A. Belgelerin Doğru Olmaması

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ("TTK") 549.maddesi birtakım belgelerin doğru olmaması halinde sorumluluk hususunu düzenlemektedir

"Şirketin kuruluşu, sermayesinin artırılması ve azaltılması ile birleşme, bölünme, tür değiştirme ve menkul kıymet çıkarma gibi işlemlerle ilgili belgelerin, izahnamelerin, taahhütlerin, beyanların ve garantilerin yanlış, hileli, sahte, gerçeğe aykırı olmasından, gerçeğin saklanmış bulunmasından ve diğer kanuna aykırılıklardan doğan zararlardan, belgeleri düzenleyenler veya beyanları yapanlar ile kusurlarının varlığı hâlinde bunlara katılanlar sorumludur."

Maddeye göre hukuki sorumluluğun doğması için zararların;

  1. Kuruluş,
  2. Sermaye artırımı/azaltımı,
  3. Birleşme, bölünme, tür değiştirme ve
  4. Menkul kıymet ihracıyla İlgili olması gerekmektedir.

Buna göre bunlara ilişkin belge, beyan, taahhüt ve garantilerin yanlış, hileli, sahte, gerçeğe aykırı olmasından, gerçeğin saklanmış bulunmasından ve diğer kanuna aykırılıklardan doğmuş olması gerekmektedir.

Anonim şirketlerde hukuki sorumluluğa ilişkin davalarda dava ehliyeti zarar görenlere ait olmaktadır. Buna göre somut olayın özelliklerine göre şirketin kendisi, pay sahipleri, işlem dolayısıyla pay sahipliği sıfatını yitirenler, menkul değerleri iktisap edenler olabilmektedir.

B. Sermaye Hakkında Yanlış Beyanlar ve Ödeme Yetersizliğinin Bilinmesi

En önemli unsurunun "sermaye unsuru" olduğu anonim şirketlerde sermaye önceden tespit edilmiş ve belirli olmak zorundadır. Anonim şirketlerde ortaklar sadece vaat etmiş oldukları sermaye kadar sorumlu olmaktadırlar. Şirket Alacaklılarının alacaklarını elde etmeleri amacıyla sadece şirket malvarlıklarına müracaat edebildiklerinden ötürü şirket sermayesi olarak gözüken değerler alacaklıların bir nevi teminatını teşkil etmektedir.

Alacaklıların sahip olduğu bu teminata olan güveni korumak amacıyla kanun koyucu 6102 sayılı TTK'nın 550.maddesinde Sermaye Hakkında Yanlış Beyanlar ve Ödeme Yetersizliğinin Bilinmesi hususunu düzenlemektedir. Böylelikle sermaye ile sermayeye ilişkin beyanların, taahhütlerin ve ödemelerin gerçeğe uygun olarak yapılması sağlanmaya çalışılmaktadır.

Bu madde ile sermaye tamamıyla taahhüt olunmamış veya karşılığı kanun veya esas sözleşme hükümleri gereğince ödenmemiş iken, taahhüt edilmiş veya ödenmiş gibi gösterenler ile kusurlu olmaları şartıyla, şirket yetkilileri, bu payları üstlenmiş kabul edilecekleri ve payların karşılıkları ile zararı faiziyle birlikte müteselsilen ödemek zorunda olacakları hükme bağlanmaktadır.

Buna ek olarak maddenin ikinci fıkrasını sermaye taahhüdünde bulunanların ödeme yeterliliğinin bulunmadığını bilen ve buna onay verenlerin, söz konusu borcun ödenmemesinden doğan zarardan sorumlu olacağı madde ile düzenlenmekte ve böylelikle şirket alacaklılarının korunması amaçlanmaktadır. Bu fıkra ile sermaye taahhüdünün gerçeği yansıtması fakat taahhütte bulunan kişilerin ödeme güçlerinin yeterli olmaması durumlarında da sermayenin korunmasını sağlamak adına buna sebebiyet veren kişilerin müteselsil sorumlu olmalarını öngörmektedir.

TTK'nın 562.maddesinin 9.fıkrasında,  562.maddesinin 9.fıkrasında, 550.maddede belirtilen huşulara aykırı hareket edenlerin, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılacağı öngörülmektedir.

Değer Biçilmesinde Yolsuzluk

Anonim şirketler, alacaklılarına karşı sadece şirket malvarlıkları ile sorumlu olduklarından dolayı kanun koyucu, TTK'nın 343.maddesinin 1.fıkrasında konulan ayni sermaye ile kuruluş sırasında devralınacak işletmelere ve ayınlara, şirket merkezinin bulunacağı yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce değer biçilmesi gerektiğini belirtmektedir.

Kanun, değerleme raporunda uygulanan değerleme yönteminin somut olayın özellikleri bakımından herkes için en adil ve uygun seçim olduğu; sermaye olarak konulan alacakların gerçekliğinin, geçerliğinin ve tahsil edilebilirlikleri ile tam değerleri; ayni olarak konulan her varlık karşılığında tahsis edilmesi gereken pay miktarı ile Türk Lirası karşılığı, tatmin edici gerekçelerle ve hesap verme ilkesinin icaplarına göre açıklanacağını öngörmektedir.

Anonim şirketlerde sermayenin sağlıklı şekilde teşekkül edebilmesi ve bunun korunması ilkesine uygun olarak kanun koyucu TTK'nın 551.maddesinde Ayni sermayenin veya devralınacak işletme ile ayınların değerlemesinde emsaline oranla yüksek fiyat biçenlerin, işletme ve aynın niteliğini veya durumunu farklı gösterenler ya da başka bir şekilde yolsuzluk yapanların bundan doğan zarardan sorumlu olduklarını belirtmektedir.

TTK'nın 562/10 hükmünde, 551.maddeye aykırı hareket edenlerin doksan günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılacağı belirtilmektedir.

Halktan Para Toplamak

6362 sayılı Sermaye Piyasaları Kanunu'nun 16.maddesinin 1.fıkrası hükmüne göre paysahibi sayısı 500'ü aşan anonim şirketlerin payları halka arz olunmuş sayılmaktadır. Fıkraya göre bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine tabidir.

Halka açık ortaklıkların Sermaye Piyasası Kurulunun denetimine tabi olmaktan başka kamuyu aydınlatma, kar payı dağıtımı, dışardan bağımsız denetim gibi bir takım özel hükümlere tabi olmaktadırlar.

TTK'nın 552.maddesi uyarınca Sermaye Piyasası Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla, bir şirket kurmak veya şirketin sermayesini artırmak amacıyla yahut vaadiyle halka her türlü yoldan çağrıda bulunmak suretiyle para toplanması yasaklanmaktadır.

Bu maddeye aykırı hareket edenler, 562/11 uyarınca altı aydan iki yıla kadar hapis cezası almaları öngörülmektedir.

Kurucuların, Yönetim Kurulu Üyelerinin, yöneticilerin ve Tasfiye Memurlarının Sorumluluğu

TTK'nın 553.maddesi kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal etmeleri halinde, hem şirkete, hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı vermiş oldukları zarardan sorumlu olduklarını belirtmektedir.

Madde, kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişilerin, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmadıklarını belirtmektedir. Kanun, sorumluluk kıstaslarını yumuşatmak adına hiç kimsenin kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamayacağını ve bu sorumlu olmama durumunun gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamayacağını belirmektedir.

Denetçilerin Sorumluluğu

Kanun, anonim şirketlerde sermayenin korunması ilkesi uyarınca şirketin ve şirketler topluluğunun yıl sonu ve konsolide finansal tablolarını, raporlarını, hesaplarını denetleyen denetçi ve özel denetçiler; kanuni görevlerinin yerine getirilmesinde kusurlu hareket ettikleri takdirde hem şirkete hem de pay sahipleri ile şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarar dolayısıyla sorumlu olduğunu belirtmektedir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.