Resmî Gazete 'de 19 Aralık 2018 tarihinde yayımlanan "155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılmasına İlişkin Kanunun (''Kanun'') 20. maddesi 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5. maddesinden sonra gelmek üzere, dava şartı olarak arabuluculuk mekanizmasının getirildiğini hüküm altına alan önemli değişiklikler getirmiştir.

Türk Ticaret Kanunu'nun kanaatimizce esaslı maddelerinden olan ticari dava şartlarına arabuluculuk sürecinin tüketilmesi zorunluluğunun eklenmesi ve bunun yukarıda bahsi geçen, aslen abonelik sözleşmelerine dair, Türk Ticaret Kanunu'na nispeten önemsiz ve Türkiye'deki genel ticari dava şartları ile de alakasız bir kanun eliyle yapılması kanaatimizce kanun yapma tekniği açısından eleştirilere açıktır. Bu konuya dair getirilebilecek eleştirileri başka bir yazıya bırakarak, getirilen değişiklikler aşağıda kısaca sayılmaktadır:

  • 1 Ocak 2019 tarihinden itibaren açılacak tüm ticari uyuşmazlık davalarında, dava açmak isteyen taraf davasını mahkeme önüne götürmeden önce Arabuluculuk Daire Başkanlığı'na başvurarak karşı tarafı arabulucu vasıtasıyla uzlaşmaya davet etmek zorundadır. Bu bir dava şartı olarak getirildiğinden, buna uyulmadan açılan her dava "dava şartı yokluğu" sebebiyle usulden reddedilecektir.
  • Arabuluculuğa gitme şartı bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve Bölge Adliye Mahkemeleri ile Yargıtay'da görülmekte olan davalar hakkında uygulanmayacaktır.
  • Başvuru, uyuşmazlığın konusuna göre yetkili mahkemenin bulunduğu yer arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmamış olan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne yapılacaktır.
  • Arabulucu, komisyon başkanlıklarına bildirilen listeden büro tarafından belirlenecektir. Ancak tarafların listede yer alan herhangi bir arabulucu üzerinde anlaşmaları hâlinde, bu arabulucu görevlendirilecektir.
  • Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandıracaktır. Ancak bu süre, zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilecektir.
  • Arabulucu, taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması, tarafların anlaşması veya tarafların anlaşamaması hâllerinde, arabuluculuk faaliyetini sona erdirecek ve son tutanağı düzenleyerek durumu derhâl arabuluculuk bürosuna bildirecektir.
  • Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda, toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilecek ve bu taraf, davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulacaktır. Ayrıca, bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmeyecektir. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda, tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılacaktır.
  • Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından, son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı duracak ve hak düşürücü süre işlemeyecektir.
  • Dava açılmadan önce ihtiyati tedbir kararı verilmesi hâlinde 6100 sayılı Kanun'un 397. maddesinin birinci fıkrasında, ihtiyati haciz kararı verilmesi hâlinde ise 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 264. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen dava açma süresi, arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar işlemeyecektir.
  • Özel kanunlarda tahkim veya başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma zorunluluğunun olduğu veya tahkim sözleşmesinin bulunduğu hâllerde, dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmayacaktır.

Halihazırdaki kayıtlı arabulucu sayısının Türkiye çapında tüm ticari uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulmasında yeterli olduğuna dair endişelerimiz olduğunu belirtmek isteriz. Ayrıca, kayıtlı arabulucuların pek çok farklı alanda ve uzmanlık gerektirebilecek ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk yapabilmeleri için yeterli donanıma sahip olup olmadıkları da bir başka tartışma konusu olarak not edilmelidir.

Hukuk sisteminin işleyişini köklü şekilde değiştireceğini düşündüğümüz ticari davalarda arabuluculuk şartının kanunlaştırılması sürecinde tüm paydaşların görüşlerinin alınması ve yürürlük tarihinin hukuk camiasının mutabık kalacağı bir tarih olarak belirlenmesi gerekirken kanun koyucu çok hızlı bir kanunlaştırma ve yürürlük süreci ile bu değişikliği hukuk sistemine entegre etmiş oldu.

Yukarıda ilgili noktalarda not ettiğimiz, tamamı tartışmaya açık olan tüm eleştirilere rağmen, dava şartı olarak arabuluculuğun, özellikle dava masraflarının önem arz edeceği, görece düşük ve icrası mümkün taleplere dair ticari davalarla ilgili olarak, Türk hukuk sistemine en azından yargı erki üzerindeki iş yoğunluğunu azaltmak ve dava öncesi sulh yoluyla, yargılamayı beklemeksizin, hızlıca sonuç alınmasını sağlamak yönünden olumlu katkılar yapabileceği kanaatindeyiz.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.