu ödeme külfeti, hesap sahibi ile muhatap banka arasındaki gayri nakdi kredi sözleşmesi ile bankalara yükletilmiş olduğundan, borçlunun bankadaki mevduatının bankaca müşterisine verilen her çek yaprağı için yasal sorumluluk miktarı ile sınırlı olarak banka lehine rehinli olduğunun kabulü gerekir. Bankanın verdiği çek karnesinde bulunan her bir çek yaprağının kullanılıp kullanılmadığı, özellikle 31.12.2020 tarihine kadar, düzenleme tarihinden önce çekin ibrazının yasaklanmış olması nedeniyle çekte fiilen vadenin kabul edilmiş olması karşısında bankanın riskinin ancak kullanılan ve karşılıksız kalan çekler açısından söz konusu olabileceği, risk gerçekleşmemişse muaccel bir alacaktan söz edilemeyeceği ve dolayısıyla muaccel olmayan bir alacak için de ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği açıktır.
  3. 11. Hukuk Dairesi'nin yukarıda belirtildiği üzere banka ile lehtar arasındaki gayri nakdi kredi sözleşmesinde ileride ödenecek risk bedelini "depo ettirebileceği" hükmü varsa bunun ihtiyati haciz talep etme yetkisini içerdiği görüşüne ilişkin ise, "depo etmek" ifa etmek anlamına geldiğinden depo ettirme yetkisi, alacağın mevcut olduğunu göstermediği gibi istenebilir olduğunu da göstermez. Dolayısıyla, banka bu hükümle riskten kaynaklanacak alacağını garanti altına almış olduğundan özel hukuki koruma müessesi olan ihtiyati hacze ihtiyacı da kalmamaktadır.
  4. Geciktirici şarta bağlı alacaklarda, işlemin hükümleri hukuki işlemin yapıldığı tarihte değil şartın gerçekleştiği anda başlar. Dolayısıyla bu işlemin alacaklı lehine bir hak doğurup doğurmayacağı henüz belli olmadığından bu alacağın genel haciz yolu ile tahsil edilmesi mümkün değildir. Henüz tazmin edilmeyen teminat bedelinin risk gerçekleşmeden önce mevcut ve muaccel bir alacak niteliğinde olduğu söylenemeyecek ve ihtiyati haciz de talep edilemeyecektir.

Sonuç olarak; Yargıtay, "İhtiyati haciz, "icra işlemi" değil, özel geçici hukuki koruma müessesesi olup, ancak İcra ve İflas Kanunu'nun 257. maddesindeki şartlar çerçevesinde sadece "para alacakları" için öngörüldüğünden, teminat alacakları için ihtiyati haciz kararı verilemez." şeklinde içtihadı birleştirme kararı vermiştir.  

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.