İlk kez 1970 yılında İngiltere Merkez Bankası önderliğinde hayata geçirilen Londra Yaklaşımı ile, ekonomik kriz içinde bulunan şirketlerin finansal kurumlara olan borçlarının yeniden yapılandırılması konusunda çalışmalar yapıldı. Söz konusu süreçte, ekonomik hayatlarına devam edebilmek adına 160'tan fazla şirket yeniden yapılandırma programına katıldı. Bu yaklaşım, daha sonra Meksika, Tayland, Kore, Endonezya ve Malezya'da benimsendi.

Türkiye'de ise 2000 yılında başlayan ekonomik kriz dolayısıyla pek çok şirketin faaliyetlerinin durma noktasına gelmesi, faiz oranlarının artması ve yeni yatırımcıların azalması ile benzer bir yaklaşımın uygulanması gerekli hale gelmiş idi. Bu noktada, Türkiye Bankalar Birliği ("TBB") tarafından hazırlanan ve şirketlerin finansal kurumlara olan borçlarının yeniden yapılandırılması için alacaklı kuruluşlar arasındaki görüşme esaslarını ve yapılandırma şartlarını düzenleyen Finansal Yeniden Yapılandırma Çerçeve Anlaşması, 24.05.2002 tarihinde 25 banka ve 18 finans kurumu tarafından imzalanarak1 yürürlüğe girdi. Sürece herhangi bir kamu otoritesi olmaksızın, tamamen finansal kurumların gönüllülük esası çerçevesinde dahil olabildiği bu yeniden yapılandırma yaklaşımı ise İstanbul Yaklaşımı olarak anılmaya başlandı. İlgili dönemde 320 şirket İstanbul Yaklaşımı'ndan yararlanma olanağı buldu.

Günümüzde ise bir yanda ekonominin geldiği nokta diğer yanda iflas erteleme olanağının mevzuattan kaldırılması, ekonomik kriz yaşayan şirketlerin banka ve finansal kurumlara olan borçlarınının yapılandırıldığı İstanbul Yaklaşımı'nın bir benzerinin yine ve yeniden gündeme getirilmesine sebep oldu.

Nihayetinde, Finansal Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması Hakkında Yönetmelik ("Yönetmelik") 15.08.2018 tarihinde yayınlanarak bu finansal yeniden yapılandırma imkanının müjdesini verdi. Tıpkı İstanbul Yaklaşımı'nda olduğu gibi TBB tarafından hazırlanan Finansal Yeniden Yapılandırma Çerçeve Anlaşması ("Anlaşma"), alacaklılar tarafından yapılacak başvuruya ve taahhüt mektubu ile hakem kurulunun ("Hakem Kurulu") belirlenmesi ve çalışmasına ilişkin esaslar hazırlanarak finansal kurumlar ile paylaşıldı. Anlaşma, alacaklı kuruluşların ("Alacaklı Kuruluşlar")2 büyük çoğunluğunun imzalaması ve 19.09.2018 tarihinde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun ("BDDK") da onaylaması ile yürürlüğe girdi. Alacaklı Kuruluşlar tarafından Anlaşma'nın 05.10.2018 tarihine kadar imzalanması mümkündür. Ayrıca Finansal Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Taslağı da ("Taslak Kanun") finansal kurumların görüşlerine sunulmuş olup kısa sürede yasalaşması beklenmektedir.

İşbu makale ile finansal yeniden yapılandırma ("FYY") sürecinin genel bir değerlendirilmesi yapılırken süreci düzenleyecek olan Anlaşma ve mevzuat genel hatlarıyla incelenmiştir.

  • Anlaşma kimler arasında imzalanacaktır?

Anlaşma, Bankacılık Kanunu'nun 3. maddesinde geçen bankalar ile Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu'nun 3. maddesinde sayılan şirketler arasında imzalanacak olup Anlaşma'da bu şirketler "Alacaklı Kuruluşlar" olarak anılmaktadır. Bu Anlaşma ile belirlenmiş genel çerçeve kapsamında yeniden yapılandırma kapsamına giren borçlular ile ayrıca finansal yeniden yapılandırma sözleşmeleri ("FYYS") imzalanacaktır.

  • Anlaşma'nın amacı nedir?

Anlaşma'nın amacı, Alacaklı Kuruluşlar'ın yeniden yapılandırma talep eden borçlunun borcunu hangi şartlarda yapılandırabileceği, yapılandırma öncesi ve sürecinde Alacaklı Kuruluşlar'ın yükümlülüklerinin neler olduğu, bu kapsamda başvuruların hangi esaslar çerçevesinde yapılacağı, yapılandırma sürecinin hangi sürelerde ve ne şekilde yönetileceği, Anlaşma kapsamında bir uyuşmazlık olduğu takdirde bunun nasıl giderileceği hususlarının düzenlenmesidir.

  • Anlaşma'nın imzalanması zorunlu mudur?

Yönetmelik'in 6. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Çerçeve Anlaşmaları, Birlik tarafından hazırlanır ve alacaklı kuruluşların yetkili temsilcilerince kabul edilerek imzalanır."  hükmü gereğince Anlaşma'nın Alacaklı Kuruluşlar tarafından imzalanması gönüllülük esasına dayanmaktadır. Bu durumda, Anlaşma'nın banka ve/veya finans kurumu tarafından imzalanması söz konusu banka ve/veya finans kurumunun takdirindedir.

  • Anlaşma'yı imzalamamış olan alacaklıların FYYS'ye uyma yükümlülüğü var mıdır?

Yönetmelik'in 5. maddesinin 4. fıkrasında "Çerçeve Anlaşmaları kapsamında bir borçluyla yapılan sözleşmenin alacaklı kuruluşların alacaklarının üçte ikisini oluşturan çoğunluğu tarafından imzalanması halinde, alacaklı kuruluşların tamamı tarafından alacakların yeniden yapılandırılması zorunludur." hükmüne yer verilmiştir.

İşbu hüküm ile açıkça Anlaşma'yı imzalayan Alacaklı Kuruluşlar'ın alacaklarının üçte ikisini oluşturan çoğunluğunun borçluyla sözleşme imzalaması halinde Anlaşma'yı imzalayan tüm Alacaklı Kuruluşlar'ın FYYS'ye uymakla yükümlü olacağı düzenlenmiş olduğundan Anlaşma'nın tarafı olmayan alacaklıların bu sözleşmeye uyma yükümlülüğü bulunmayacaktır.

  • Anlaşma'ya sonradan katılım mümkün müdür?

Alacaklı Kuruluşlar bakımından Anlaşma'nın imzalanması için tanınmış olan süre yukarıda da belirtilmiş olduğu üzere 05.10.2018 tarihinde sona erecektir. Anlaşma ayrıntılı olarak incelendiğinde Alacaklı Kuruluşlar dışında kalan diğer alacaklıların sonradan FYYS'lere katılabilmesi şartları belirlenmiş iken Alacaklı Kuruluşlar'ın sonradan Anlaşma'ya ve/veya FYYS taraf olmasına dair herhangi bir düzenleme bulunmadığı rahatlıkla görülecektir. Yönetmelik ve Taslak Kanun'da da bu konuda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu kapsamda işbu düzenlemelerin iradi olarak yapılmış olması olasılığı dahilinde ve herhangi bir değişiklik de yapılmayacağı varsayımıyla bugün itibarı ile Alacaklı Kuruluşlar bakımından Anlaşma'ya ve/veya FYYS'ye belirlenen süre ve şartlar geçtikten sonra dahil olamama riski bulunduğu kanaatimizi belirtmek isteriz.   

  • Hangi borçlular FYY'den yararlanabilir?

Anlaşma'da, başvuru tarihi itibariyle Alacaklı Kuruluşlar'a olan anapara (nakit + gayrinakit) borç toplamı 100 milyon Türk Lirası'ndan fazla olan borçluların FYY'den yararlandırılabileceği düzenlenmiştir. Bununla birlikte finansal sektörde hakim olan genel görüşün borç tutarı daha düşük olan borçluların da ilerleyen süreçte FYY kapsamına alınacağı yönündedir.

Öte yandan, borçları FYY kapsamına alınacak borçluların aşağıdaki şartları da sağlaması gerekmektedir:

  • Borcu yapılandırılacak olan borçlular hakkında hiçbir Alacaklı Kuruluş tarafından takip işlemlerine başlanmamış olması gerekmektedir.
  • Toplam borç/memzuç tutarı, azami %25'lik kısmı bir veya birden fazla Alacaklı Kuruluş'ta başvuru tarihi itibariyle yasal takip işlemlerine başlanmış olan borçluların borçları yapılandırma kapsamına alınabilecektir.
  • Haklarında iflas kararı bulunan borçlular FYY'den yararlanamayacaktır.
  • Borçlu hangi koşulda FYY'den yararlandırılır?

FYY kapsamına alınacak borçluların, mali durumlarının ve bu kapsamda borçlarının yeniden yapılandırılması veya yeni bir itfa planına bağlanması sonucunda borçlarını geri ödeme kabiliyeti kazanacağının tespit edilmesi şarttır.  Anlaşma kapsamında borçluyla yapılan sözleşmenin Alacaklı Kuruluşlar'ın alacaklarının üçte ikisini oluşturan çoğunluğu tarafından imzalanması halinde, Alacaklı Kuruluşlar'ın tamamı tarafından alacakların yeniden yapılandırılması zorunlu hale gelmektedir.

  • Alacaklı Kuruluşlar Konsorsiyumu ("AKK") nedir?

Söz konusu konsorsiyum, Alacaklı Kuruluşlar ve Alacaklı Kuruluşlar'ın kabulü halinde diğer alacaklılardan oluşmaktadır. FYY uygulanacak olan her borçlu ve/veya aynı risk grubuna dahil olanlar bazında ayrı ayrı AKK'lar veya tek bir AKK oluşturulabilecektir.

AKK, Anlaşma'yı imzalamamış olan bir alacaklının FYY'ye dahil olmasını Alacaklı Kuruluşlar'ın toplam alacaklarının yüzde %75'ini ve AKK'ya üye Alacaklı Kuruluş sayısının en az %30'unu temsil eden Alacaklı Kuruluşlar'ın aynı yöndeki kararı ile sağlayabilecektir. AKK'nin diğer kararları için de aynı karar yeter sayısı dikkate alınacaktır.

  • FYY kapsamında (AKK'nın uygun bulması halinde) neler yapılabilir?

AKK'nın uygun bulması halinde, aşağıda sayılan ancak bunlarla sınırlı olmayıp borçlunun ekonomiye kazandırılmasını teminen gerekli görülen değişiklikler yapılabilecek ya da yapılması ilgili borçludan talep edilebilecektir. Bu kapsamda,

  • Mevcut risk yeniden ve borçlu bazında belirlenecek koşullarla vadeye bağlanabilecek,
  • İşletme sermayesi amaçlı ve/veya gerek duyulduğunda yarım kalmış yatırımın veya yeni yatırımın finansmanı amacıyla ilave finansman sağlanabilecek,
  • Borçlunun ana faaliyeti ile doğrudan ilgili olmayan faaliyetleri tasfiye edilebilecek,
  • Sermaye artırımı yapılabilecek,
  • Yönetim değişikliği yapılabilecek,
  • Halka açılma yapılabilecek,
  • İştirak ve varlık satışı yapılabilecek,
  • Ortaklık yapısı değiştirilebilecek,
  • Şirket hisseleri/hisse senetleri üzerinde AKK'ya dahil alacaklılar lehine rehin ve/veya intifa hakkı tesis edilebilecek
  • Gerekli görülmesi halinde başvuruyu yapan borçlunun ortak ve birinci derece akrabalarının mal varlıkları teminat olarak AKK üyelerine garameten verilebilecek
  • Anapara alacağının tamamından veya bir kısmından vazgeçilebilecektir.
  • Durumun korunması süreci ("Durumun Korunması Süreci" )nedir, ne zaman başlar, bu süreçte uyulması gereken prensipler nedir?

Anlaşma'da Durumun Korunması Süreci," tarafların gerek kendi aralarındaki gerekse firma ile olan mevcut hukuki statünün, teminat yapısının, ilişki düzeyinin ve borçlu firma ile hakim ortaklarının varlıklarının, öngörülen makul bir müzakere süresi boyunca korunmasını içeren süreç" olarak tanımlanmıştır.

Borçlunun usulüne uygun bir şekilde başvuruda bulunması ve başvurunun ilgili Alacaklı Kuruluşlar'la paylaşılması ile birlikte, herhangi bir prosedüre tabi olmaksızın Durumun Korunması Süreci'nin başlayacağı düzenlenmiştir. Durumun Korunması Süreci'nin devam edip etmemesine ilk AKK toplantısında karar verilecektir.

Söz konusu süreçte, Alacaklı Kuruluşlar borçlu hakkında icra takibi yapamayacak, zamanaşımı ve hak düşürücü süreler nedeniyle hak kaybına yol açacak durumlar hariç olmak üzere, mevcut takiplerine devam edemeyecek, yeni takipler açamayacak ve diğer yasal yollara başvuramayacaktır.

Diğer taraftan Taslak Kanun'un 4. maddesinin 4. fıkrasında yer alan "3 üncü fıkra kapsamında sözleşme imzalandığı tarihten itibaren, borçlu aleyhine 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez." hükmü kapsamında FYY süreci boyunca 3. kişilerin de alacaklarının tahsiline yönelik olarak hiçbir takip yoluna başvuramayacağı ve önceden başvurulmuş olan takiplerin duracağı hususu düzenlenmiştir. 

İşbu hüküm ile Anlaşma'nın tarafı olmayan diğer alacaklarının "Durumun Korunması Süreci"ni fırsata çevirerek alacaklarını tahsil etmek adına işlem yapması engellenmiş olacağından sürecin dışında kalmamak adına gerek Alacaklı Kuruluşlar'ın gerekse diğer alacaklıların bu sürece dahil olmak konusunda daha istekli olacağı şüphesizdir.

  • Anlaşma'nın süresi ne kadardır?

Anlaşma, BDDK onayından itibaren en geç 2 yıl içinde imzalanacak olan FYYS'ler için geçerli olacaktır. AKK, başvuru tarihinden itibaren 90 gün içinde yeniden yapılandırma kararını oluşturmadığı takdirde süreç sona erer; işbu süre AKK'ya üye Alacaklı Kuruluşlar'ın toplam alacaklarının %75'inin ve AKK'ya üye Alacaklı Kuruluş sayısının en az %30'unu temsil eden Alacaklı Kuruluşlar'ın kabulü ile en fazla 2 ay süreyle uzatılabilir. FYYS'nin imzalanması dahil toplam süre 150 günü geçmeyecektir. Anlaşma'nın 2 yıllık süresi içinde en fazla 2 kere başvuru yapılabilir.

  • Anlaşma'nın değiştirilmesi mümkün müdür?

Anlaşma'nın herhangi bir hükmü, Alacaklı Kuruluşlar'ın tamamının kabul etmesi ve BDDK'nın bunu onaylaması halinde değiştirilebilecektir.

  • Borçlu ile yapılacak FYYS'de hangi şartlar bulunacaktır FYYS imzalandıktan sonra şartlarının değiştirilmesi mümkün müdür?

Alacaklı Kuruluşlar ile borçlu arasında imzalanacak FYYS

  • AKK üyelerinin tamamının belirli bir tarih itibariyle borçludan olan alacaklarını,
  • Borçlunun FYY kapsamında yapacağı geri ödemlerin vade yapısı ve tutarlarını,
  • FYYS'ye aykırılık hallerinin neler olduğunu ve bu aykırılık hallerine ilişkin yaptırımları,
  • FYY süresince uygulanacak fiyatlandırmayı ( faiz, kar payı, komisyon vb.),
  • İzleme kriterlerini, denetim mekanizmasının nasıl olacağını,
  • Borçlunun tüm hesaplarını ve belgelerini inceleme yetkisinin Alacaklı Kuruluşlar'da olduğunu,
  • AKK'nin her bir üyesi için alacaklarının ayrı ayrı teminat yapısının nasıl olduğunu,
  • Tarafların yükümlülüklerini ve AKK'nin uygun göreceği diğer hususları içermelidir.

FYYS, uygulama süreci içerisinde AKK üyelerinin en az ikisinin istemi ve AKK'ya üye Alacaklı Kuruluşlar'ın toplam alacaklarının %75'inin ve AKK'ya üye Alacaklı Kuruluş sayısının en az %30'unu temsil eden Alacaklı Kuruluşlar'ın kabulü ile ve başlangıçta öngörülen temel prensiplerden uzaklaşılmaması kaydı ile revize edilebilecektir.

  • Anlaşma'ya ilişkin uyuşmazlıklar nasıl çözülür?

Alacaklı Kuruluşlar'ın işbu Anlaşma'dan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümüyle görevli olmak üzere TBB Yönetim Kurulu'nun belirleyeceği esaslar dahilinde en az biri hukuk lisans eğitimine sahip 3 kişiden oluşan Hakem Kurulu oluşturulur. Mesleğinde en az 10 yıllık kıdeme sahip olan ve yönetici konumundaki kişilerin oluşturacağı 3 kişilik Hakem Kurulu, kendisine yapılan başvuruyu değerlendirerek başvuruya konu edilen ihlalin varlığını tespit edecektir.

  • FYY'ye nasıl başvuru yapılır?

FYY kapsamında borçları yapılandırılabilecek olan borçlular, en yüksek borcu bulunduğu 3 Alacaklı Kuruluş'tan birine, Anlaşma'nın ekinde yer alan formata uygun bir Başvuru ve Taahhüt Mektubu ile sürecin gerektirdiği diğer bilgi ve belgeleri (ortakların, kefillerin ve bunların eş ve çocuklarına ait ve borçlu olsun olmasın yurtiçi ve yurt dışındaki tüm grup firmalarının güncel ve geriye dönük son 3 yıla ait varlık dökümü, diğer varlıklar ve üzerindeki takyidatın dökümünü, tüm finansal kurumlardaki risk ve teminat bilgileri gibi) de ekleyerek başvuruda bulunacaktır.

Borçlu, söz konusu başvuru ve taahhüt mektubu ile

  • Herhangi bir banka veya finansal kurumdan, gerçek ya da tüzel kişiden kredi kullanmayacağını,
  • Malvarlığı üzerine kendi insiyatifi ile bir kısıtlama koydurmayacağını,
  • Borçlunun aktifinde bulunan malvarlığını (marka, patent, lisans ve know how dahil) alacağın devri, satış, bağışlama gibi tasarruf işlemleri ile elden çıkarmayacağını ve bunlara ilişkin rehin, ipotek vb. kısıtlamalara gitmeyeceğini,
  • 3. kişiler lehine kefil ve/veya garantör olmayacağını,
  • Borçlunun olağan faaliyet alanı ile sınırlı olmak ve belgelendirilebilir gerçek bir alışverişe dayalı olmak kaydıyla düzenlenen çek, senet ve poliçe dışında borç altına girilebilecek hiçbir işlem yapmayacağını ve kıymetli evrak keşide etmeyeceğini,
  • Mevcut alacaklılar arasında ayrıcalık ve farklılık yaratacak bir uygulama ve düzenleme yapmayacağını,
  • Hiçbir menkul, gayrimenkul veya fikri mülkiyet hakkını kiralamayacağını, satış vaadinde bulunmayacağını ve ayni haklar tanımayacağını,
  • AKK tarafından talep edilmesi halinde kayıtlarının denetlenmesine ve gerekirse ekspertiz yapılmasına izin vereceğini,
  • Kendisine ait müşteri sırrı, ticari sır, kişisel veri niteliğindeki bilgilerin Alacaklı Kuruluşlar ile paylaşılmasına ve verilerin işlenmesine açık rıza verdiğini ve
  • Ortakları, bunların eş ve çocukları, kefilleri lehine tesis edilmiş rehinler ile diğer ayni ve şahsi hakları devir, temlik veya fek etmeyeceğini, bu kapsamda hiçbir alacak hakkından vazgeçmeyeceğini, talep ettiği tutarın altında bir tutarla sulh olmayacağını, açılmış olan bir davadan feragat edemeyeceğini kabul ve beyan edecektir.
  • Anlaşma ve Anlaşma kapsamında borçlular ile imzalanacak FYYS'lere vergi istinası uygulanacak mıdır?

Anlaşma ve Yönetmelik'te düzenlenmemiş olan vergi istisnası hususuna Taslak Kanun'un 9. maddesinde yer verilmiştir. İşbu düzenlemeye göre Anlaşma, FYYS'ler ve bunların belirlediği esaslar uyarınca yapılacak işlemler ile düzenlenecek kağıtlar, damga vergisinden, harçlardan, banka ve sigorta muameleleri vergisinden istisna tutulacaktır.

Söz konusu istisnai durum, Alacaklı Kuruluşlar'ın Anlaşma ve FYYS kapsamında edindikleri varlıkları elden çıkardıkları hallerde ve Anlaşma ve FYYS kapsamında kullandırılan kredilerin kaynak kullanımı destekleme fonunda da uygulanacaktır.

Bu hususların, Taslak Kanun'un yasalaşması ile kesinlik kazanacağı unutulmamalıdır.

Sonuç olarak FYY süreci boyunca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere 3. kişilerin alacaklarının tahsiline yönelik olarak hiçbir takip yoluna başvuramayacağına, zamanaşımına, vergi istisnalarına, banka ve finans kurumlarının anapara alacaklarından vazgeçebilmelerine dair düzenlemeler hukuki açıdan değerlendirildiğinde hayatımıza giren bu FYY sürecinin mahkeme dışı bir konkordato yolu olarak nitelendirilmesinin yanlış olmayacağı sabittir. Bu yönleri ile İstanbul Yaklaşımı'ndan da oldukça farklılaşmaktadır. Hiçbir mahkeme ve/veya yargı mercii dahil olmadan sadece banka ve finans şirketleri tarafından yürütülecek olan Neo Konkordato hayırlı olsun!

Footnotes

1 İstanbul Yaklaşımı Bir Yeniden Yapılandırma Deneyimi, İstanbul, Finansal Yeniden Yapılandırma Koordinasyon Sekreteryası, Ağustos 2005, s.4.

2 Anlaşma'da da bu şekilde tanımlanmış olup 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun3. maddesinde geçen bankalar ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu'nun 3. maddesinde geçen şirketlerdir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.