Genel Olarak

Yurt dışındaki devlet mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklar ile tahkime tabi uyuşmazlıklar bakımından bu uyuşmazlıkların nihai sonucunu önceden temin edebilmek maksadıyla zaman zaman Türkiye'de geçici hukuki koruma kararı alınmasına ihtiyaç duyulabilmektedir. Zira dava sonucunda haksız çıkacağını düşünen tarafın, uyuşmazlığın görüldüğü ülke dışındaki mal ve alacaklarını kaçırma yoluna gitmesi, uygulamada pek çok kez rastlanılan bir durumdur.

Geçici Hukuki Koruma Tedbirleri Bakımından Yetkili Mahkeme

Yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'unda ("MÖHUK") yer alan "Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder" şeklindeki 40'ıncı madde gereğince, geçici hukuki koruma kararı vermeye yetkili olan Türk mahkemeleri, iç hukuktaki yer itibariyle yetki kurallarına göre belirlenir.

İhtiyati haciz geçici hukuki korumanın özel bir türü olup 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nunda ("İİK") düzenlenmiştir. İİK'nun 50'inci maddesine göre "Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir."

İhtiyati tedbir bakımından ise, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ("HMK") 390'ıncı maddesi gereğince, "İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir." HMK'nun yetkiye ilişkin 390'ıncı maddesinin, yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar açısından amaca ve ihtiyaca uygun olarak yorumlanması gerektiği, buradaki yetki kuralının, taraflar arasındaki uyuşmazlığın esası hakkında Türk mahkemelerinin yetkisi bulunmaması veya tahkim anlaşmasının varlığı halinde dahi Türk mahkemelerinin koruyucu ve önleyici nitelikte tedbir kararı verebileceği1 şeklinde yorumlanması gerektiği, doktrin tarafından da ifade edilmektedir. Dolayısıyla yabancı devlet mahkemelerinin yetkilendirildiği veya tahkim şartı olması halinde dahi amaca göre yorum yapılarak Türk mahkemelerinin geçici hukuki koruma tedbirlerine ilişkin karar vermekte yetkili oldukları sonucu doğmaktadır.

Türk Yüksek Yargısının Yabancılık Unsuru Taşıyan Uyuşmazlıklar Bakımından Geçici Hukuki Koruma Tedbirlerine Yaklaşımı

Yargıtay'ın ilgili daireleri tarafından konu hakkında verilmiş emsal kararların ne yönde olduğuna bakmak gerekirse;

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 2008/4717 E. 2008/6504 K. ve 12.06.2008 tarihli kararında; "...Adaletin ve toplumsal barışın menfaati doğrultusunda alınacak geçici hukuki koruma önlemleri, vatandaşlık ayrımı yapılmaksızın herkese eşit şekilde uygulanmalıdır. Yetki sözleşmesi ile Türk mahkemelerinin esas davadaki yetkisinin kaldırılmış olması Türk mahkemesinin geçici hukuki himaye tedbiri olan ihtiyati haciz kararı vermesine engel değildir..."

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 2004/4309 E. 2005/4022 K. ve 21.04.2005 tarihli kararında ise; "...Tenfiz kararının amacı, yabancı ülkelerde hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye'de icra olunabilmesini sağlamaya yöneliktir. Buna göre, yabancı mahkeme veya hakem heyeti tarafından verilen bir kararla tespit edilen alacak hakkında tedbir niteliğinde bulunan ihtiyati hacze karar verilmesi için yabancı kararın tenfizi koşulunun aranmasına gerek bulunmamaktadır...."

Değinilen kararlardan anlaşıldığı üzere, yabancı unsuru taşıyan uyuşmazlıklar bakımından Türk mahkemelerinden geçici hukuki koruma tedbirlerine ilişkin olarak talepte bulunmak ve neticesinde olumlu sonuç elde etmek mümkün gözükmektedir.

Sonuç

Türk doktrininde ve Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere, gerek taraflar arasında yabancı mahkemelerin yetkili olduğuna ilişkin yapılan yetki anlaşmalarının varlığı halinde gerekse tahkim anlaşmalarının varlığı halinde, mevzuatta belirtilen şartların sağlanması durumunda Türk mahkemelerinden, uyuşmazlığın sonucunu temine yönelik olarak geçici hukuki koruma tedbirine hükmedilmesi talebinde bulunmak mümkündür. Gözden kaçırılmaması gereken diğer önemli husus ise, Türk mahkemelerinden elde edilen geçici hukuki korumaya ilişkin kararların hüküm ifade edebilmesi için bu kararları tamamlayıcı merasimin yerine getirilmesi gerekliliğidir. Aksi halde elde edilen geçici hukuki koruma kararı kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Dolayısıyla yabancı ülkede yerine getirilecek olan tamamlayıcı merasim için ön görülen sürelerin2 kısalığı da dikkate alınarak hareket edilmesi, nihai olarak geçici hukuki korumaların hüküm ifade etmesi için elzemdir.

Footnotes

1. Prof. Dr. Cemal Şanlı; Milletlerarası Özel Hukuk, İstanbul 2014, s. 457

2. HMK madde 397, 4686 sayılı. Milletlerarası Tahkim Kanunu madde 10/A/2

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.